Uzak geçmişten bir dinozor, dış uzaydan gelen bir mavi kulübe kustu. | Open Subtitles | ديناصور عملاق من الماضي السحيق تقيأ صندوقا أزرقا من الفضائي الخارجي لتوه |
Çok istesen bile geçmişten bir şey değiştiremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنكِ تغيير شيئاً من الماضي, حتى لو كنتِ انتِ. |
Ve bu sürecin tek işareti geçmişten bir hatıradan ziyade şu anki durumunun bir ürünü olduğundan emin olduğum şu belirsiz, tek söz. | Open Subtitles | والتقدم الوحيد كان تعبيراً مُبهم وأنا متأكده أنه نتاج وضعها الحالي هنا . وليس ذكريات من الماضي |
Tekrar ışığı görmek için geçmişten bir obje istiyorsunuz. | Open Subtitles | ألا تريدون شيء من الماضي لتروا الضوء مرة أخرى |
Bu geçmişten bir ses. Çok şirin. | Open Subtitles | إنه صوت من الماضى |
Tekrar ışığı görmek için geçmişten bir obje istiyorsunuz. | Open Subtitles | ألا تريدون شيء من الماضي لتروا الضوء مرة أخرى |
Düğüm geçmişten bir görüntü ile parıldıyor: Kristal ortaya çıktığında, kimse içindeki konsolu çalıştıramamıştı. | TED | أصدرت القطعة وميضًا مع استعراض أحداث من الماضي: فحين تم استخراج البلّورة من الأرض، ما كان بمقدور أحد تشغيل لوحة التحكم. |
Sanki geçmişten bir sahne izlemek gibi. | Open Subtitles | . يبدوا و كأننا نشاهد مقطعاً من الماضي |
Hepimiz bakıyoruz tatlım. geçmişten bir patlama. Endymion. | Open Subtitles | كلنا كذلك عزيزي - ذكرى من الماضي ، إينديميان - |
geçmişten bir olay var. | Open Subtitles | يا للهول، هذه ذكرى كبيرة من الماضي. |
Tnrım, geçmişten bir darbe. | Open Subtitles | اوه , يا إلهي , عصفةٌ من الماضي |
geçmişten bir ses. | Open Subtitles | أنه صوت من الماضي |
- geçmişten bir esinti, değil mi? | Open Subtitles | ذلك وميض من الماضي, صح؟ |
Cole geçmişten bir varlık, fazlası değil. | Open Subtitles | " كول " أصولي من الماضي لا شيء أكثر |
geçmişten bir isim. Ne istiyor? | Open Subtitles | هذا إسم من الماضي ماذا اراد؟ |
geçmişten bir hatıra. | Open Subtitles | لمحة من الماضي. |
geçmişten bir esinti... | Open Subtitles | تذكار من الماضي. |
geçmişten bir yüz görmek güzel. | Open Subtitles | من الرائع رؤية وجه من الماضي |
geçmişten bir şey gördüm. | Open Subtitles | أحصل على الرؤية من الماضي. |
Şey, geçmişten bir isim. | Open Subtitles | هناك إسم برز من الماضى |