gelsene, küçük adam. Sana zarar vermeyeceğim. Sadece evcil hayvanım olmanı istiyorum. | Open Subtitles | . تعال ، أيها الصغير لن أؤذيك ، أريد أن أداعبكَ فحسب |
Hayır, yapma. Tam bir domuz. gelsene domuzcuk. | Open Subtitles | تبدو كخنزير تعال يا خنزير يا خنزير يا خنزير |
Canım, bir dakika gelsene. Teselli ve sevgi için tam zamanı. | Open Subtitles | تعالي يا عزيزتي حان وقت الحب ، وقت أن نآزر بعضنا |
Bir sonraki yarıştan önce bahis oynamaya zaman var mı bilmiyorum... ama gelsene hayatım. | Open Subtitles | أظن لم يعد لدينا وقت طويل قبل السباق القادم ، لنضع الرهانات تعالي يا عزيزتي |
Hey güzelim, gelsene bana, aşkım. | Open Subtitles | فليغنى الجميع يا جميله الجميلات تعالى لى يا حبيبتى |
Dinle, biraz iyi vakit geçirmek istersen bizim 'tuvalet partisine' gelsene. | Open Subtitles | استمعي اذا أردتِ بعض الوقت الجيد لما لا تأتين لحفلة المرحاض؟ |
Vegas'a 2 saatte gidersin. Yemege bize gelsene. | Open Subtitles | الرحله لفيجاس تستغرق ساعتين , تعال و تناول العشاء معنا. |
gelsene evlat, korkma. | Open Subtitles | لا تعال الى هنا ايها الولد, لا تكن كالهرة |
Merhaba. Ayağa kalkamıyorum kusura bakma. Peter, buraya gelsene. | Open Subtitles | اهلاً، أعذريني لعدم الوقوف بيتر، تعال هنا للحظة، اريد أن اريك شيئاً |
A Caddesindeki Mac's Bar. gelsene, sana bira ısmarlarım. | Open Subtitles | حانة ماك, اسفل الشارع تعال , سأقدم لك الجعة |
Aguilar biraz gelsene. Git. | Open Subtitles | المعذرة يا زعيم أجويلار، تعال إلى هنا دقيقة |
Pazar günü bize gelsene, Marge artık onu sevmediğini düşünüyor. | Open Subtitles | تعال هذا الأحد؟ مارج تعتقد أنها لم تعد تعجبك. |
gelsene! Küçük balıkları gör. Hadi küçük hanım. | Open Subtitles | تعالي و شاهدي الأسماك الصغيرة هيا يا سارة |
- Sarah gelsene. - İkisini de getir. | Open Subtitles | تعالي سارة فلتُحضري لهم الحقيبتين الباقيتين |
gelsene. Yatağın odama sığıp sığmayacağına bakalım. | Open Subtitles | تعالي وألقي نظرة لنرى ما إذا كانت مناسبة لغرفة نومي. |
Mary, benimle bir dakika gelsene, sana bir şey göstermek istiyorum. | Open Subtitles | لابد ان تكون بقدر الامكان اقرب للرقم 21 ولا تتعدى ذلك ماري , تعالي معي للحظة اريد ان اريك شيء |
gelsene, sana bir şey göstermek istiyorum. | Open Subtitles | تعالي إلى هنا يوجد شيء أريد أن أريك إياه |
Sen kalkıp gelsene ya. Buldun da bunuyorsun. | Open Subtitles | تعالي إلى هنا فقط الشحاتون لا يمكن أن يكونوا أشخاص يختارون |
gelsene, çocukken yaramazlığa çıktığımızda böyle yapardık. | Open Subtitles | تعالى هنا هذا ما نفعله مثل الاطفال عندما كنا بالخارج للايذاء ستبعدنا عن المشاكل |
Kutlama yapmak için Nilüfer'e gidiyoruz. Sen de bizimle gelsene? | Open Subtitles | بعضنا سيذهب للاحتفال في اللوتس لماذا لا تأتي معنا ؟ |
Fanny! İçeri gelsene. Hava soğudu. | Open Subtitles | فاني ادخلي الجو بارد لقد ذهب كيتس للندن بدون معطفه |
- İçeri gelsene. - Olmaz, acelem var. | Open Subtitles | ـ حسنا ، تفضل بالدخول ـ لا ، فأنا مستعجل |
Eve gelsene, sana Çin çayı hazırlayayım. | Open Subtitles | تعالِ للمنزل، وسأعدّ لكِ كوباً من الشاي الصيني |
Bana gelsene, televizyondan seyrederiz. | Open Subtitles | لما لا تاتي عندي و نشاهد التلفزيون سويا ؟ |
Baba? Üzgünüm, evet. İçeri gelsene. | Open Subtitles | أبي، أبي - آسف، أجل، بالطبع، تفضّلي - |
Sen de balkona gelsene. | Open Subtitles | الأَبّ، يَجيءُ موصّلاًي على الشرفةِ. |
gelsene. Dünkü davadaki muhalif avukat, Bay Thomas beni tercüman olarak işe aldı. | Open Subtitles | تفضلي بالدخول محامي الخصم في قضية البارحة, السيد توماس |
İçeri gelsene, bunun orjinalini bulmak ne kadar zor biliyor musun sen? | Open Subtitles | ادخلى أتدرين كم هو صعب العثور على النسخة الأصلية منها |
Hemen döneriz. Baba, sen de gelsene. | Open Subtitles | سوف نعود بعد برهة أبي، فلتأتي معنا |
Tekrar gelsene Bosch... belki bu kez gerçekten şovun tadını çıkarırsın. | Open Subtitles | لما لا تعود يا بوش عندما تستطيع الإستمتاع بالعرض؟ |