Uygar geçmişe ait olduğundan, sana oldukça vahşi geliyor olmalı. | Open Subtitles | وبالنسبة لشخص من الماضي.. فأنه كل شيئ يبدو لك بدائيا |
Bugün sevdiğim kızın geçmişe gönderildiğini, ve 150 yıl önce öldüğünü öğrendim. | Open Subtitles | اليوم وجدت إبنتي التي أحببتها أعيدت إلى الماضي وماتت منذ 150 سنة |
Sabre geçmişe saygılıdır ama geleceğe de bir pencere açar | Open Subtitles | سايبر تحترم الماضي من خلال فتح نافذة الكترونية على المستقبل |
geçmişe baktığımızda keşke önce elemanın ayakkabı numarasını kontrol etseydim. | Open Subtitles | من نظرتي للماضي أتمنى لو تحققت من مقاس حذائه أولا |
Ya da geçmişe bakabilir ve daha önce daha dik dağları fethetmiş olduğunuzu hatırlayabilirsiniz. | TED | او يمكنك ايضاً .. ان تعود بالزمن الى الوراء .. وتنظر الى الذي انجزته .. والى الجبال المنحدرة التي تسلقتها من قبل |
Din. Gerçek dinin, geçmişe ait bir şeye dönüştüğünü görsen ağlardın. | Open Subtitles | سوف تنتحب إذا عرفت كيف أصبح الدين الحقيقى جزءا من الماضى |
İlginç olansa, bunu fizik kanunları doğrultusunda yapabileceğimiz, en azından zamanda geçmişe gitmenin nasıl bir şey olduğunu hissetmemiz. | Open Subtitles | الشيء المثير للاهتمام هو أننا نستطيع استخدام قوانين الفيزياء على الأقل لاستكشاف كيف يبدو السفر عبر الزمن إلى الماضي |
Ama bu görkemli galaksiler geçmişe olan yolculuğumuzun sonu değil. | Open Subtitles | لكن هذه المجرات المدهشة هي ليست نهاية رحلتنا الى الماضي |
İleri geri hareket edebilen bir delik saptadı bu deliğin ucundan hızlı bir şekilde ilerleyerek delik vasıtasıyla geçmişe gitti. | Open Subtitles | لقد استطاع تثبيت ثقب دودي قابل للعبور من خلاله وحفز المسرع في نهاية ذلك الثقب إلى الماضي وسافر من خلاله |
Biraz kaba ve görgüsüzsün. geçmişe de hiç ilgin yok. | Open Subtitles | إنّك وقح تماماً وجلف قليلاً، وغير مهتم جداً في الماضي. |
Hiç geçmişe dönüp her şeye baştan başlamak istemedin mi? | Open Subtitles | هل ابداً تمنيت ان تعود الى الماضي وتبدأ من جديد؟ |
O hoşuna giden tehlikeli geçmişe sahip ama ayrıca dokuz yıldır madde kullanmıyor ve Detroit'in varoş mahallelerini yenileyen bir inşaat firmasını yönetiyor. | Open Subtitles | هو يملك ذلك الماضي الخطير الذي لا يؤثر فيك نوعاً ما. ولكن ايضاً لديه 9 سنين من الاعتدال. وهو يدير شركة عمران ناجحة, |
geçmişe takılıp kalan ve intikam için hayatlarını tehlikeye atan adamlar var. | Open Subtitles | هُناك رجال عالقين في الماضي و يضعون حياتهم في خطر لأجل الإنتقام. |
Aklımızı geçmişe sarıp olmuş olayları tekrar canlandırabiliriz değil mi? | TED | بإمكاننا الرجوع بعقولنا إلى الماضي. لنتذكر أحداث حدثت بالفعل، أليس كذلك؟ |
geçmişe sardığımızda olayları tekrar canlandırmıyoruz. Dalıyoruz, o anı tekrardan yaşıyoruz ya da yaptıklarımıza pişman oluyoruz. | TED | نحن لا نعيد التفكير في الماضي وحسب ينتهي بنا المطاف إما إحياء أو الندم على أشياء مضت. |
Ama hiç mantıklı değil! Neden beni öldürmen için seni geçmişe yollayayım? | Open Subtitles | و لكن ليس لذلك معنى لماذا أقوم بإرسالك للماضي لكي تقتليني ؟ |
Bu bir şeyleri bulma tutkusuna dönüştü, geçmişe ve arkeolojiye olan bir sevgi. | TED | وقد نما هذا ليصير شغفا لإيجاد الأشياء، حب للماضي وعلم الآثار. |
geçmişe dair bir anısı, geleceğe dair bir bilgisi yok ve sadece iki şeyi umursuyor: Rahatlık ve eğlence. | TED | لا يوجد لديه ذاكرة للماضي و لا أدنى معرفة بالمستقبل .. هو يهتم بشيئين فقط : "سهل و ممتع" |
Saatleri biraz geçmişe stadyumun yapıldığı zamana alırsak, hiç istek yolu göremeyiz. | TED | إذا قمنا بالرجوع بالزمن بضع سنوات إلى الوراء، عندما كان يُنشأ المعلب، لم يكن هناك أي مسار للرغبة. |
Keşke geçmişe gidip olanları değiştirmemizi sağlayacak bir anahtar olsaydı. | Open Subtitles | اتمنى لو كانت هناك طريقة أو مفتاح ما لتغيير الماضى |
Fakat eğer geçmişe çok sıkı tutunursak gelecek hiç gelmeyebilir. | Open Subtitles | لكن اذا تمسكنا بالماضي بشدة عندها لن يأتي المستقبل أبداً |
İhtiyacımız olan şey yiyeceklerimize ne yaptığımızı anlamak için geçmişe dönmek. | TED | ما نحتاج القيام به هو العودة إلى الوراء لفهم ماهيّة طعامنا. |
geçmişe dönüp bakınca, bu çökeltilerde ve kayalarda Dünya tarihinin kaydını görüyoruz. | TED | ما نراه عندما نلقي نظرة للزمن الفائت في تلك الرواسب والصخور هي سجل لتاريخ الأرض. |
Geçmişlerini deşiyorum böylece geçmişe dönüp hayatlarını ve sunulan imkanları tartabiliyorlar. | TED | وأوجه تاريخهم ليجدوا مكانًا يعودوا إليه ويتأملوا حياتهم بكل احتمالاتها |
Borçlu olmadığımız zaman, geçmişe dönük maaşımı isteyeceğim. | Open Subtitles | حالما نكون بمرحلة استقرار عندها أريد راتبي بأثر رجعي |
360 milyon yıl öncesine seyahat edelim, son dinazordan 6 kat daha da geçmişe, yani Devoniyen döneme; garip bir dünya. | TED | دعونا نسافر قبل 360 مليون سنة قبل ست مرات في وقت يرجع إلى آخر ديناصور إلى العصر الديفوني وهو عالم غريب. |
Gerçi geçmişe bakarsak ona neden inanmadığınızı da anlayabiliyoruz! | Open Subtitles | نتيجة افعاله السابقة, نتفهم تماماً لماذا لا تصدقه! |
- Mesele de bu. geçmişe sahip çıkmayan insan, insan değildir. | Open Subtitles | هذا هو المقصد _ الشخص الذى لا يعلم شئ عن التاريخ , لا تثقٍٍ به _ |
geçmişe gömmelisin artık, çünkü hiçbir kıç o kadar üstünde durmağa değmez. | Open Subtitles | عليك تجاوز ذلك... لأنه لا توجد مؤخرة, تجعلك تفكر بهذا كل هذه المدة... |
Bir gün insanlar geçmişe bakacak ve 20. yüzyıla benim şekil verdiğimi söyleyecek. Karındeşen Jack - 1888 | Open Subtitles | "ذات يوم ستعرف البشريه أنني الأب الشرعي للقرن العشرين" "جاك" السفاح 1888 |