Eğer son anlarını seni seven kızının kollarında geçirmeye geldiysen hayal kırıklığına hazırlan. | Open Subtitles | حسنٌ، إذا جئتِ لقضاء آخر لحظاتكِ مع ابنتكِ المُحبّة، فعُدّي نفسكِ لخيبة الأمل. |
Pijama ve diş fırçasıyla onların... ...kapı eşiğinde görünüyor... ...ve onlarla bir hafta geçirmeye hazırlanıyor. | TED | وتجده في شرفتهم وعلى سلالم منزلهم بفرشاة الأسنان مرتديًا البيجامة مستعدًا لقضاء أسبوع معهم |
Geceyi mükemmel kılmaya çalışmaktan çok iyi vakit geçirmeye odaklanmamı söylüyorsun. | Open Subtitles | انت تقصدي ان اقلل من التركيز لجعل الامور اكثر مثاليه والاهم ان تقضي وقت جميل |
Çok kıskanıyorum, çünkü tüm yaşamımı müdürümü yağlayarak geçirmeye bayılırdım. | Open Subtitles | أنا غيور ل أحب أن أقضي هنا يوما مع شفتي مقفل لبعقب مفوض المفضل |
Bizimle, evinde olduğundan daha fazla vakit geçirmeye başlamıştı. | Open Subtitles | و بدأ يقضي وقتا أكثر معنا مما يقضيه في يبته |
Buradaki son gününü de senin istediğin şeyi yaparak geçirmeye ne dersin? | Open Subtitles | اسمعي ، لمَ لا نقضي يومكِ الأخير هنا ؟ نفعل شيئًا تريدينه |
Bazen onunla vakit geçirmeye gittiğimde, onun dikkati ve zamanını almak zor olurdu. | TED | وأحياناً عندما أذهب لقضاء الوقت معها ، يكون علي من الصعب الحصول على انتباهها ووقتها. |
İnsanları oyun oynayarak daha çok zaman geçirmeye cesaretlendirmeyi alışkanlık haline getirdiğim düşünülürse bu kesinlikle mantıklı bir varsayım olur. | TED | الآن هذا افتراض معقول تماما، بالنظر إلى أنه من عادتي تشجيع الناس لقضاء وقت أطول في اللعب. |
Bu cehennem çukurunda zaman geçirmeye değecek tek kişi o. | Open Subtitles | إنها الوحيدة التي هناك قيمة لقضاء الوقت معها في باب الجحيم هذا |
Birlikte daha çok zaman geçirmeye ihityacımız var, Jacques... bir aile olarak. | Open Subtitles | أعرف نحتاج لقضاء وقت أكثر معًا, جاك, كعائلة |
Yan komşuya tutulup bütün zamanını orada geçirmeye başladı. | Open Subtitles | لقد حصلت على رغبتها مع جارنا، فهي بدأت تقضي كل وقتها هناك |
Bu gece burda takılmak yerine, geceyi dışarda geçirmeye ne dersin? | Open Subtitles | .. بـدلا مـن أن تقضي الوقت بالمنـزل خـذ الليلـة راحـة |
Her günümün, her dakikasını onu bulduğum halde düşünmeyerek geçirmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أقضي كل يوم محاولةً ألا أتخيله بالهيئة التي رأيته بها |
Hayır, hafta sonunu şeyleri ileri seviyeye taşıyarak geçirmeye karar verdim. | Open Subtitles | ظننتُ أنكَ ستأخذ عطلة لا، قررتُ أن أقضي نهاية الأسبوع بأخذ الأشياء للمرحلة التالية |
Bizimle, evinde olduğundan daha fazla vakit geçirmeye başlamıştı. | Open Subtitles | و بدأ يقضي وقتا أكثر معنا مما يقضيه في يبته |
Bizler fakir insanlarız. Zamanımızın çoğunu madenlerde geçirmeye zorlanıyoruz. | Open Subtitles | نحن شعبٌ فقير,نحن مرغمين على أن نقضي معظم وقتنا في المناجم |
Sen geceyi bir barda ya da kafede sessizce oturarak geçirmeye can atıyorsan... | Open Subtitles | إلا إذا كنت تتطلعين لتمضية المساء في صمت داخل حانة أو مقهى |
Açıkçası senin gibi belalı, sinirli bir asker değil, savaşın geri kalanını Londra Paladyum'da geçirmeye hazır, biraz sulu gözlü, efemine biri lazım. | Open Subtitles | وأنا لا اريد شخصاً قاسياً، وجندياً حاقداً مثلك، بل أريد فتاً لطيفاً بعينين كئيبتين والذي قد تهيأ ليقضي |
Birkaç ayı kızımla geçirmeye geldim. | Open Subtitles | أتيتُ لأقضي بضع شهور عند ابنتي. |
Tüm boş zamanımı seninle geçirmeye bayılıyorum. Şimdi seni buradan öpeceğim. | Open Subtitles | احب أن اقضي كل هذا الوقت معكِ سوف أقبلكِ هنا .. |
Üç Romalı general kendilerini imparator ilan edip gücü ele geçirmeye çalıştı. | Open Subtitles | حينها أعلن ثلاثة جنرالات رومان أنفسهم أباطرة وحاولو الاستيلاء على السلطة. |
Muhafız Alayı'nda radikal bir grup devletin kontrolünü ele geçirmeye çalışmaktadır. | Open Subtitles | مجموعة متطرفة من البوليس النازي تحاول أن تستولي على سلطة الحكومة |
Ömrümün geri kalan 50 senesini... kaçınılmaz olarak yalnız başına geçirmeye hazır ol. | Open Subtitles | كُنتُ جهَّزتُ نفسي للأمر المَحتوم و إمضاء الخمسين سنَة المُقبلَة في الانفرادي |
Bakıyorum da sonunda üvey ailenle zaman geçirmeye karar vermişsin. | Open Subtitles | ارى انك قررت امضاء المزيد من الوقت مع عائلتك المتبناة |
Ve Hub, son gecemizi orada gece hayatının tadına vararak geçirmeye karar verdi. | Open Subtitles | وقرر هب, أن نقضى اخر ليلة نتمتع بالحياة الليلية المحلية |
Benimle olumlu sebepten dolayı ilgilenen birinin olması beni iyi hissettiriyordu ve beraber gittikçe daha çok vakit geçirmeye başladık. | Open Subtitles | إنه لمن المريح أن يكون لديك شخص يركّز إنتباهه عليّ لأجل سبب إيجابي وشرعنا في قضاء المزيد من الوقت سوية |