Sonunda, Venüs deneyimizin baş müfettişi olarak görevimden ayrıldım çünkü gözümüzün önünde değişen bir gezegen çok daha ilginç ve önemlidir. | TED | أخيرا، استقلت كمحقق رئيسي في تجربتنا على الزهرة لأن كوكبا يتغير أمام أعيننا أكثر أهمية وإثارة للاهتمام. |
Kendine ait büyük bir karanlık noktası vardı, bulutlar atmosferinde süzülüyordu ve bu şeyler gözümüzün önünde ortaya çıkıyordu. | Open Subtitles | كان لديه بقعته الكبيرة بقعة مظلمة فى حالته سحب بيضاء تطفو فى جوّه تلك الأشياء تجلّت أمام أعيننا |
Vampir gündüz de dışarıda olabileceğini düşünmeliyiz. gözümüzün önünde. | Open Subtitles | علينا أن نضع بالإعتبار إمكانية خروج مصاصين الدماء نهاراً ، أمام أعيننا. |
Şimdi gözümüzün önünde bir dağ kadar büyük ve dimdik duran gerçeği gözardı ettirecek. | Open Subtitles | فوق مثل هذه القضية البسيطة والتي لم تطلب ذلك؟ الشيء الذي منعنا من رؤية الحقيقة الأبيّة و الشامخة أمامنا كالجبل |
Cevap gözümüzün önünde ama biz göremiyoruz. | Open Subtitles | ماذا هناك؟ حسنا، أليس كذلك الجواب في أمامنا. نحن لا نرى ذلك. |
Aslında, ben cevabın gözümüzün önünde olduğunu düşünüyorum. Bilgisayarları kullanmak. | TED | حسناً .. انا اعتقد اني املك الاجابة عن ذلك انها تقبع امامنا تماما علينا استخدام الحواسيب |
Gaby desen, çocukları gözümüzün önünde... seri katile dönüşüyor. | Open Subtitles | غابي,بناتك يتحولن لقتلة متسلسلين أمام أعيننا |
Böylece gözümüzün önünde kariyerinin çöküşünü izleriz. | Open Subtitles | لنتمكن من مشاهدة حياتك المهنية تنتهي أمام أعيننا |
Onları bu işi gözümüzün önünde yaptığınızı düşündüremem. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أجعلهم يعتقدون بأن الطاولة ستقلب من أمام أعيننا |
Restorandan bir çifti aldılar, gözümüzün önünde öldürdüler. | Open Subtitles | قاموا بالإمساك على زوجين من مطعم و قتلوهما أمام أعيننا |
Oldukça karmaşık bilgisayımsal bir sistem gözümüzün önünde saklanıyor. | Open Subtitles | نظام حاسوبي في غاية التعقيد موجود أمام أعيننا لكنه غير مرئي |
Sadece ne yapacağımı bilmiyordum. gözümüzün önünde ölüyordu. | Open Subtitles | إلا أنني لم أعلم ماذا أفعل فهي تموت مباشرةً أمام أعيننا. |
bir otobüsün gözümüzün önünde infilak ettiğini gördük. | TED | شاهدنا حافلة تتفجر أمام أعيننا. |
gözümüzün önünde, adamın birinin yanarak ölümünü izledik. | Open Subtitles | لقد شاهدنا رجلاً يحترق للتو أمام أعيننا |
Hepsi, gözümüzün önünde imha edildi. | Open Subtitles | الذين قاموا بإتلافها أمام أعيننا |
ikinci bir çığlıkla birlikte gözümüzün önünde kanatlarının son bir vuruşuyla tepeye doğru düştü nereden geldi bilmiyorum delikanlı fakat acısının içinde | Open Subtitles | وهذا الوحش السقيم أخيرا تغلبنا عليه وقع أمامنا بحجمه العملاق |
- Önceden fark etmediğim için bunca zamandır gözümüzün önünde olanı dışarılarda aradığım için tam bir aptalım. | Open Subtitles | لقد كنت مغفلة لعدم إدراكي ذلك باكراً أبحث طوال الوقت في التراب عن شيء ربما كان أمامنا طوال الوقت |
İhtiyacımız olan bütün kanıtlar gözümüzün önünde duruyor. | Open Subtitles | لدينا كل الإثباتات التي نحتاجها هنا أمامنا |
İhtiyacımız olan bütün kanıtlar gözümüzün önünde duruyor. | Open Subtitles | لدينا كل الإثباتات التي نحتاجها هنا أمامنا |
gözümüzün önünde olan şeyleri göz ardı etmekten vazgeçersek aradığımız huzuru bulabiliriz. | Open Subtitles | هذا يتعلق بأننا لو توقفنا عن نفي ماهو صحيح أمامنا ربما سنجد السلام الذي نبحث عنه |
Yılın geri kalanı gözümüzün önünde. | TED | و باقي القصة هو العام الذي امامنا الأن. |
Ya cevap gözümüzün önünde duruyorsa? | Open Subtitles | ماذا لو كان الجواب هو الحق في الجبهة منا؟ |
Baktığımız her yerde, ...doğanın karmaşık büyüsü, gözümüzün önünde parıldıyor. | Open Subtitles | كلمكانننظرإليه... سحر الطبيعة المُعقد يتألق أمام أنظارنا |