Aradaki fark çok büyük geliyordu. Bu ikisini bağdaştırmanın bir yolunu göremiyordum. | TED | يبدو الفارق شاسعًا، لا أستطيع رؤية سبيل لإيجاد أرضية مشتركة. |
Adamın yüzünü göremiyordum ama laterna tümüyle siyah kaplıydı. | Open Subtitles | إلا أنني لم أستطيع رؤية وجهه ولكن كان الأرغن ملفوفا باللون الأسود |
Yüzünü göremiyordum, biraz uzaktaydın. | Open Subtitles | ولم أستطع أن أرى وجهك لأن كنت نوعاً ما بعيده |
Etraf insan kaynıyordu ve göremiyordum. | Open Subtitles | كل هؤلاء الناس ولم أستطع أن أرى |
Evet, ben de çok korktuğumu sanıyordum çünkü göremiyordum. | Open Subtitles | لقد كنت في الواقع خائفة جداً لأنني لم أكن أرى الأمور بشكل جيد |
O kadar çok duman vardı ki hiçbir şeyi göremiyordum. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الدخان، لم أستطع رؤية أي شيء |
Ben saatlerdir göremiyordum. Bitirelim artık. | Open Subtitles | لم أتمكن من رؤية أي شيء طوال الساعات الماضية, دعونا نتوقف فحسب |
Hedefini göremiyordum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ أَنْ أَرى هدفَه. |
Neredeyse iyileşemiyordum. Herşey sona erdiğindeyse, artık göremiyordum. | Open Subtitles | غالباً أنا لم أجتازه، وعندما انتهى لم استطع الرؤية مجدداً |
Olmuyor Saçının açıldığı yeri görebiliyorum. Geçen sefer göremiyordum. | Open Subtitles | أستطيع رؤية صلعتك ولم أكن أراها المره السابقه |
Dedim ya, o kaskla hiçbir şey göremiyordum. | Open Subtitles | أخبرتك، لم أكن أستطيع رؤية أية شيء بسبب هذه الخوذة. |
Çok iyi göremiyordum ama zirvede Ölüm vardı. | Open Subtitles | ولم أستطع أن أرى بوضوح، ولكن... في أعلى الجبل كان هناك الموت |
Çok küçüktüm ve hiçbir şey göremiyordum. | Open Subtitles | لقد كنت صغيراً ولم أستطع أن أرى شيئاً |
Kendimi popüler basında göremiyordum. | TED | لم أكن أرى نفسي في الصحافة الشعبية. |
Güneşi göremiyordum, ama güneşin bulunduğu yönde sis kırmızı biçimde parlıyordu. | Open Subtitles | لم أستطع رؤية الشمس ولكن الضباب كان يتوهج باللون الأحمر فى اتجاهها |
Hiçbir şey göremiyordum, direk ona çarptım. | Open Subtitles | لم أتمكن من رؤية أي شيء... لقد سقطت مباشرة بأتجاهي. |
Yüzünü de göremiyordum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ أَنْ أَرى وجهَه. |
Hava karanlıktı. Önümü göremiyordum. Derken düştüm. | Open Subtitles | لقد كان المكان مظلم، ولم استطع الرؤية وسقطت |
Hiçbir şeyi göremiyordum. Üzerime bir şeyler çarpıyordu. Kontrolüm yoktu. | Open Subtitles | لم أستطع رؤية أي شيء كانت الأشياء ترتد عني وفقدت السيطرة |