Eşinle birlikte olur ve tekrar kendi geçimini kendin sağlarsın. | Open Subtitles | أنت و زوجتك يجب أن تكونان معاً، و يجب أن تكسبان لقمة العيش معاً. |
Benim yaşımda birinin geçimini sağlaması artık kolay değil. | Open Subtitles | ليس من السهل على رجل من عمري لكسب لقمة العيش. |
Sen geçimini Amerikan olarak sağlıyorsun. | Open Subtitles | أنت تكسب رزقك في كونك أمريكياً |
Kersek bunlarla uğraşarak geçimini sağlıyor. | Open Subtitles | إنه يعتمد على هذه الصفقات ويكسب عيشه منها |
Ama geçimini ağzıyla sağlamasının senin için bir problem olduğunu seziyorum. | Open Subtitles | لكنها تكسب عيشها بقذف السائل في فمها وأحس أنها مشكلة معك |
Burası aktif bir av kampı ve o akşam ekip, kutuplarda geçimini sağlamanın gerçekleriyle tanışıyor. | Open Subtitles | هذا مخيم صيد فاعل، وفي تلك الأمسية تعرّف الفريق على حقائق إعالة المرء لنفسه في القارة الشمالية |
Bay Wickham'a olan bağlılığı son anına kadar öyle güçlüydü ki ilk boşanan papazlığa atanarak geçimini sağlamasını istiyordu. | Open Subtitles | كان ارتباطه بالسيد ويكهام ثابت جدا حتى النهاية. فقد رغب له معيشة عائلية مرفهة حالما يتفرغ |
Bil bakalım, sen de öyle geçimini sağlıyorsun. | Open Subtitles | وأتعلم إحذر ماذا إنها الطريقة التي تقوم بها بكسب عيشكِ أيضاً |
Senin annen baban da geçimini bu şekilde sağlıyor. | Open Subtitles | وهذا ماذا يعمله ابَويك لكسب عيشهما. |
Bay Applebaum, hiç kimse size kızınızın geçimini sağlamamanızı söylemiyor. | Open Subtitles | سيد " ابلباوم " لا احد يخبرك ان لا تحتاط لإبنتك |
Benim babam, geçimini sağlamak için kamyonculuk yapardı. | Open Subtitles | إسمع، والدي كان يقود شاحنة من أجل كسب لقمة العيش. |
Oyunculukla geçimini sağlayan kimseyi tanımıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف أي شخص جعل لقمة العيش في الألعاب. |
İnsanın bir şekilde ailesinin geçimini sağlaması gerekir. | Open Subtitles | يجب أن توفري لعائلتك لقمة العيش بطريقةٍ ما. |
Ama insan bir şekilde geçimini sağlamak zorunda. | Open Subtitles | لكن يجب عليك أن تسعى وراء رزقك |
- geçimini nasıl sağlıyorsun? | Open Subtitles | كيف تكسب رزقك ؟ |
Ama geçimini ondan sağlıyorsun. | Open Subtitles | فهي مصدر رزقك. |
Hemşehrisi olan insanların zaaflarını istismar ederek geçimini sağlamaya hakkı olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | ... لكني لا أحترم حقه في كسب لقمة عيشه عن طريق استغلال نقاط ضعف زبائنه |
Garry Webb, bir daha asla gazeteci olarak geçimini sağlayamadı. | Open Subtitles | {\cH00FFFF}لم يتمكن (غاري ويب) من كسب .لقمة عيشه كصحفي مُجدداً |
Burada ZU'nun geçimini online pokerden kazandığı yazıyor. | Open Subtitles | مكتوب هنا أن "سيد الزنزانة" يجني لقمة عيشه بلعب البوكر على الانترنت |
Gelecek insan, geçimini evleri temizleyerek sağlayan tamamen yabancı biri. | Open Subtitles | هذه امرأة غريبة تماماً تنظف المنازل لتكسب عيشها |
Kız kardeşin, yalanlarla geçimini sağlıyordu. | Open Subtitles | ، إنّ أختكَ . قد اكتسبت رزق عيشها عن طريق الأكاذيب |
Aksine iyiler, ...sadece ailelerinin geçimini sağlamaya çalışıyorlar, oldukça da karlı. | Open Subtitles | انهم ليسو أشخاصاً سيئين أنهم أناس طيبون انهم فقط يحاولون إعالة عائلاتهم و لكن هذا يدر ربحا كبيراً |
Bu silahla yaralanan birçok kişi okulu bırakıyor, iş bulamıyor ve hatta işlerini kaybediyor, sonuç olarak ailelerinin geçimini sağlayamıyorlar. | TED | العديد من المصابين بهذا السلاح تركوا المدارس، ولا يمكنهم الحصول على عمل، أو فقدوا وظائفهم، وبالتالي فقدوا قدرتهم على إعالة أسرهم. |
geçimini uyuşturucu satıcılarını vurup soyarak sağlıyor. | Open Subtitles | معيشة جعل شخص ما تجّار المخدّرات المحليّون المغطّيون. |
Gelinimin geçimini havaya bir şeyler fırlatarak sağladığını düşünsene. | Open Subtitles | تخيّلْ الإمتِلاك a كنّة الذي يَرْمي الأشياءَ لa معيشة. |
Aptal dediğin yerden Stan ve Mary Anne geçimini sağlıyor. | Open Subtitles | هذا المكان يجني منه ( ستان ) و ( آن ) لقمة عيشهما |
Bay Applebaum, hiç kimse size kızınızın geçimini sağlamamanızı söylemiyor. | Open Subtitles | سيد " ابلباوم " لا احد يخبرك ان لا تحتاط لإبنتك |