- Öyle, çünkü, sana güvenen bu insanları yüzüstü bırakmak istemiyorsun. | Open Subtitles | بلى، لأنك لا تريد أنّ تخذل أولئك الناس الذين يعتمدون عليّك |
Gerçekten benimle olmak isteyen birini buldum, bana güvenen. | Open Subtitles | لقد وجدت شخص من يريد حقاً أن يكون معي و يثق بي |
sen güçlü, kendine güvenen bir kadınsın sigaraya ihtiyacı olmayan. | Open Subtitles | انتى الان قوية ,امرأة واثقة من الذى لا يحتاج للتدخين |
Para için 26 değişik kadınla yatmak kendine güvenen bir hötörö olmanın parçası mı? | Open Subtitles | هل جزء من كونى شاذ واثق يعنى انك يجب ان تنام مع 26 امرأة مختلفة من اجل المال |
Bana güvenen kocama yaptığım iğrenç şey yüzünden karma da bana yaptı yapacağını. | Open Subtitles | تعلم، والتي كانت كالعاقبة لهذا الشئ الفظيع الذي فعلته لزوجي والذي وثق بي |
Bize güvenen ve takip eden bu kadar insanı bırakarak mı? | Open Subtitles | وندع الناس الذين وثقوا بنّا وجاءوا إلى هنا؟ |
Şunu bir anlayalım: benzin istasyonundaki kasiyerlere gelince tamam... sana güvenen yaşlı kadınlara, asla. | Open Subtitles | دعني اوضح لك، لا بأس بالنصب على بائعي محطات البنزين أما إستغلال ثقة السيدات العجائز ممنوع |
Umarım doğru karar veriyorsundur çünkü artık sana güvenen biri var yanında. | Open Subtitles | -أتمنى أن تتخذ القرار الصحيح -لأنه يوجد شخص آخر يعتمد عليك الآن |
Fakat Krusty öğleden sonraları hayatlarını aydınlattığın sana güvenen onca çocuk ne olacak? | Open Subtitles | ماذا عن الأطفال الذين يعتمدون عليك لترفيههم بوقت العصيرة؟ |
Hâlâ anlayamadığım birçok şey var, ama bunun için bana güvenen insanlar var. | Open Subtitles | انقاذكللمشجعة, سينقذ العالم لأسبابلاأفهمها. هناك أناس يعتمدون عليّ لفعل هذا |
Garip görünse de, bana güvenen insanlar var. | Open Subtitles | بقدر ما يبدو هذا غريباً، إلاّ أنّ هنالك أشخاصاً يعتمدون عليّ |
Çünkü sana güvenen biri büyük tehlikededir. | Open Subtitles | لأن كل من يثق بك معرض لخطر كبير كما هو واضح |
Senin yardımına kimsenin ihtiyacı yok ve artık sana güvenen de yok. | Open Subtitles | لا أحد يريد مساعدتك، ولا أحد يثق بك بعد الآن. |
İnsanlara güvenen biri gibi düşünmek zor değil mi? Bilgisayarların ikisi de ortak kullandıkları masadaydı. | Open Subtitles | من الصعب أن تدخل في دماغ من يثق بالآخرين، صحيح؟ وقد وجدت كلا الجهازين في مكتب |
Ama kaçınız bir klasik müzik bestesiyle ilgili kendine güvenen bir konuşma yapabilirsiniz? | TED | ولكن كم منكم سيكون قادرا على طرح مزاعم واثقة حول قطعة من الموسيقا الكلاسيكية؟ |
Kendine güvenmeyen , zayıf bir kediymiş. Ancak onu seven ailesinin uzun ve sabırlı yardimları sonucunda, şimdi, 3 yıl sonra, mutlu ve kendine güvenen bir kedi. | TED | كانت مهزوزة وغير واثقة من نفسها. ولكن مع الدعم الذي تلقته من عائلتها، والوقت المكرس لها، وصبرهم، الآن، وبعد ثلاث سنوات، أصبحت قطة سعيدة وواثقة من نفسها. |
Akıllı, güçlü, kendine güvenen ailesi de olabilir. | Open Subtitles | انه ذكي قوي,واثق قد يكون لديه عائلة ايضا |
Hakkında söyleyebileceğim tek bir şey var, kendine güvenen birisi. | Open Subtitles | شيء وحيد يمكنني إخبارك به، إنّه واثق من نفسه |
Annen için, bu kibar Bey için ve sana güvenen onca kişi için ne büyük bir hayal kırıklığı. | Open Subtitles | كم سيخيب ظن أمك و هذا الرجل الطيب الذي وثق بك |
Bana güvenen başka biri daha vardı; fakat artık ölü. | Open Subtitles | كان يوجد شخص آخر وثق بي، لكنّها الآن ميتة. |
Bize güvenen insanlara sırt çevirip mutlu olabileceğimiz bir yer var mı? | Open Subtitles | هل نستطيع أن نكون سعداء بخيانة الأشخاص الذين وثقوا فينا؟ |
Tanıdığım kıza ne oldu? Gördüğüm kendine en çok güvenen şeye? | Open Subtitles | الذي حَدثَ إلى البنتِ عَرفتُ، الشيء الأكثر ثقة رَأيتُ أبداً؟ |
İçgüdüleriyle hareket eden insanları değerlendirme yeteneğine güvenen bir adam. | Open Subtitles | إنه رجل يتصرف وفق ما يُمليه عليه حدس أحشاءه. و يعتمد على قُدرته في الحكم على الناس، و قليلاً ما يخطئ. |
İnsanlar arasında birbirine gerçekten güvenen kişilerin sayısı çok azdır. | Open Subtitles | في مجتمع البشر هناك قليل من الناس ممن يثقون في بعضهم البعض |
Ve sana baktığımda kendine güvenen ve olgun birini görüyorum ve belki de bir şeyleri doğru yapmışımdır diyorum. | Open Subtitles | و بعد ذلك أنظر إليك تعتمد على نفسك و متكيف مع الحياة و أفكر بأنه ربما قمت بشيء صحيح |
Demek istedigim, kizlar kendine güvenen bir erkekten hoşlanir. | Open Subtitles | أعنى أن الفتيات تحب الفتى الواثق من نفسه |
Yakışıklı, kendine güvenen, karizmatik ve seksi. | Open Subtitles | يجب أن يكون وسيما واثقا شخصية جذابة ومثيرة |
Sonra kavalyesi, kızın kendine güvenen gülümseyişine karşılık manalı bir hayranlıkla gülümsüyor. | Open Subtitles | و من ثم رفيقها يعطيها ابتسامة معرفة من الإعجاب على ابتسامتها الواثقة |
Her zaman olacağını bildiğim kendine güvenen, güçlü prenses oldun.. | Open Subtitles | لقد غدوتِ أميرة قوية وواثقة من نفسها لطالما علمتُ ذلك |
Bu, açık ve kolay güvenen biri olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | فهذا يعني ببساطة أن كنت مفتوحة ، والثقة. |