Bir keresinde birisi gülmüştü. Niye bu şakayı yapıyorsam? - Yo, hayır. | Open Subtitles | ذات مرة ضحك أحدهم على هذه النكتة ولا أعلم لماذا أستمر بالقاءها |
İnsanlar yine alaycı bir şekilde gülmüştü, pek beğeni ile gülmemişlerdi. | TED | مرة أخرى، ضحك منه الناس بتشكك، لم يضحكوا عليه ولو ببعض التقدير. |
Görevimi tamamladığımda, ödememi almak için Edison'un yanına gitmiştim ve bana gülmüştü. | Open Subtitles | حينما انتهيت من العمل ذهبت لأديسون ليدفع لي المال لكنه ضحك |
Çocuklar, annenize ıstakoz şakasını yaptığımda gülmüştü. | Open Subtitles | "ويا إبناي ، حالما أخبرت والدتكما بمزحة أسماك الصدف هذه ، ضحكت" |
"Oyuk Yer Altı" makalesini yazdığımda komitedeki herkes gülmüştü bana. | Open Subtitles | عندما كتبت بحثي الأول (الأرض الجوفاء) كل اللجنة ضحكت علي |
Oyuk Dünya Teorisi'yle ilgili tezi ilk yazdığımda bütün komite sesli gülmüştü. | Open Subtitles | عندما كتبت هذا البحث أول مرة عن نظرية الأرض المجوفة اللجنة بأكملها سخرت مني بشكل واضح |
Sadece bir müşteri istediğimde insanlar bana gülmüştü. | Open Subtitles | الكثير من الناس سخروا مني عندما l قال l فقط زبون مطلوب واحد. |
Doğum gününde almıştım ona bir tane ama yüzüme gülmüştü sadece. Hanuka'da geri vermişti bir de. | Open Subtitles | لقد أعطيته واحده لـ عيد ميلاده ، أيضاً و لكنه ضحك في وجهي ، ولكنه اعادها إليّ بـ الهانوكا |
Garrett delirecek diye korkmuştum ama sadece gülmüştü. | Open Subtitles | كنت خائفة أنّ غاريت سيشتاط غضبًا، ولكنّه ضحك فحسب. |
Çok gülmüştü. Ve sonra onun üstüne kustum. | Open Subtitles | ضحك كثيراً علي ، ومن ثم تقيأت عليه |
(Gülüşmeler) (Alkış) Annem burada isterik biçimde gülmüştü. | TED | (ضحك) (تصفيق) ضحكت أمي ضحكًا شديدًا على هذه الصورة. |
Çekingen olduğum için nasıl da gülmüştü. | Open Subtitles | ضحك لأني كنت حذرة |
Son köpeğimiz öldüğünde gülmüştü. | Open Subtitles | لقد ضحك عندما مات كلبه. |
Marge, ben dünyanın sonuna hazırlanmaya başladığımda herkes bana gülmüştü. | Open Subtitles | العالم) لنهاية الاستعداد بدأت عندما مارج) علي ضحك الجميع |
Hani bir keresinde Mag'leyken Riley öyle bir gülmüştü ki, süt burnundan gelmişti. | Open Subtitles | (ماذا عن تلك المرة مع (مـيج عندما ضحكت (رايلي) بشدة لدرجة أن الحليب خرج من أنفها وهي تشربه |
Hani bir keresinde Mag'leyken Riley öyle bir gülmüştü ki, süt burnundan gelmişti. | Open Subtitles | ماذا عن ذلك الوقت مع (ماغ) حينما ضحكت (رايلي) بشدّة وخرج الحليب من أنفها |
İnsanlar gülmüştü. | Open Subtitles | الناس ضحكت |
Hatta biri suratıma bile gülmüştü. | Open Subtitles | حتى ان احداهما سخرت مني فى وجهي |
Bana gülmüştü. | Open Subtitles | سخرت مني |
Herkes Lin-Manuel Miranda'ya gülmüştü. | Open Subtitles | الجميع سخروا من لين-مانويل ميراندا |