"görmüştü" - Traduction Turc en Arabe

    • رأى
        
    • رأت
        
    • شاهدوا
        
    • رأته
        
    • شهدت
        
    • رآني
        
    • رأتني
        
    • رأتها
        
    • رأني
        
    • رات
        
    • رآك
        
    Kuzeybatı Pasifik Tepe Örtüsü Birleşmeleri'nden birinde, tepe örtüsünde yuvaları görmüştü ve bu harika heykeli yarattı. TED رأى في أعشاش شجرة المظلة في أحد ملتقياتنا للمظلة في شمال غرب المحيط الهادئ، وكون هذا النحت الجميل.
    Reed Hastings burada. O anın önemli bir an olduğunu açık olarak görmüştü, bu bir dönüm noktasıydı, bununla ilgili olarak birşeyler yapabilirdi. TED ها هنا ريد هاستينغز. لقد رأى بوضوح أن تلك هي اللحظة، كانت تلك هي نقطة الإنعطاف، ويمكنه فعل شئ حيالها.
    Joshua Kangombe olanları görmüştü:¨ doğal hayat yok oluyordu, kaçak avcılık tavan yapıyordu ve durum oldukça ümitsiz görünüyordu. TED رأى جوشوا كانغومبي ما كان يحدث: الحياة البرية تختفي، الصيد الجائر كان مريعاً، كانت الأوضاع تبدو ميؤوس منها.
    O hamile olduğumu biliyordu. Görüntüleri o da görmüştü, bebeği doğrulamıştı. Open Subtitles إنها تعلم أني كنت حامل لقد رأت الفحص، لقد أجرته بنفسها
    Dediğine göre hırsızı görmüştü koşarken takı veya başka bir şey çalmıştı hırsız, fakat polis geldi ve kadını götürdü üstünde hiç bir delil çıkmamacasına rağmen. TED وقالت أنها رأت الشخص الذي يجري وتعتقد أنه سرق شيئ من المجوهرات، لكن الشرطة جاءت وأخذوها، ولم تكن مدانة
    Pek çok insan ormana sıvışıp gerçeği görmüştü. Open Subtitles العديد من الناس ذهبوا الى الغابات و شاهدوا حقيقة انسان الغاب
    O gece işe geç kaldığı için beni sadece kolumun altında gitarla görmüştü. Open Subtitles كانت تعمل حتى وقت متأخر في هذا الوقت وكل ما رأته هو خروجي وأنا أُمسك بالجيتار
    O güne dek ne bir insan, ne bir ağaç ne de bir ev görmüştü. Open Subtitles حيث لم يسبق له أن رأى إنساناً، أو شجرة، أو منزلاً من قبل
    Ne olduğunu biliyorum. Sandy Plankton görmüştü. Open Subtitles انا اعلم ما هذا ساندى بلانكتون , رأى واحدا
    Güney Amerika'da daha önce tırmanan bir arkadaşımız dağın bu yüzünü 70'lerin ortasında görmüştü. Open Subtitles كان صديق لنا قد قام بعدد مذهل من التسلق في جنوب أفريقيا قد رأى هذا الوجه في السبعينيات
    Bir tanık vur-kaç olayında mavi bir Oldsmobile'ın olay yerini terk ettiğini görmüştü. Open Subtitles الشاهد رأى سيارة اولدز موبيل زرقاء تهرب بعد الدهس
    Koridorda nerelere saklanabileceğini daha önce görmüştü. Open Subtitles الباب الأمامي كان مفتوحاً، وقد رأى مسبقاً ،الأماكن في الردهة التي يمكنه الاختباء بها
    Ben Kadim kadını gördüğümde, Rodney ilk balinayı görmüştü. Open Subtitles أنا رأيت أولا إمرأة الإنشنتس في الوقت نفسه الذى رأى فيه رودني أول حوت
    Şimdi, kantalupu çekmek için... bir plan yapmalıyız. Çünkü büyük ihtimal bıçağın geldiğini görmüştü. Open Subtitles ويجب أن نسحب الشمّام بعيداً لأنّه على الأرجح رأى السكين قادمة
    Önceden adamı görmüştü, siyahi görmüştü, gitarı görmüştü ama bu resmin roman tasvirini ayrı olarak yaptı. TED هي رأت رجل من قبل ورأت اللون الأسود من قبل ورأت جيتار من قبل لكنها ذاتياً أنتجت وصفها الجديد عن هذه الصورة
    O gün daha sonra, umutla gökyüzüne baktı, çünkü iki tane uçağın geçtiğini görmüştü. TED فيما بعد في ذلك اليوم، نظرت للسماء بأمل لأنها رأت طائرتين في السماء.
    Bu bir Afrika yarasası. 1960'larda bir çocuk görmüştü. Open Subtitles إنه خفاش أفريقي، هناك فتاة قالت إنها رأت أحدهم في الستينات
    Daha önce çok az Çin köylüsü Moğol askeri görmüştü. Open Subtitles بضعة من القرويين الصينيين رأت المحاربين المنغولين كما لم تراهم من قبل
    Pek çok insan ormana sıvışıp gerçeği görmüştü. Open Subtitles الغابات الى ذهبوا الناس من العديد الغاب انسان حقيقة شاهدوا و
    Danni ilk defa böyle bir şey görmüştü. Open Subtitles هذه هي المرة الأولى التي شهدت بها داني أي شيء مثل هذا
    Beni camdan görmüştü. Gözlerinde çok garip bir ifade vardı. Open Subtitles عرفت أنه رآني وراء النافذة رأيت هذه النظرة في عينيه
    Evlilik suya düştü! Sevgilim beni bu bantla görmüştü. Open Subtitles لقد فشل زفافي ، ماذا لو رأتني خطيبتي بهذه الرقعة الجلدية ؟
    Mağazada görmüştü, ben de sonra gidip ona aldım. Open Subtitles رأتها في المركز التجاي و رجعت أنا لأشتريها من أجلها
    Wyler beni görmüştü o yüzden ben operasyon merkezinde olacağım. Open Subtitles "وايلر" رأني لذا سأراقب من مركز العمليات.
    Pencerede duran tüfeği görmüştü. Daha fazlasını gördüğünden emin olabilir miyiz? Open Subtitles لقد رات البندقية ترقد على حافة الشباك
    Ama Bay Burt geldiğini görmüştü ve daha sonra sana şantaj yapmaya kalktı. Open Subtitles عدا ام السيد بيرت رآك عندما وصلت وقد حاول ان يبتزك فيما بعد

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus