| Custer'ınki gibi tek bir yenilgi daha yaşanırsa, ovalardan yüz yıl boyunca tek bir tren geçemez. | Open Subtitles | الأمر سيستغرق سنوات حتى تجرؤ العربات عبور السهول |
| Kimse Alpleri geçemez. Her geçit kendi lejyonu tarafından korunuyor. | Open Subtitles | لا أحد يستطيع عبور جبال الألب كل ممر فيها محمي بفيلق خاص به |
| Ve 'sabır' silahlı nöbetçiler tarafından korunan dikenli telin içinden geçemez. | Open Subtitles | الصبر لن يعبر سياج محروس و مدجج بالأسلحة |
| Bak Holliday, burada yetki bende olduğu sürece... hiçbir çoban sınırı silahlı geçemez. | Open Subtitles | طالما أنا أمثل القانون هنا فلا أحد من رعاة البقر سيعبر الحدود ومعه مسدس |
| Ama bu çizgiyi geçemez değil mi? | Open Subtitles | ولكنها لا تستطيع أن تتجاوز هذا الخط، أليس كذلك ؟ |
| Aynaya bakmadan geçemez. | Open Subtitles | لا يمكنها أن تمر من أمام المرآة بدون أن تغريها |
| Hiç kimse bunu geçemez. | Open Subtitles | لن يتفوق أحد على هذا الرقم أبداً. |
| Genel Vali'nin emirleri uyarınca özel belgesi olmayan hiç kimse geçemez. | Open Subtitles | لا احد يمكنه العبور الا بأوراق سليمه. بموجب اوامر نائب الحاكم. |
| -İmkansız... benden hiçbir şey geçemez! | Open Subtitles | -مستحيل! لا شيء يتجاوزني بدون أن أعرف ماذا يكون |
| Yağ yanmaya başladığında hiçbir melek o ateşten geçemez ve dokunamaz. | Open Subtitles | حين يحترق الزيت لن يتمكن أي كائن سامي من لمس أو عبور اللهب |
| Bu yağ yandığında hiçbir melek buna dokunamaz veya geçemez, yoksa ölür. | Open Subtitles | حين يشتعل الزيت لن يتكمن أي كائن سامي من لمس أو عبور اللهب وإلا سيموت |
| Bu yağ yandığında hiçbir melek ona dokunamaz veya geçemez yoksa ölür. | Open Subtitles | حينما يحترق الزيت.. فلا يمكن لكائن سامي لمس أو عبور اللهب وإلا سيموت. |
| İskelet neden karşıdan karşıya geçemez? | Open Subtitles | لماذا لا يستطيع الهيكل العظمي عبور الشارع؟ |
| Ancak, uçağı terk ettikten sonra gözlem yapılırsa, ve tabi hedefe çarpmadan önce, o zaman, iki yarıktan aynı anda geçemez. | Open Subtitles | عل كل ٍ , إذا رصد بعد تجاوزه المستوى و قبل وصوله الهدف فلن يعبر من خلال الشقين |
| Gizli cüce köprüsünü kimse geçemez. | Open Subtitles | لا أحد ينبغي له أن يعبر جسر الأقزام السري |
| Ancak kimse benim köprümden geçiş ücreti ödemeden geçemez. | Open Subtitles | و لكن لا أحد يعبر جسري بدون أن يدفع الرسوم. |
| Şu andan itibaren, Majesteleri, hiçkimse geçemez beni. | Open Subtitles | من الآن فصاعدا.. فخامتك . .. لا شيء سيعبر |
| Başkanlık konvoyu için de yeni bir güzergah belirlemeleri gerekiyor. Şu an buradan hiçbir araç geçemez. | Open Subtitles | كما سيضطروا الى تحويل مسار موكب الرئيس ، لاشيء سيعبر من هنا |
| Kimse geçemez! | Open Subtitles | لا شيء سيعبر |
| - Eşyalarınız şu sütunu geçemez demiştim. | Open Subtitles | ألم أخبركِ بأن بضاعتكِ يجب الا تتجاوز ذلك العمود. |
| Bu çekirdekler birisinin rektumunda olmadığı sürece gümrükten geçemez, Morty. | Open Subtitles | هذه البذور لن تمر من اماكن النقل الاّ اذا كانت في شرج ما |
| Ama hiçbir şey anne oğul konuşmasının önüne geçemez. | Open Subtitles | لكن لا شيء يتفوق على حديث الأم مع ابنها |
| Sorun değil, buradan geçemez, genişlik algılamaları berbattır. | Open Subtitles | هذا جيد ،لا يمكنه العبور لديه تصور رهيب |
| Mümkün değil. Kimse beni geçemez. | Open Subtitles | لا شيء يتجاوزني بدون أن أعرف ماذا يكون |
| Bilimsel yazılara göre, bu tip genetik araştırmalar ütopik olmaktan öteye geçemez. | Open Subtitles | طبقا لتقدير المجلات العلمية عن هذا النوع من هندسة الجينات فى أحسن الأحوال تخمينية و مستقبلية |
| Evrendeki en yoğun maddedir. İçinden hiçbir şey geçemez. | Open Subtitles | إنه أكثر المواد كثافة في الكون لا شيء يمر من خلالها |