Bu onların toplum olarak takip ettikleri Gelişim yolunun işlevi. | TED | إنه أمر يتعلق بمسار التقدم الذي قرروا المضي به كمجتمع. |
Yaşamlarının ilk üç yılında, özellikle de ilk altı ayında beyin gelişimleri tamamlanır. Bu Gelişim de tecrübe ve teşviklere karşı tepki olarak gelişir. | TED | خلال السنوات الثلاث الأولى من الحياة، ينمو الدماغ لحجمه الكامل، معظم هذا النمو يتم خلال الشهور الست الأولى. ينمو الدماغ استجابة للتجارب و التحفيزات. |
Bu Gelişim eğrisi görme yetisinin ne şekilde üst üste gelişen parçalardan oluştuğu bize emsali görülmemiş derecede önemli bilgiler veriyor. | TED | منحنى التطور هذا, يعطينا معلومات غير مسبوقة و غاية في الأهمية و القيمة عن كيف أن سقالة الرؤية تلك يتم إقامتها. |
Bu şu anlama geliyor; insani Gelişim, laiklik değil, dönüşüme uğrayan Orta Doğu'da kadınların işe alınmalarının çözümüdür. | TED | ما يعني ذلك هو أن التنمية البشرية وليس العلمنة هي مفتاح تمكين المرأة في الشرق الأوسط المتحول. |
Bu yüzden bu tam öğretmen geribildirim ve Gelişim sistemini geliştirmek kolay olmayacak. | TED | لدى فبناء نظام تقييم ذاتي متكامل ونظام تطوير للمدرس لن يكون بالأمر اليسير. |
Birine RELN adı veriliyor -- erken Gelişim tetiklerinde görev alıyor. | TED | أحدهما يدعى RELN -- وهي مسؤولةٌ عن تطور الحكمة أثناء النشوء. |
Kabul ediyorlar ki eğer öğretmek için mükemmel insanlar seçmezsen ve onlara sürekli destek ve mesleki Gelişim sağlamazsan eğitimi geliştiremezsin. | TED | يدركون أنه لا يمكن تحسين التعليم إن لم تختر أشخاصا رائعين للتعليم وإن لم تواصل وباستمرار تقديم الدعم والتطوير المهني لهم. |
Beyler sizlere, geniş kapsamı nedeniyle bu yeniden Gelişim planını bizzat sunmak istedim. | Open Subtitles | أيها الساعدة أردت عرض خطة إعادة التطوير بشكل شخصي بسبب هذا الزخم الهائل |
Beneksiz doğarlar, ama ileri yaşlarda benekleri olur ve oldukça farklı Gelişim evrelerinden geçerler, bu nedenle davranışlarını incelemek eğlencelidir. | TED | لأنها تولد بدون نقط على أجسادها ثم تحصل عليها مع التقدم بالعمر، وتمر بمراحل نمو متميزة لذا فمن الممتع تتبُّع سلوكها |
İnsanoğlu, sürekli Gelişim halinde olan bir mekanizma olmasına rağmen, şehven tamamlandığını sanan bir varlıktır. | TED | البشر يعملون في التقدم المحرز وعن طريق التفكير الخاطئ يعتقدون أنهم قد انتهوا. |
Ben bugün Sosyal Gelişim Endeksini kullanacağım. | TED | حسنًا، سأستخدم اليوم مؤشر التقدم الاجتماعي. |
Netice hem sağlık hem de ekonomik Gelişim açısından muazzam. | TED | المردود كبير جدا، سواء من حيث الصحة وكذلك من حيث النمو الاقتصادي. نحن بحاجة لدعم ذلك. |
görünüyor ki sen hala Gelişim sürecindesin, hala inanılmaz yeni planlar yapıyorsun. | TED | أعني, يبدو لى أن لا زلت بقدر ضئيل فى مرحلة النمو تلك لا زلت تضع تلك الخطط الجديدة المذهلة |
Benim yaptığım, en basit anlamda bu iki görüşü birleştirmek ve montaj, üretim kavramından uzaklaşarak Gelişim konseptine yakınlaşmak. | TED | عملي، على أبسط مستوى، يتمحور حول توحيد وجهتي النظر هاتين، التحرك بعيدا عن التجمع وأقرب إلى النمو. |
Bu işlem yavaştı ve - normal olarak bu Gelişim binlerce yıl aldı. | Open Subtitles | وعملية التحويل أو التطور بطيئة وغالبا ما تحتاج إلي آلاف وآلاف من السنين |
Minerallerden eser miktarda demir, bakır, çinko ve sodyum da beyin sağlığı ve erken bilişsel Gelişim için temel niteliğindedir. | TED | إن الكميات الضئيلة من الحديد والمعادن والنحاس والزنك والصوديوم مهمة أيضا لصحة الدماغ وبداية التطور المعرفي. |
Katılımcılara bu şeker kavanozlarının, yandaki Gelişim laboratuvarına katılan çocuklar için ayrıldığını özellikle belirttik. | TED | أخبرنا المشاركين بشكل صريح علبة الحلويات هذه مخصصة للأطفال المشاركين في مختبر التنمية القريب. |
Sinapsların oluşturulması ve yok edilmesi insan gelişimi insan Gelişim ve ve öğreniminin normal bir parçası. | TED | الآن، إنتاج واستبعاد نقاط التشابك العصبي هو جزء طبيعي من التنمية البشرية والمعرفة. |
Bir hafta sonrasında kişisel Gelişim kursuna gidip inançlarımı değiştirdim. | Open Subtitles | بعد أسبوع من ذلك خضعتُ لمقرر تطوير الذات وغيّرتُ معتقداتي. |
Projenin Gelişim gösterdiği ve birçok tasarım ödülleri aldığı zamanlarda yeni paydaşlar araya girdi ve projenin hedeflerini ve tasarımını değiştirdi. | TED | مع تطور المشروع وحوزه على عدة جوائز تصميم، تدخّل مساهمون جدد وغيروا أهداف المشروع وتصميمه. |
Dünyadaki Gelişim bütün öğeleri ile birlikte alınmalıdır, bunu sadece bir bölgesel seviyede tutmak mantıksızdır. | TED | يجب أن يتم وضع تحسين العالم في السياق الصحيح، وليس لذلك علاقة بعمل ذلك على مستوى إقليمي. |
Ve bu da, karar vericilerin, bölgesel Gelişim planları çerçevesinde koruma alanları geliştirmeleri için çok önemli bir bilgidir. | TED | وهذه هيا المعلومات المحورية التي يحتاجها صناع القرار لتطوير المناطق المحمية في سياق خطط التطوير المحلية |
Yani tamamen açık kaynaklı, vatandaş güdümünde potansiyel bir kentsel Gelişim modelinin tohumlarını görmeye başlayabiliriz. | TED | لذا يمكننا أن نبدأ في رؤية بذور المصدر المفتوح تماماً، نموذج تنمية حضرية بقيادة المواطن، من المحتمل. |
Belki de Danny senin kadar kişisel Gelişim kitabı okumamıştır. | Open Subtitles | داني لرُبمَا لم يقرأ العديد من الكتب المساعدة الذاتية كمثلك |
-Bu ilk Gelişim. | Open Subtitles | إنها زيارتي الأولى |
Öyleyse insan doğasının boyutlarının bazılarına bir bakalım. Gelişim için odayı terk ediyor gibi gözüküyor | TED | دعونا نلقي نظرة على أبعاد الطبيعة البشرية التي تترك بعض المساحة للتطوير |
dedi. Şu anda, Güney Afrika Astronomik Rasathanesi, Gelişim için Astronomi Ofisi'nde çalışıyorum. | TED | الآن، أنا أعمل في المرصد الفلكي لجنوب أفريقيا، في مكتب علم الفلك للتنمية. |
Tamam, bir tür dolandırıcıyım. Ama tüm kişisel Gelişim kitaplarını okuyorum. | Open Subtitles | حسناً، أنا نوعاً ما محتال، لكنّني قرأت جميع كتب مساعدة الذات. |