Bir süre ikinci veriyi de inceledikten sonra bana şu görüntüyü gönderdi. | TED | وبعد مضي الوقت لتحلل المجموعة الثانية من البيانات، أرسلت لي تلك الصورة. |
Gözlerin, kurbanın katil tarafından öldürülmesinden önceki son görüntüyü kaydettiğini söylerler. | Open Subtitles | يقولون العيون تأسر ضحيّة قتل الصورة الأخيرة يرى قبل هم مقتولون. |
Pekala. Şimdi bir şeyler içerek bu görüntüyü kafamdan silmeye çalışacağım. | Open Subtitles | حسنا , انا سأذهب لأشرب الخمر لأمسح تلك الصورة من ذهنى |
Bir çoğunuz olaya tanıklık edenlerce çekilen o korkunç görüntüyü izlemiştir. | Open Subtitles | الآن، وكثير منكم شاهد الفيديو الفظيع الذي صوّره شهود على المشهد |
Ama yüz tanıma yazılımlarından bir şey elde edebilirler diye görüntüyü FBI'a gönderdik. | Open Subtitles | لكننا أرسلنا اللقطات للمباحث الفيدراليّة لنرَ لو بإمكانهم فحصها ببرنامجهم للتعرّف على الوجوه. |
Joe ve Jenny ile buluşup, görüntüyü temizlersek, neyle uğraştığımızı buluruz. | Open Subtitles | سأقوم بأخبار جو وجيني وسنقوم بتوضيح الصورة لتحديد ما نتعامل معه |
Bu görüntüyü bu amaçla aldı ve enstitü için çalışan astronomlardan biri. | TED | في شارع وولنت. لقد صنع هذه الصورة لأجل هذا، وهو حقيقة أحد علماء الفضاء |
MM: Tamam, içeriğin hazır olduğu söylendi, bunun anlamı görüntüyü gösterebiliriz ve işte buradasınız. | TED | م.م. : حسناً إذاً ، قيل لي أننا مستعدون ، مما يعني أنه بإمكاننا الآن توجيه الشاشة على الصورة ، وها أنتم. |
Bu Standford Üniversitesi'nin Bilgisayar Bilimi 101 dersinden. Öğrencilerden resimdeki bulanık kırmızı görüntüyü | TED | هذا من فصل علوم الحاسوب 101 جامعة ستانفورد، ويُفترض أن يقوم الطلاب بتصحيح الألوان في تلك الصورة الحمراء الباهتة. |
O görüntüyü asla aklımdan çıkaramayacağım. | TED | لن أتمكن من التخلص من تلك الصورة في عقلي. |
Teleskobun içinde saçılarak, gezegeni görülemeyecek hâle getiren bu aşırı parlak görüntüyü yaratıyor. | TED | إنه ينتشر داخل التيليسكوب، مولدًا تلك الصورة المشعة والتي تحجب رؤية الكوكب. |
Teknoloji bu görüntüyü değiştirip üretimi artırabilir mi? | TED | هل ستغير التقنية الصورة وتدعم الإنتاجية؟ |
Kameralar da arkanızdaki şeyi filme çekebilir ve o görüntüyü yansıtabilir, böylece önden görünmez gibi gelirsiniz. | TED | وتستطيع الكاميرات تصوير ما خلفك وعرض الصورة فتبدو غير مرئيٍّ من الأمام. |
Algoritma kullanarak bu görüntüyü incelediğimiz zaman uzay bazlı bilgisayar tomografisi gibi varsayın, gördüğünüz şey bu. | TED | عندما نعالج الصورة بالخوارزميات، أشبه بالتصوير المقطعي للفضاء، هذا ما نراه. |
Sonuçlar gösteriyor ki kişi, görüntünün farkında olsa da olmasa da görsel işleme için gerekli alanlar aktive olmaktadır. Fakat bütün ekstra bir ağ görüntüyü bilinçli gördüğünde aydınlanır. | TED | تظهر النتائج أنّ المناطق اللازمة للمعالجة البصريّة يتم تفعيلها سواء كان المشارك على علم بالصورة أم لا، لكن لا تضيء شبكة إضافيّة كاملة إلّا عندما يكونوا واعين برؤية الصورة. |
Oraya tıpkı bu Beethoven görüntüsü gibi istediğiniz görüntüyü koyuyorsunuz | TED | يمكنك وضع أي صورة فيه،مثل تلك الصورة لبيتهوفن. |
Bu görüntüyü hepiniz görmüşsünüzdür. | TED | حسناً..بالنسبة لهذه الصورة التي رأيتموها جميعكم |
Fakat şu anda görüntüyü almaya çalışıyoruz. | TED | إلا أننا نحاول الآن أن نحصل على الفيديو. |
görüntüyü geri sararak, onu oraya kimin astığını bulmayı umut ediyorum. | Open Subtitles | عن طريق مُشاهدة اللقطات المُؤرّخة، فإنّي آمل أن أحدّد من وضعها. |
Tabii çoğu, buradaki birçok şey gibi sahte görüntüyü kurtarmak için. | Open Subtitles | بالطبع، هذه الأشياء ليست حقيقية كالكثير من الأشياء هنا ولكنها من أجل المظاهر |
görüntüyü sabit tutmaya ve sinema kalitesinde hareketler yaratmaya. | Open Subtitles | لإضفاء مزيد من الإستقرار علي الصورة ولعمل لقطات عالية الجودة |
Bir bakalım eğer o görüntüyü geri getirebilirsem. | Open Subtitles | دعنى أرى اذا كان باستطاعتى إسترجاع تلك الصوره |
Elde ettiğin görüntüyü bir eşkal ressamına gösterdim. | Open Subtitles | لقد اريت اللقطة التي اخترتها لرسام اسكيتش |