Hatta tamamlayıcı proteinlere müdahale eden moleküller geliştirdiler ve bağışıklık sisteminde olduğu gibi beyinde de onları test etmeye başladılar. | TED | وقد طوروا جزئيات من شأنها التداخل مع البروتينات المُتممة، وبدأوا تجربتها في الدماغ ونظام المناعة أيضًا. |
Çok etkili bir yöntem geliştirdiler ve küresel anlamda son derece kârlı bir sistem. | TED | لقد طوروا بذلك واحدًا من أكثر الأنظمة فعالية وأعلاها مردودًا على المستوى العالمي. |
Bir rehber ve çok az finansmanla tüm topluluğa yararlı yeni bir uygulama geliştirdiler. | TED | مع مراقب وقليل من التمويل الإبتدائى، فقد طوروا تطبيقا جديداً ليشمل كل أفراد المجتمع. |
Italya'da sorel çimentosu kullanılan bir yöntem geliştirdiler. | TED | في إيطاليا، قاموا بتطوير تقنية تستخدم اسمنت سوريل. |
1928'de doktorlar, taşınabilir, elektrikli bir motorla çalışan pompaları olan metal bir cihaz geliştirdiler. | TED | في عام 1928، قام الأطباء بتطوير عبوة معدنية متنقلة مزودة بمضخات، تعمل بواسطة محرّك كهربائي. |
Medya merkezi çözümünü geliştirdiler. | TED | حيث طوروا حلًا تمثل في المركز الإعلامي. |
El Mihrab dağlarındaki bedevi keşişler... sonik şarkı sistemini geliştirdiler. | Open Subtitles | كيف؟ قبيلة البدو في جبال المغرب قد طوروا نظاما التخاطب الصوتي |
Programı kendilerini bile korkutan bir seviyeye kadar geliştirdiler. | Open Subtitles | لقد طوروا البرنامج الى درجة انهم هم خائفين منه |
Soda şişesinden boya kutusuna kadar karmaşıklığın bütün aşamalarını kapsayan aletler geliştirdiler. | Open Subtitles | لقد طوروا اجهزة تتجاوز مجال التعقيد بعضها بسيط كعلب الدهان والصودا |
DDT'yi ve Vietnam'daki Agent Orange'ı ürettiler sonra da "Roundup" dedikleri bir ürün geliştirdiler. | Open Subtitles | لأنها تنتج مادة الدي دي تي ، العامل البرتقالي في فيتنام وهم طوروا منتج يسمى الدورة الكاملة |
Nemi içinde tutacak bir kabuğu olan yeni bir yumurta türü geliştirdiler. | Open Subtitles | طوروا شكلاً جديداً من البيض، بقشرة لتحافظ على رطوبتهم بالداخل. |
Çünkü kendilerini gizlemde mükemmel bir yol geliştirdiler. | Open Subtitles | لأنهم قد طوروا طريقة جميلة لتمويه أنفسهم. |
Tüm ihtiyaçlarının karşılandığı ağaç tepelerinden oluşan bitki örtüsünde daldan dala atlamaya dirençli baş ve ayak parmakları geliştirdiler. | Open Subtitles | في غصون الأشجار. طوروا أصابع الإبهام و القدم للتأرجح من غصن إلى غصن |
5060 sene önce iki doktor nakil denen bir teknik geliştirdiler. | Open Subtitles | منذ 50 أو 60 عام طبيبانفرنسيان.. طوروا تقنية معروفة باسم نقل الدم. |
Yetiştiriciler başka bir genetik teknik olan hassas üretme ile Sub1 geni taşıyan bir pirinç türü geliştirdiler. | TED | المربون طوروا نوعاً من الأرز يحمل المورثة "Sub1" بإستخدام تقنية وراثية مختلفة تدعى التربية الدقيقة |
Geçenlerde hava kayganlaştırma sistemi denilen bir sistem geliştirdiler, penguenlerden esinlendiler. | TED | مؤخرًا، طوروا نظامًا يُسمَّى (نظام التشحيم بالهواء)، والذي استلهموه من البطاريق. |
Ve bitkiler ve hayvanlar kendi iç saatlerini geliştirdiler böylece ışıktaki bu değişime hazır olabileceklerdi. | TED | ولذلك تقوم النّباتات والحيوانات بتطوير ساعاتها الدّاخلية بحيث تكون جاهزة لهذه التغييرات الضّوئيّة. |
1990'larda gayet başarılı bir şekilde bu toolkiti geliştirdiler. | Open Subtitles | بحلول عام 1990 نجحوا بتطوير مجموعة الادوات |
Birlikte, beynin nasıl çalıştığına dair köktenci bir teori geliştirdiler, "sonsuz ruh için bilimsel bir argüman"dan daha azı olmayan bir şey haline gelen bir teori. | Open Subtitles | وقاما معاً بتطوير نظرية حديثة جذرية عن كيفية عمل المخ نظرية تطورت حتى أصبحت |
Ölçülebilir bir beyin modeli geliştirdiler. | TED | لقد قاموا بتطوير نموذج محدد من الدماغ. |
CA: Ne söylerdim biliyor musun? Onların olağanüstü derecede iyi niyetli olduklarından eminim ve kesinlikle herkesin bağlantılı olduğu bu Facebook denen yerde inanılmaz, oyunun kurallarını değiştiren bir sistem geliştirdiler. | TED | كريستيان: حسناً، أتعلم أنا متأكدة من أن نيتهم سليمة، وبالفعل لقد قاموا بتطوير نُظم غيرت العالم بشكل لايصدق، حيث أصبح كل الناس متواصلون عن طريق مايسمى الفيسبوك. |