Şimdi, sosyal haklar, sosyal ilerleme ekonomik gelişmenin önünde gitmektedir. | TED | الآن هناك منافع إجتماعية, تقدم إجتماعي, بصورة أكبر من التقدم الإقتصادي. |
Teknolojik gelişmenin nerede ve ne zaman duracağına biz karar veremeyiz. | TED | نحن لا نختار متى ولا أين يتوقف التقدم التكنولوجي. |
Ekonomik gelişmenin sağladığı kazanımları paylaşmak açısından politik reformlar çok önemli. | TED | ومن الضروري أن تعاجل بإجراءها لتعم فوائد النمو الإقتصادي على الجميع. |
Alan Greenspan'ın ekonomik gelişmenin devam edegeleceğini bildiren beyanı, emsalleri tarafından reddedilmedi, krizden sonrasına kadar elbette. | TED | تصريحات آلان جرينسبان أن سنوات النمو الاقتصادي سوف تستمر لم يعارضها أحد من زملائه، حتى جاءت الأزمة، بالطبع. |
Bu gizemli gelişmenin haberi hızla yayıldığında, mahalledeki herkes toplanmaya karar verdi. | Open Subtitles | بينما انتشرت أخبار هذا التطور الغامض قرر كل سكان الحي التجمع معاً |
Kızılderililerin gelişmenin ve paranın önünde durduğunu düşündüklerine göre saf ırkçı olmalılar. | Open Subtitles | والتجارة ان كانوا يظنون ان الهنود يقفون في طريق التطور او الربح |
Birleşik Devletlerin askerî liderleri, bölgedeki gelişmenin can sıkıcı olduğu kanısında. | Open Subtitles | يعتقد القادة العسكريون الأمريكيون أن التطوير في المنطقة يبعث على القلق. |
Bugün, burada görmüş olduklarınız yönetimimiz sırasında, eğitim sistemimizdeki gelişmenin bir örneğidir. | Open Subtitles | ما رأيتموه هنا اليوم هو مؤشّر على التقدم الذي حققته المدارس في ظل الإدارة الحالية |
Adının tarihe geçmesini istiyorsan gelişmenin tarafında yer almalısın. | Open Subtitles | يجب أن تساندي التقدم لتكوني جزءاً من التاريخ |
Dolayısıyla adam tam bir fırsatçıydı ve bilimsel gelişmenin önünde bir hız tümseğiydi. | Open Subtitles | و لهذا، فلقد كان انتهازيّاً و عثرة بطريق التقدم العلميّ |
Sınır çatışmaları sağlamayı umut ettiğimiz gelişmenin büyük bölümünü baltalıyor. | TED | النزاعات الحدودية يمكن أن تعيق الكثير من التقدم الذي نأمل أن نحققه هنا . |
Tarihi gelişmenin bütün bu kurbanların hayatlarına değdiğine emin değilim. | Open Subtitles | ...وإن كان التقدم التاريخي يستحق ذلك بالنسبة للذين تم التضحية بهم لست متأكداً |
Gençler, özellikle çocuklar, aşırı derecede ben merkezci olabilirler, ama bu gelişmenin normal bir etkisi olabilir. | TED | الصغار، خصوصاً الأطفال، من الممكن أن يكونوا مهتمين بأنفسهم فقط، لكن هذا من الممكن أن يكون مرحلة طبيعية من النمو. |
üstel gelişmenin gücüne bakarsanız, göreceksiniz ki bu tüt şeyler çok yakında olacak. | TED | لو نظرتم حقا لقوة النمو الأسي ، سوف ترون أن جميع هذه الأشياء قريبة المنال. |
gelişmenin gerçekten önemli olduğu o yoksul uluslarda, gelişme için yer açmak gibi bir sorumluluğumuz olduğu açık. gibi bir sorumluluğumuz olduğu açık. | TED | جلى لنا أننا علينا مسئولية لعمل مكان للنمو حيث قضية النمو هى من أهم القضايا فى أفقر الأمم. |
Şimdi, ne hakkında konuşmaya ihtiyacımız var gelişmenin amacı nedir, ve gelişmenin anlamları nelerdir? | TED | و الآن الذي يحتاج إلى تفكير هو ما هو الهدف في التطور و ما هي وسائل الوصول إلى الت |
Uzayda insan faaliyeti ile ilgili hiç bir gelişmenin olmadığı ikinci devreye giriyoruz. Aslında, geriledik bile. | TED | نحن الان ندخل في جيل ثان من عدم التطور بالامور التي تخص رحلات الانسان الفضائيه, لقد تراجع تطورنا |
Görüyorsunuz ya, bu gelişmenin ortalamasını alıp gelişme yok demek pak anlamlı değil ve aslında çok hızlı bir gelişme var. | TED | كما ترون من غير المنطقي ان نأخذ معدل التطور المعدوم هنا مع هذا التطور الكبير |
Kanalı alıp, onu hattatların kullandığı mürekkep gibi, gelişmenin etrafında kağıda dökeceğiz. | Open Subtitles | سنأخذ القناة ونستخدمها كخطأ اليد مثل الحبر لنقوم بكتابة التطوير |
Bulwer-Lytton binası geç modernizmin ve ...post-Bauhaus gelişmenin hümanist rasyonalist etkisinin faydalarının klasik bir örneğidir. | Open Subtitles | هو مثال كلاسيكي للحداثه في وقت متأخر، التطوير ما بعد باوهاوس من الدوافع العقلانيه والانساينه المأخوذه من مبدأ المنفعه |
Bu ürün, yıllar boyu süren araştırma ve gelişmenin sonucu oluştu. | Open Subtitles | هذا المُنتج هو نِتاج.. أعوام من البحث و التطوير. |