güneşe çok yakın uçtuğu için balmumu kanatları eridi ve öldü. | Open Subtitles | لقد طار قريباً من الشمس وجناحيه المصنوعة من الشمع ذابت، ومات |
Sığır pastırmasının kanatları üzerinde güneşe çok yakın uçtum. | Open Subtitles | اقتربت من الشمس طائراً على جناحيّ البسطرمة. |
- Gerçekleştiğinde gemi güneşe çok yakınmış. | Open Subtitles | السفينة كانت قريبة جدا من الشمس عندما حدث ذلك |
güneşe çok yaklaşınca olan bu. | Open Subtitles | هذا ما يحدث لك عندما تقترب من الشمس كثيراً |
güneşe çok yakın uçmuşsun, arkadaşım. | Open Subtitles | نعم، لقد طرت وإقتربت من الشمس كثيراً يا صديقي. |
İkarus gibi balmumu kanatlarımla güneşe çok yakın uçtum sanırım. | Open Subtitles | لقد خاطرت بالطيران قريبا من الشمس باجنحة من شمع |
güneşe çok fazla çıkmadığını biliyorum. | Open Subtitles | حسنٌ, انا افهم هذا انت لا ,تحصل على الكثير من الشمس |
Kanatlı kadın güneşe çok yakın uçuyor. | Open Subtitles | عشيقات مجنّحات يقتربن في طيرانهن من الشمس |
Birilerine kanat verirsen güneşe çok yakın uçabilirler. | Open Subtitles | تُعطي أحدهم جناح , فيطير بالقرب من الشمس |
Babası ona bal mumundan yapılmış kanatlar verip güneşe çok yakın uçma diye uyarmıştı. | Open Subtitles | الذي أعطاه والده أجنحة مصنوعة من الشمع وحذّره من عدم الطيران بالقرب من الشمس. |
Kuş tüylerini mumla yapıştırıp kanatlarını yaparak kaçmış ama uçarken güneşe çok yaklaşmış bu yüzden de mum erimiş, İkarus da suya düşmüştür. | Open Subtitles | مستخدماً ريشاً وشمعاً ليلصق الأجنحة التي إستخدمها للهروب ولكن، في رحلته إقترب كثيراً من الشمس التي أذابت الشمع، وسقط في البحر |
Evet, uçuyordum... ama güneşe çok yakındım. | Open Subtitles | نعم لقد كنت اطير ... ... لكن قريب من الشمس |
güneşe çok yakın uçmuşsun dostum. | Open Subtitles | لو حلقت قريباً جداً من الشمس يا صديقي |
güneşe çok yaklaştığınız zaman hayalleriniz erir gider. | Open Subtitles | وعندما تقترب من الشمس سوف تُذِيبُك |
güneşe çok yakın uçtun. | Open Subtitles | تحليل لقد حلّقت قريباً جدّاً من الشمس |
güneşe çok yakın uçtun. | Open Subtitles | طرت قريباً جداً من الشمس |