Her yiyeceksiz kaldıkları gün, geleceklerinden kaybediyorlar. | TED | كل يوم يوم بلا طعام يفقدون جزءا من مستقبلهم |
Trajedi ile birlikte geleceklerinden ve içinde bulunan olasıIıklarından yoksun kaldılar. | Open Subtitles | لكن المأساة تكمن في أنه قد تم سرقة مستقبلهم والإمكانيات والفرص التي تكمن ضمن هذا المستقبل |
Gözcüler kendi geleceklerinden bu zamana nakliye yaptıklarında malları kendi oluşturdukları bir solucan deliğinden geçiriyor. | Open Subtitles | عندما ينقل المُلاحظون شُحنة من مستقبلهم لحاضرنا، فإنّهم يضعونها بالثقب الدودي الذي اختلقوه. |
Bizim için geleceklerinden şüphem yok. | Open Subtitles | أنا واثقة أنّهم سيأتوا لأجلنا. |
Bizim için geleceklerinden eminim. | Open Subtitles | أنا واثقة أنّهم سيأتوا لأجلنا. |
Ama bu isyanın gerçekleşme sebeplerinden biri -- günlerce süren bu isyanların -- Kosova halkının kendi geleceklerinden mahrum edilmiş olmalarıydı. | TED | لكن أحد أسباب هذه الأحداث التي حصلت-- و التي استمرت لعدة أيام-- كان أن شعب كوسوفو كانوا محرومين من مستقبلهم. |
Fakat geleceklerinden endişe ediyorum. | Open Subtitles | ولكني خائف على مستقبلهم - ! نحن في طريقنا، ذاهبين للوطن - |
Burada, altı çocuğumun geleceklerinden kaygı duyduğum için bulunuyorum. | Open Subtitles | "أنا هنا لأن لدي 6 أبناء وأنا قلق على مستقبلهم." |
Geçmiş ve geleceklerinden kesitler. | Open Subtitles | القليل من مستقبلهم وماضيهم. |