| Lütfen bir bardak su, Gözüme birşey kaçtı, su serpmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد قدحاً من الماء ، رجاءً لقد دخل شيء في عيني |
| Diğer Gözüme de makyaj yapacağım ve sonra da çıkarız. | Open Subtitles | سوف اضع على عيني الأخرى , ونحن خارجين من هنا |
| Bak, bana hakaret etmendense, Gözüme iğne batırmanı tercih ederim. | Open Subtitles | اسمع، افضل ان تغرس ابرة في عيني عن ان تهينني |
| Donald, lütfen şu ışığı kapat. Direkt Gözüme geliyor. | Open Subtitles | دونالد أرجوك اطفىء هذا الضوء انه يشع فى عينى مباشرة |
| Gözüme sabun kaçtı ve bir damla su akmıyor! | Open Subtitles | لقد علقت، هناك صابون في عيناي والماء لا يجري |
| Hayır, sadece Gözüme bir şey kaçtı. | Open Subtitles | لا، لا، إنها الريح فقط أوقعت شيئاً بعيني |
| O şeyi istersem Gözüme bile takabilirim. Beyaz kısmını daha da beyazlatır. | Open Subtitles | يمكنني وضع المبيّض في عينيّ اذا اردت وجعل الجزء الأبيض أكثر بياضاً |
| Gözüme bir şey kaçmış ve bu paraları boyutlarına göre sınıflandırman gerekiyor. | Open Subtitles | هناك شيء في عيني و أحتاج أن أرتب هذه النقود وفقاً لحجمها |
| sağ Gözüme beş dikiş atıldı. | TED | واضر الاطباء لوضع 5 قطب على عيني اليمنى |
| Eğer benim Gözüme bir ışık ışını konisi gelirse ben ne görürüm? | TED | وإذا كان هناك مخروطا من الأشعة الضوئية يصل إلى عيني ، فماذا يجب أن أرى ؟ |
| Gözüme bir şey kaçtı. | Open Subtitles | هيى، أنظرى، أعتقد أنى حصلت على شيء في عيني. |
| Beni yüzbaşılığa terfi ettirdiler çünkü Gözüme sinek kaçtı. | Open Subtitles | لقد جعلوني كابتناً لمجرد أن بعوضة لسعتني في عيني |
| Hayatım, galiba sağ Gözüme bir şey kaçtı. | Open Subtitles | عزيزي .. أنظر .. أعتقد أن لدي شيئاً حقاً في عيني. |
| Yine de çok müthiş bir oyuncu olduğunuzu sanmıyorum. Işık arkanızdaydı ve benim Gözüme güneş giriyordu. | Open Subtitles | أنت لست لا عباً مدهشاً الضوء كان في عيني |
| Ama gerçekte ağlamıyordum. Gözüme bir şey sürmüştüm. | Open Subtitles | لكن تلك الدّموع كانت بلا معنى كان ثمة شيء دخل إلى عيني |
| Özür dilerim, fakat bütün bu stüdyo, bütün bu harika yer, Gözüme takılan hazine idi. | Open Subtitles | آسف لكن رغم كل روعة الاستديو هذا الكنز الذي جذب عيني إنه الجمال بذاته |
| Geçen gün dudağıma , bugün Gözüme bütün bu ne! | Open Subtitles | اليوم الماضى ضربتنى على فمى و اليوم عينى ما هذا كله؟ |
| Bu kalemi Gözüme sokmamı düşündürecek kadar yakışıklı. | Open Subtitles | انه لطيف جدا بحيث افكر ان اضع ذلك القلم فى عينى |
| Şu salak polenlerden, Gözüme girip sulanmasına sebep oluyorlar. | Open Subtitles | إنه هذا اللقاح التافه، يجعل عيناي تسيلان |
| Şu s.kik Gözüme ne yaptığına bak. Yeniden yapacağım! | Open Subtitles | ــ انظري إلى ما فعلتِه بعيني ــ سأفعلها مرة ثانية |
| O iğrenç projektörleri Gözüme tutmayacaksın. | Open Subtitles | عندما أخطو للخارج لا أريد أن تسلط مصابيحكم على عينيّ. |
| - Bir Gözüme bir kaşık diğer Gözüme bir kaşık koydu. | Open Subtitles | لقد قام بوضع العازل بالعين الأولى و العازل في العين الأخرى |
| İstemem artık Gözüme girsin bir şeyler | Open Subtitles | أنا لا أُريدَ اَنْ يَكُونَ شيءُ يلتصقَ في عينِي |
| Kitabın yarısı yüzümüze işlenmiş olarak geldik. Gözüme bak. | Open Subtitles | لقد أتينا خارجين مع نصف الكتاب مُوَّشَم عبر وجوهنا, أنظر ماذا فعل لعيني |
| Ayakkabı alırken bu takım elbise Gözüme çarptı. | Open Subtitles | هذه البدلةِ فقط لَفتتْ انتباهي بينما أنا كُنْتُ أَتسوّقُ للأحذيةِ. |
| Gözüme toz kaçtı da. | Open Subtitles | .بسبب دخول بعض الغبار في عينيَّ |
| Efendim, portakal soydum ve suyu Gözüme sıçradı. | Open Subtitles | سيدي، أنت قشّرت البرتقال وعصيره دخل في عيوني |
| Gözüme bak ve birbirimiz için yaratıldığımızı söyle. | Open Subtitles | إنظرْ في عيونِي وأخبريني بأننا لَمْ نخلق لبعضنا البعض. |
| Neyse işte, kız tüm kıyafetlerini çıkardı küvette yanıma atladı ve Gözüme çarpan ilk şey... | Open Subtitles | على كل حال, خلعت كل ملابسها تتسلق إلى الحوض الساخن ..وأول شيء لاحظته |