Sen çok güzel ve seksi bir bayansın, yani üstüne alınma. | Open Subtitles | أنت حقاً امرأة جميلة و مغرية لذا لاتعتبري الأمر إهانة لك |
Malesef hala pek çok insan, benim gibi balina koruyucularının bunu yapmasını yalnızca bu canlıların çok güzel ve karizmatik olmasına bağlıyor. | TED | للأسف، الكثير يعتقدون للآن أنّ المحافظين على الحيتان مثلي يقومون بذلك فقط لأنّ تلك الكائنات جميلة و ذات كاريزما. |
güzel ve çok yönlü ve böylece çocuklar hapsedilmiş gibi | Open Subtitles | عملى وجميل لكى يشعر الأطفال بالترابط وليس وكأنهم فى سجن |
Son 20 yılda, bu güzel ve büyüleyici memelileri inceleme şansına eriştim. | TED | لقد كنت سعيدة الحظ فى العشرين سنة الماضية لدراستى هذه الحيوانات الجميلة و الرائعة. |
Kim bilir, güzel ve seksi Fransız bir kız bulursun. | Open Subtitles | مَن يدري.. لعلّك تجد لنفسك فتاة فرنسية مثيرة و جميلة |
Ve bitirmeden önce güzel ve iyi olan herşeyi paramparça edecekler. | Open Subtitles | و قبل أن ينتهوا سيحطمون كل ما هو جميل و حسن |
Bluz için ise bence o çok güzel ve bu gece onu giyeceğim. | Open Subtitles | أما بالنسبة للبلوزة ، فأعتقد انها جميلة و سوف أرتديها الليلة |
Şimdi çok daha güzel ve muhtemelen ona teklif eden bir adamla evlenecektir. | Open Subtitles | إنها جميلة و ربما تتزوج من أحد الرجال الذي تقدم لها |
Sen çok güzel ve sağlıklı bir kızsın, neden kendini heba edesin ki? | Open Subtitles | أنت بنت جميلة و صحّتك كويسة لماذا تخرّبُي نفسك؟ |
Canlı ve güzel. Ve benim öldüğümü düşünüyordu. | Open Subtitles | واقفة في المطر , جميلة و حيوية تظن أنني مت وانتهيت |
güzel ve sıkıcı yada tipsiz ama ilginç? Bu mudur? | Open Subtitles | جميلة و مملة أو سيدة منزل و رائعة, أليس كذلك ؟ |
Eğer ölümden sonrasının ne kadar güzel ve barışçıl olduğunu bilseydin böyle konuşmazdın. | Open Subtitles | إذا تَعْرفُ كَمْ سلمي وجميل ما بعد الموت حقاً أنت لا تَقُولَ ذلك |
Tebrikler, Bay Simpson. güzel ve sağlıklı bir bebeğiniz oldu. | Open Subtitles | تهانينا، سيد سيمبسون رزقت برضيع صحي وجميل |
Burda çok fazla güzel ve dikkat çekici şey var. | Open Subtitles | هناك العديد من الأشياء الجميلة و الجديرة بالذكر هنا |
Hafif sarhoş, güzel ve seksi bir kadın-- | Open Subtitles | كنت مُثقل قليلاً. هناك امرأة مُثيرة و جميلة, حسناً, ماذا هناك لنخسره؟ |
Tamam, burası güzel ve rahat, ha? Cozy Cole gibi. | Open Subtitles | حسنا , المكان هنا جميل و مريح أليس كذلك ؟ |
Zeki, güzel ve kendilerinden hoşnut olan gerçek kadınlar. | Open Subtitles | السيدات الحقيقيات اللاتى يكونون فى منتهى الذكاء و الجمال و سعداء كما هم. |
güzel ve hoş kokulu anlamına gelir, tıpkı buradaki özel 12 içeceğimden biri gibi. | Open Subtitles | يعنى لطيف و سار مثل مشروبتنا الـ 12 الخاصة |
Şey, Bayan Caldwell 36 yaşındaki bir kadın için güzel ve çekici idi. | Open Subtitles | حسناً السيدة كانت جميلة وساحرة على امرأة بعمر 36 |
Bambu takımı. Bu çok güzel ve çok da dramatik. | Open Subtitles | أثاث الخيزران إنه جميل و دراماتيكي جدا |
Yani yetenekli, güzel ve esprili, nefis yemekler pişiren... harika dans eden biri... ve böyle olmak için bir erkeğe ihtiyacı olmayan biri. | Open Subtitles | هذه الأم الموهوبة و الجميلة و المرحة و طبخها رائع و رقصها رائع و لا تحتاج رجلاً من أجل هذه الأشياء |
Bugün çok sıcak... ama burası güzel ve serin. | Open Subtitles | الجو حار جداً اليوم ولكن المكان هنا جميل ولطيف |
Fark etmez. Erkekler canı sıkkın kızlara bayılırlar. güzel ve narinsin. | Open Subtitles | لا يهم،فالرجال يحبون الفتيات الحزينات أنتِ لطيفة و حساسة |
Merak etme, sana güzel ve - uygun statüde birini bulacağız. | Open Subtitles | لا تقلقي، سنجد لكِ أحداً لطيفاً و حالته جيدة |
Güzel. Ve,birgün kızkardeşin gibilere yardım edebilecek, sıradışı bir onkolog olabilirsin. | Open Subtitles | جيد و اسمع في يوم ما ربما ستكون عالم أورام مذهل |
Samantha ile lisede yapmak üzere olduğumuz şey çok güzel ve çok özel olacaktı. | Open Subtitles | سامنثا في الصف العاشر سيكون جميلاً و صحيحاً |