| NTAC, bunun sorumlusunun onlar olmadığından emin olana kadar gün ışığı göremeyecekler. | Open Subtitles | لن يروا ضوء الشمس ثانيه حتى نتأكد انهم غير مسئولون عن ما حدث |
| NTAC, bunun sorumlusunun onlar olmadığından emin olana kadar gün ışığı göremeyecekler. | Open Subtitles | لن يروا ضوء الشمس ثانيه حتى نتأكد انهم غير مسئولون عن ما حدث |
| Çünkü bir daha sevdiklerini göremeyecekler. | Open Subtitles | لأنهم لا يستطيعون أن يروا أحبائهم مرة أخرى |
| Ben emekli olunca, beni burada göremeyecekler, orası kesin. | Open Subtitles | عندما أُحال إلى التقاعد فلن يروني هنا أبدا، هذا مؤكد |
| Ondan sonra tek yapacağım hipersürücüyü kapatmak ve beklemek. Onun geldiğini bile göremeyecekler. | Open Subtitles | ثم , كل ما سأفعله , تعطيل المحرك الفائق وأنتظر الرفقه , لن يروني قادماً |
| Hayır. Geldiğimizi göremeyecekler bile. | Open Subtitles | لن يرونا ونحن ذاهبون سيكونوا مشغولون جداً وهم يحصون موتاهم |
| - Bunun sonu iyi olmayacak. - Arkasında. Asla göremeyecekler. | Open Subtitles | ـ هذا لن ينتهي بخير ـ إنه في الخلف، لن يروه أبداً |
| Ama bu şirketlerin yeni çalışanları emekli maaşlarını hiç göremeyecekler. | Open Subtitles | على خلاف المستخدمين الجدد الذين لن يروا راتب تقاعد |
| Kalp krizi de olsa, hapishane de olsa eğer bize yalan söylemeyi bırakmazsan bir daha babalarını göremeyecekler. | Open Subtitles | ،أجل , حسنُ إما نوبة قلبية أو ستقضي فترةً بالسجن ،لو لم تتوقف عن الكذبِ علينا .إنّهم لن يروا والدهم مجدداً |
| Kalp krizi de olsa, hapishane de olsa eğer bize yalan söylemeyi bırakmazsan bir daha babalarını göremeyecekler. | Open Subtitles | ،أجل , حسنُ إما نوبة قلبية أو ستقضي فترةً بالسجن ،لو لم تتوقف عن الكذبِ علينا .إنّهم لن يروا والدهم مجدداً |
| O üçü bir daha güneş ışığını göremeyecekler 18 yaşına gelmeden önce. | Open Subtitles | بهذه التهم لن يروا نور النهار قبل عمر الثامنة عشر |
| Şimdi salgın vakti yaklaştı ve adam ile kadının arasına seneler girdi ve birbirlerini bir daha göremeyecekler. | Open Subtitles | الان، وقت إطلاق الوباء اقترب و الرجل و المرأة تفصل بينهما محيطات من الزمن مقدر لهما بأن لا يروا بعضهما ثانية |
| Bu geceden sonra birbirlerini asla göremeyecekler. | Open Subtitles | و لن يروا بعضهم البعض في هذه الليلة |
| Bazan aynı banyoyu kullanmasalar birbirlerini... göremeyecekler diye düşünürüm. | Open Subtitles | أحياناً أظن إن لم يشاركوا الحمام -لن يروا بعضهم أبداً -ماذا تقصد ؟ |
| Böyle bir dünyayı bir daha asla göremeyecekler. | Open Subtitles | لن يروا أبدا هذا العالم مرة أخرى |
| İki yıl içerisinde, Louie, asla senin gibi bir şey göremeyecekler. | Open Subtitles | في سنتين، (لوي)، سوف لن يروا شيئاً مثلك من قبل |
| Noel'de neden evde olamayacağım, neden ziyarete gelmeyeceğim, beni bir daha neden göremeyecekler? | Open Subtitles | لماذا لم أتي إلى البيت في أعياد الميلاد. لماذا لم أزور. لماذا لم يروني مجدداً. |
| Beni böyle görüyorlarsa, bir daha asla göremeyecekler. | Open Subtitles | إن كانوا يروني هكذا، إذاً لن يروني مجدداً |
| Rahat ol, lan. Beni göremeyecekler bile. | Open Subtitles | محال يا فتي هم لن يروني ابداً |
| Çünkü uçakların arka camları... veya aynaları yoktur, bu sayede yaklaştığımızı göremeyecekler. | Open Subtitles | هو أننا سنداهم الطائرة من الخلف لأن الطائرات ليس بها نافذات خلفية وليس بها مرايا ولذا لَن يرونا ونحن نتسللُ إليها |
| Bizim geldiğimizi asla göremeyecekler. | Open Subtitles | لن يرونا قادمين تجاههم |
| Onun geldiğini göremeyecekler. | Open Subtitles | لن يروه آتٍ أبدًا |