| Size bir şey yapın diyorsam, dediğimi yapın demektir ve bir daha da yarı çıplak gelmeyin. | Open Subtitles | عندما أقول لكم شيئاً. أنا أعنيه لا تأتوا نصف عراة |
| Bu odadaki herkesin saat 5'ten önce yalan cihazına girmesini istiyorum yoksa yarın işe hiç gelmeyin. | Open Subtitles | أريد جميع من بالغرفة ان يعرضوا على جهاز كشف الكذب بحلول الساعة الخامسة من مساء اليوم و الا لا تأتوا للعمل غدا |
| "Ruhsal sıkıntılara karşı saygım yok, bu yüzden ağlayarak bana gelmeyin. | Open Subtitles | أنا ليس لي إحترام للمعاناة العقلية كذلك لا تأتي للرثاء لي |
| İkiye parçalanırsam bile benim için geri gelmeyin. | Open Subtitles | وإذا مزقت نفسي إلى قطعتين فلا تعودا لأجلي |
| Bu kez çok erken gelmeyin. Aynı geç kalmak gibi kabadır. | Open Subtitles | لا تأتِ باكراً هذه المرّة، فذلك غير مهذّب بقدر الحضور مُتأخّراً. |
| Bayan Phillips, dersime gelmeye devam etmek niyetindeyseniz, layık olduğunuz gibi önde oturun, yoksa zahmet edip de gelmeyin. | Open Subtitles | آنسة (فيليبس)، إذا كنتِ تخططين على مواصلة القدوم إلى صفي، فعليكِ الجلوس بالمقدمة حيث تنتمين إليه وإلا تزعجي نفسكِ بالحضور. |
| Ben güvenli olduğunu söylemeden peşimden gelmeyin. | Open Subtitles | لا تدخلوا حت تسمعوا ندائي بأمان المكان |
| Ching Wu Okulunu paramparça edin. Eğer başaramazsanız geri gelmeyin. | Open Subtitles | استديروا واذهبوا إلى مدرستهم الآن ... ولا تعودوا إذا فشلتم |
| Beyler, buraya gelmeyin. | Open Subtitles | مهلاً ،، يارفاق ،، لا تأتوا إلى مركز القيادة |
| Tüm notlar son nottur. Bu yüzden lütfen not istemek için yanıma gelmeyin. | Open Subtitles | كلّ الدرجات نهائيّة، لذا لا تأتوا لرؤيتي مُتوقعين التفاوض لدرجة أعلى. |
| Yukarida bulusalim. Hep bir gelmeyin. | Open Subtitles | قابلوني في الطابق العلوي لا تأتوا جميعا مرة واحده |
| Şimdi, bütün ailelerden ricam Lütfen buraya gelmeyin. | Open Subtitles | نطلب من كل العائلات أرجوكم، لا تأتوا إلى هنا |
| "Ruhsal sıkıntılara karşı saygım yok, bu yüzden ağlayarak bana gelmeyin. | Open Subtitles | أنا ليس لي إحترام للمعاناة العقلية كذلك لا تأتي للرثاء لي |
| Yarın gelmeyin. Hatta birkaç hafta gelmeyin. | Open Subtitles | لا تأتي غداً, في الحقيقة لا تأتي لأسبوعين |
| Hepiniz gelmezseniz hiçbiriniz gelmeyin." | Open Subtitles | يجب أن تأتي كواحد أو لا تأتي بكافة الأحوال |
| Gidin ve en azından Tunç Devrine ait katılaşmış bir anat bulana kadar da geri gelmeyin. | Open Subtitles | -حسناً، توقفي ولا تعودا حتى تجدا عظماً ضاحكاً متصلباً لا يقل عن العصر البرونزي |
| Bu sefer erken gelmeyin. Geç kalmak kadar kabalıktır. | Open Subtitles | لا تأتِ باكراً هذه المرّة، فذلك غير مهذّب بقدر الحضور مُتأخّراً. |
| Bayan Phillips, dersime gelmeye devam etmek niyetindeyseniz, layik oldugunuz gibi önde oturun, yoksa zahmet edip de gelmeyin. | Open Subtitles | آنسة (فيليبس)، إذا كنتِ تخططين على مواصلة القدوم إلى صفي، فعليكِ الجلوس بالمقدمة حيث تنتمين إليه وإلا تزعجي نفسكِ بالحضور. |
| - gelmeyin, meşgulüm. - Sorun yok, Darryl. | Open Subtitles | لا تدخلوا إنني مشغول |
| Gidin o zaman. Gidin! Kurşunu bulmadan gelmeyin. | Open Subtitles | هيا ابدأو بالبحث ولا تعودوا من دون ايجاد الرصاصة |
| - Evet! - O hâlde buraya gelmeyin. | Open Subtitles | ـ نعم ـ إذا ً لا تأتى إلى هنا ثانية ً |
| gelmeyin. Çok kötü bir kaza oldu. | Open Subtitles | تراجعو للخلف , تراجعو للخلف , هناك حادث فظيع |
| Kötü gününe denk gelmeyin, ahbaplar. | Open Subtitles | لا تقتربوا من جانبها السيئ |
| Fazla mesai ücreti için bana gelmeyin tamam mı? | Open Subtitles | لا تأتيا إليّ ... مفهوم ؟ و تطلبان أجر ساعات العمل الإضافية لأنّ هذا لن يحصل |
| ve asla kapıma gelmeyin, yaşamıma girmeye çalışmayın. | Open Subtitles | ولا تعد لبوابة حديقتى و اٍلا فاٍنك ستندم بقية حياتك |
| Kurşunum olmadan geri gelmeyin. | Open Subtitles | لا ترجعوا بدون الرصاصة |