Halsey'in güçlerinin Midway'e ulaşması en az 48 saat sürer. | Open Subtitles | قوات هالسى الخاصه ستستغرق 48 ساعه للوصول الى ميدواى |
Osmanlı İmparatorluğu güçlerinin arasının aşırı açıldığını herkes biliyor. | Open Subtitles | ان قوات الامبراطورية العثمانية متوسعة اكثر من الازم نوعا نا |
Fakat eşsiz güçlerinin bir bedeli vardı: Deminan ve onun takipçisi olan Caracaracol üyeleri, Deminan'ı özel kılan o hastalığın verdiği sıkıntıyı çekmeye devam ettiler. | TED | لكن قوتهم الفريدة جاءت مقابل ثمن: ديمينان ومن تبعه من الكاراكاركول عانوا من هذا المرض الذي كان علامة على تفرد ديمينان. |
Bunları bilmemin sebebi güçlerinin Flash'ınkilerle aynı olması. | Open Subtitles | السبب لمعرفتي كل هذا لأن قواك تشبه قوى البرق تماماً. |
Bu insanlar hareketleriyle, Kuzey ve Güney güçlerinin yapamadıklarını veya yapmadıklarını yapabildiler. | TED | هؤلاء الاشخاص، بأفعالهم، تمكنوا من فعل أمر، حتى القوى الموجودة، شمالًا وجنوبًا، لم ولن تفعله. |
Geçici bir tedbir olarak duygularını uyuşturmak güçlerinin yıkıcılığını azaltabilir. | Open Subtitles | تبليد مشاعرها يمكن أن يقلل من خطورة قواها.. تدبير مؤقت. |
"güçlerinin doruklarındayken Tanrı, onları yok etmesi için bir melek yaratacak." | Open Subtitles | في قمة قوتها سيبعث الاله ملاكا لا طاقة لهم به وسيدمرهم |
Genel Kurmay Başkanı, ABD askeri güçlerinin DEFCON 4 pozisyonlarına geçmesini emretti. | Open Subtitles | الأدميرال أمر بوضع قوات الجيش الأمريكي بحالة دفاع من المستوى الرابع |
İşgal güçlerinin çok pahalı olduğunu söylememe gerek yok. | Open Subtitles | لا أحتاج أن أخبركم أن قوات الإحتلال مكلفة |
Göstericiler savunma güçlerinin mangalatıyla karşılaştılar. | Open Subtitles | المتظاهرون قوبلوا بفرق من قوات الدفاع ورد الشغب |
Helikopter destekli kara güçlerinin saldırısına uğradık. | Open Subtitles | هوجمنا بشكل مفاجىء من قِبل قوات أرضية بدعم المروحيات |
güçlerinin insanoğlunun evriminin bir sonraki adımı olup olmadığını merak ediyor ve ... bir gün bütün bunları kontrol edileceğimizi düşünüyordu. | Open Subtitles | تَسائلَ لو قوتهم في المرحلة القادمة أخذت تطور الانسان و ربّما استطعنا السيطرة عليهفييومما. |
Muhtemelen güçlerinin bir kısmını azaltıyor, dişiliklerini çalıyor. | Open Subtitles | إنها على الأرجح وسيلة للحد من بعض . قوتهم وحرمانهم من أنوثتهم |
Ama sen, güçlerinin sınırsız olduğunu sanıyorsun. Oysa hayatın kana bağlı. | Open Subtitles | .بإمكان قواك أن تكون لا محدودة أنت بحاجة للدماء |
Henüz yeteneklerin yok, ama gerçek şu ki güçlerinin sınırı olmayabilir. Sana kan gerekiyor. | Open Subtitles | .بإمكان قواك أن تكون لا محدودة أنت بحاجة للدماء |
Fakat nereye gittiğini düşünmek, dışkımız ve idrarımızın üstün güçlerinin neler olduğunu anlamaktaki ilk aşama. | TED | لكن التفكير حول أين يذهبُ كل هذا هو الخطوة الأولى في تفعيل ما هي القوى شديدة الفائدة في برازنا وبولنا في الواقع. |
Böyle bir büyüyü yapabilmek için kötü büyücü güçlerinin en karanlık zamanlarında olduğuna dair bir işaret görmesi gerekiyormuş. | Open Subtitles | حسناً ، لينجح هذا السحر كان على الساحرة الشريرة أن تنتظر إشارة أن قواها كانت بهذه الغموضية |
Dolayısıyla, toplumların güçlerinin zirvelerine ulaştıktan çok kısa süre sonra çöküş yaşamaları, tekrarlanan bir durumdur. | TED | إذن, هذه تيمة متكررة أن المجتمعات تنهار بشكل سريع بعد بلوغها أوج قوتها. |
Yani, tüm güçlerinin Çelik Adamınkilerle aynı olduğunu farz edebilir miyim? | Open Subtitles | لذا، بإمكاني إفتراضُ أن كلَّ قواكِ مشابهة لقوى الرجلُ الحديدي؟ |
Kitabımın sonlarındaki yazılardan birinde ailemizin topluluğunun yaptıkları için cezalandırıldığını ve güçlerinin alındığını söylüyor. | Open Subtitles | واحدة من اخر المداخل في كتابي تتحدثُ عن معاقبة دائرة اهالينا لأفعالهم وجعل قواهم تؤخذ منهم |
NATO güçlerinin Arefe'deki gidişine Teğmen Burnett'in ölüm haberi başka bir engel çıkardı. | Open Subtitles | وبالنسبه لقوات حلف شمال الاطلنطى وفى ليلة رحيلهم من هذه المنطقه أتى موت بورنيت كضربه قويه لهم |
Kutsal çocuk güçlerinin ötesinde. Güvende. | Open Subtitles | الطفل المقدس بعيدا عن قدراته الآن انه بأمان |
Hayır, takipçilerinin olabildiğince inanması gereken çok güçlü varlıklar, çünkü inanç güçlerinin kaynağı. | Open Subtitles | لا، إنهم كائناتَ قويَّةَ جداً الذي سَيكونُ لديهم أتباعُهم مؤمنين بنفس القدر لأن الإيمانَ مصدرُ قوَّتِهم |
Artan tüketici bilinci ile bu piyasa güçlerinin gücü artacak. | TED | ومع تزايد وعي المستهلك، قوى السوق هذه ستزداد قوة. |
Çizelgeler, şu anda güçlerinin %35'inde çalışan devasa sunucularda saklanıyor. | Open Subtitles | يتم تخزين الجداول على خوادم ضخمة التي تعمل حاليا ب35٪ أبطأ من ما هم قادرون عليه |
Size hatırlatırım ki, "normal" bir topluluğun güçlerinin size ulabileceği kadar yakındasınız. | Open Subtitles | أنا مهتم بالقانون يا أختي، وليس علي أن ...أذكرك بأن هناك دستورا تسيرون عليه في النهاية |
- Kötü adamlar güvenlik güçlerinin kendilerinden haberdar olduğuna dair istihbarat almış olmalı. | Open Subtitles | الأشرار يجب أن كنت حصلت إنتل كان ذلك إنفاذ القانون مخالف للواقع. |