Burada tabii ki bir yol var, ki bu da gece geç saatlere kadar oturup bütün haberleri okuyarak bütün gerçekleri ezberlemek. | TED | هناك، بالطبع، طريقة واحدة، وهي الجلوس لوقت متأخر من الليل وتعلم كل الحقائق عن ظهر قلب من خلال قراءة كل هذه التقارير. |
Çok geç saatlere kadar çalıştık. Annesiyle tanıştın mı? Harika biridir. | Open Subtitles | . كنا نعمل لوقت متأخر جداً . هل قابلت والدتة ؟ |
geç saatlere kadar burada envanter çıkardığın için çok sevindim. | Open Subtitles | أنا سعيدة جداً لأنك هنا تقوم بجرد للسلعة لوقت متأخر. |
İsterdim ama ortaklarla akşam yemeği var ve geç saatlere kadar çalışmam lazım. | Open Subtitles | اوه,كنت لأحب,ذلك ولكن لدي عشاء مع رؤسائي ويجب علي العمل حتى وقت متأخر |
Her gece yaptığı o işten zevk alıyormuş, geç saatlere kadar çalışıp, bu PowerPoint sunumunu mükemmel hale getirmiş. | TED | كان يستمتع في عمله كل ليلة ، كان يبقى متأخراً ، ; كان يحسّن العرض ويتمّمه |
Eşin olsaydım, geç saatlere kadar kalıp bütün arkadaşlarınla arkadaş olabilir miydim? | Open Subtitles | اذا كنت شريكتك, هل يمكنني البقاء لوقت متأخر واصبح صديقة لكل اصدقائك؟ |
Evet envanterlerle uğraşıyordum ve geçen hafta geç saatlere kadar çalıştım. | Open Subtitles | نعم اردتها ان تكون شامله لذلك عملت لوقت متأخر الاسبوع الماضي |
Seni böyle geç saatlere kadar tutan Bill mi, merak ediyorum. | Open Subtitles | إنّني فقط أتساءل ما إذا كان بيل أبقاك لوقت متأخر جدّاً. |
Dün gece herkes gittikten sonra o burada kaldı. geç saatlere kadar çalıştı. Benden mum istedi. | Open Subtitles | البارحة، عندما غادر الجميع، بقي هنا لوقت متأخر جدًا يكتب لوحده بلا نور |
Bu yüzden geç saatlere kadar kalmanı istemiyorum. | Open Subtitles | لذا، أنا لا أحب أن تبقين لوقت متأخر خارجاً |
Gould geç saatlere kadar çalışırmıydı ? | Open Subtitles | قبل ان يتم غلق المكتب. لا بد وأن جولد كان يعمل لوقت متأخر |
Ailesi dün gece geç saatlere kadar çalıştığını söylüyor. | Open Subtitles | أكدت عائلتها أنها كانت تعمل لوقت متأخر أمس. |
Oyunlardan hiç hoşlanmıyor ya da fanatik olabilirsiniz. geç saatlere kadar oyun oynuyor olabilirsiniz. | TED | ربما تكون متحمس, او انك تنتظر ظهور لعبه جديده تكون حتى وقت متأخر تلعب لعبه معينه |
Evine uğradım. geç saatlere kadar çalışacağını söylediler. | Open Subtitles | لقد مررت على منزلك ,فاخبرونى انك ستعمل هنا حتى وقت متأخر |
Baban, geç saatlere kadar kalma demedi mi? | Open Subtitles | والدك ييسمح لكِ بالبقاء حتى وقت متأخر أليس كذلك ؟ |
O geç saatlere kadar çalıştığınızı biliyordu, borsa simsarıyla kasabada akşam yemeği yiyeceğini... size söylemişti. | Open Subtitles | عرف بإنك تعمل في أغلب الأحيان متأخراً وهو كان يتعشى في البلدة مع سمسارِ بورصته كما أخبرني |
Annemle geç saatlere kadar yeni fikirlerimizle birbirimize ilham veriyorduk. | TED | كنتَ أبقى مع والدتي لوقتٍ متأخر نتحدث عن آخر أفكارنا ونلهم بعضنا البعض. |
Çok geç saatlere kadar yemek yemeyeceğim, ve bunun beni idare etmesi gerekecek. | Open Subtitles | لأنني لن أكل العشاء إلا في وقت متأخر. وهذا يجب أن يصبرني. |
geç saatlere kadar kalır onlarla konuşurdu hastalığı deneyimlemenin ne demek olduğunu anlamak için. Sadece teknik ayrıntılarıyla değil. | TED | يبقي متأخرا يتحدث معهم، محاولا أن يفهم تجربة المرض وليست فقط الأمور التقنية. |
Bizim için daha fazla kazanabilsin diye burayı erkenden açar, geç saatlere kadar kalırdı. | Open Subtitles | كان زوجي يفتح المغسلة مبكراً.. ويجلس فيها إلى وقت متأخر.. فقط ليجمع لنا مالاً أكثر.. |
Ufak bir hata olmuş, efendim. Herkes geç saatlere kadar çalışıyor. | Open Subtitles | كان خطأ غير مقصود، سيّدي يعمل جميعنا لساعات طويلة |
Daniel bu hafta seni gece geç saatlere kadar salmadı. | Open Subtitles | إن دانيال يبقيك للعمل لساعات متأخرة من الليل هذا الأسبوع |
Ian'ın ofisindeki bir güvenlik görevlisi onun geç saatlere kadar çalıştığını görmüş. | Open Subtitles | حارس الأمن في مكتب ايان رآه وهو يعمل متأخرًا في المكتب |
geç saatlere kadar kalmamı istemeye başladı. Birlikte yemek ısmarlamaya ve benzer şeyleri yapmaya başladı. | Open Subtitles | بدأ يطلب منِّي البقاء لوقت متأخّر ، نطلب العشاء معاً ، أشياء كهذه |
Cadılar Bayramı gecesinde Elizabeth İngiliz arkadaşları ile geç saatlere kadar parti yaparken Jessica, Rumba Bar'da çalışıyordu. | Open Subtitles | في عيد هالهالوين, جيسيكا كانت تعمل في حانة رومبا, في حين اليزابيث سهرت لوقت متاخر من الليل مع بعض الاصدقاء الانكليز |
Biz geç saatlere kadar çalışacağız ama o erken kalkar. | Open Subtitles | نحن نعمل لوقت مُتأخر ، لكنها تستيقظ مُبكراً |
Annem geceleri geç saatlere kadar eve dönmemi bekliyor. | TED | اعتادت أمي أن تنتظرعودتي حتى ساعة متأخرة من الليل |
geç saatlere kadar çalıştığım günlerde burada kalmama izin verirdi. | Open Subtitles | يدعني أبقى هنا في الليلة التي يعمل فيها متأخراَ |