Adamlarının gözlerinin önünde öldürüldüğünü görmek kalbini nasıl acıtır bilirim. | Open Subtitles | رؤية الرجال يموتون أمام عينيك أعلم أن هذا يحطم فؤادك |
Kendi kızının gözlerinin önünde büyürken görmenin nasıl bir his olduğunu bilmek istiyordum. | Open Subtitles | بحق أريد أن أعرف ما هو شعورك وأنت ترى إبنتكَ تكبر أمام عينيك |
gözlerinin önünde yere düşüp öldüğünü gördü. | Open Subtitles | رأه يموت, و هو يقع على الأرض أمام عينيه تماماً |
gözlerinin önünde canlı bir hayvanın ölüşünü ve sonra kalan cansız parçalarını yemeyi turistler eğlenceli buluyor. | Open Subtitles | مشاهدة يموت الحيوانات الحية أمام أعينهم ومن ثم الاضطرار إلى أكل بقايا هامدة ردود مسلية تسبب من كل من السياح. |
En kötü yanı da kendi ineğini kendi seçiyorsun... ve gözlerinin önünde öldürüyorlar. | Open Subtitles | اسوأ شئ أنك تختار العجل الذي تريده ويذبحوه لك امامك |
9 yaşındayken, babasıyla bir trafik kazası geçirdi, babası onun gözlerinin önünde, ambulansın gelmesini beklerken kan kaybından öldü. | Open Subtitles | كانتفيالتاسعة, عندماكانتمع والدهافيحادث السيارة, و كان ينزف أمامها بينما كانا منتظرين سيارة الاسعاف |
Anlıyor musun, kaçmıyor. Aslında onların gözlerinin önünde ölüyor. | Open Subtitles | أترى، هو لايهرب، بل يموت بالفعل أمام عينيك. |
Şimdi, Dr. Johannson... şu anda gözlerinin önünde kaç parmak var? | Open Subtitles | الآن ، دكتور يوهانسون... كم عدد الأصابع أضع أمام عينيك الآن؟ |
Karına gözlerinin önünde tecavüz eder ve boğazını keserim kızlarını da kendime saklarım. | Open Subtitles | سأغتصب زوجتك أمام عينيك وأقطع حلقها وسأحتفظ بابنتك لنفسي |
gözlerinin önünde duran kişiyi görmedin. | Open Subtitles | انت لم تر ابداً الشخص الوحيد الذي كان واقفاً أمام عينيك |
Şimdi gözlerinin önünde sihirli karıştırmamı yapıyorum. | Open Subtitles | و أمام عينيك الآن. سأعمل هذة المراوغة السحرية. |
Banka hesaplarını kapatıp dış dünya ile olan tüm bağlantılarını gözlerinin önünde yok ediyorum. | Open Subtitles | وبينما تفقد كل صلة بالعالم الخارجي، وبينما تختفي حياتك أمام عينيك. |
Parmağını onun gözlerinin önünde ileri geri götürmen gerek. | Open Subtitles | أحتاجك أن تحرك إصبعك ذهاباً وإياباً أمام عينيه |
Memur çocuğun gözlerinin önünde değiştiğini söylemiş. | Open Subtitles | جاء في تقرير ذلك الشرطي أنّ الطفل تغيّر أمام عينيه. |
Annenizin, gözlerinin önünde parçalandığını görünce o da kendi kurbanlarını parçalamaya başlamıştı. | Open Subtitles | رأى أمّكَ تقطّع أوصالها أمام عينيه فراحَ يقطّع أوصال ضحاياه |
İnsanlar gözlerinin önünde duran şeyleri nadiren fark ederler, sence de öyle değil mi? | Open Subtitles | حسنا ، نادرا ما يلاحظ الناس أشياء أمام أعينهم مباشرة ، أليس كذلك؟ |
O koydaki yunuslar, gözlerinin önünde bebeklerinin katledilişini duyuyorlar. | Open Subtitles | عندما يكونون في كهف القتل ذاك وأطفالهم يُذبحون أمام أعينهم |
Birini kaybetmenin nasıl olduğunu biliyorum, gözlerinin önünde öldürülmesini. | Open Subtitles | اعرف مذاق الخسارة لمن تحبهم وريتهم يموتون امامك |
Adamın gözlerinin önünde kendini öldürmesini izledi bu hafıza kaybı ve kabuslara yol açtı. | Open Subtitles | شاهدت شخصاً يقتل نفسه أمامها تراودها ليالي مرعبة وفقدان ذاكرة |
Bana ilk kez merhamet gösterdiğinde gerçek gözlerinin önünde duruyordu. | Open Subtitles | كانت الحقيقة أمام عينيكِ من اللحظة التي أشفقتِ فيها عليّ |
İnsanlar gözlerinin önünde duran şeyleri nadiren fark ederler, sence de öyle değil mi? | Open Subtitles | حسناً، الناس نادراً ما تلاحظ الأشياء التي تكون أمام عينيها مباشرة، ألم تجد ذلك؟ |
Olivia'la Spencer gözlerinin önünde öldü. | Open Subtitles | شهد (أوليفيا) و(سبينسر) يُقتلان أمامه مباشرةً. |
Ama asla yaptıklarından... kaçamaz ve saklanamazsın tam... gözlerinin önünde yaptıklarından | Open Subtitles | و لكنك لن تستطيع الهرب او ان تخفي ما فعلته عن عيون كل عيون |
Hayatının gözlerinin önünde yanıp sönmesi gibi. | Open Subtitles | حسناً، بشأن حياتكم تومض أمام أعينكم أو ما شابة. |
Onu buraya çekip gözlerinin önünde öldüreceğim. | Open Subtitles | سَوف اجره هنا وأَطلق النار عليه أمامك تماماً. |