Bu gemideki herkesi seviyorum en az oğlu oğullarım kadar. | Open Subtitles | ..أحب كل شخص على متن هذه السفينة مثلما أحب أولادى |
Şüphe yok ki bu gemideki askeri disiplinde bir başı bozukluk oluştu. | Open Subtitles | لا يوجد من سيعاقبنا هناك توقف في الانضباط العسكري علي هذا السفينة |
gemideki oksijen seviyesi kritik seviyenin altına düştüğünde konsantre olmak gittikçe zorlaşacak. | Open Subtitles | عندما يكون الاوكسجين علي هذه السفينة منخفض مستواه سيكون حينها من الصعب |
Sen dahil bu gemideki insanların yarısı ya vuruldu ya da yaralandı. | Open Subtitles | نصف الناس على هذه السفينه تم ضربه أو جرحه بما فيهم أنت |
Diğer gemideki adamlar, seçimlerini cinayet ve hırsızlıktan yana yaptılar. | Open Subtitles | هؤلاء على القارب الآخر اتخذوا قرارهم قرروا أن يقتلوا يسرقوا |
Nasıl yapayım? Sözü geçen birisin. gemideki insanlar bu sayede evlerine döneceklerine inanmalılar. | Open Subtitles | لديك التأثير, الجميع في السفينة لابد ان يعتقد ان الطريقة ستعود بهم للوطن. |
Bu gemideki kimliği bilinmeyen iyi niyetli bazı şerefsizler asla almadığımız şu imdat çağrısını kumanda merkezi günlüğüne kaydetmiş. | Open Subtitles | نداء الإستغاثة هذا لم نستقبله تم تسجيله في المقر الرئيسي عن طريق شخص مجهول قذر على متن تلك السفينة |
Bu kaptan gemideki herkesin hayatını riske atmak pahasına şarkıyı dinlemeyi seçiyor. | TED | تعريض حياة كل من على السفينة للخطر لكي يستطيع اوديسيوس الاستماع للاغنية ولما كانت تلك هي الخطة كما اعتقد فقد |
İşe yarayacağını düşünmemiştik çünkü gemideki titreşimlerin lazerin odağını saptıracağını sanmıştık. ama gerçekten işe yaradı. | TED | لم نكن نعتقد أنه سيعمل، لأننا اعتقدنا أن اهتزازات السفينة ستعترض طريق تركيز الليزر، لكنه حقاً اشتغل مثل السحر. |
Bir fotoğrafa bakıp gemideki tonajı basit bir hesap makinesiyle tahmin edebiliriz. | TED | يمكننا النظر إلى صورة وتحديد حمولة السفينة باستخدام آلة حاسبة بسيطة. |
Neyse ki ekipteki ve gemideki tek kadın olduğum için yerde uyumaktan yırttım. | TED | وكنت أنا الفتاة الوحيدة في الفريق وعلى متن السفينة، فتمكنت من تجنب النوم على مسطح السفينة. |
Sen bana, onun gemideki aynı pirzola olmadığını mı söylemeye çalışıyorsun? | Open Subtitles | هل تحاول أن تقول لى انها ليست فتاة السفينة |
- Tıpkı gemideki bir kıza-- - Gemide bir kız mı vardı? | Open Subtitles | انه فقط أن هذه الفتاة على السفينة أكانت هناك فتاة على السفينة ؟ |
gemideki herkes bizim hem görsel hem de radar temasımız olduğunu biliyor.. | Open Subtitles | كل فرد على هذه السفينة يعلم بأن لدينا إتصال بصرى ورادارى |
İçinizden bazıları bu gemideki disiplinin birazcık katı olduğunu düşünebilir. | Open Subtitles | لو حدث أن شعر بعضكم أن النظام على متن هذه السفينة. . . |
Döndüklerinde gemideki bütün silahlarla onları bekliyor olacağız. | Open Subtitles | سنعد لهم كل سلاح على السفينة لدى عودتهم. |
gemideki hiçkimsenin ondan hoşlandığını sanmıyorum, fakat cidden... kimin onu öldürmek için sebebi olur ki? | Open Subtitles | أعتقد أنه لم يكن هناك أحد على السفينة قد أحبها و لكن .. من سيكون لديه السبب ليقتلها ؟ |
Bu gemideki bir yerde geçmişteki gibi olmamızı sağlayacak bir anahtar var. | Open Subtitles | في مكان ما في هذه السفينة المفتاح الذي سيغيرنا مرة أخرى |
Yaptığım şeyle gurur duymuyorum ama bunu gemideki herkesin iyiliği için yaptım. | Open Subtitles | أني لست فخورا بما فعلت ولكني فعلته لافادة جميع الأشخاص على السفينه |
Büyük gemideki partiye, benden başka kim hazır? | Open Subtitles | لذا ، من على أستعداد ليكون طرف على القارب الكبير بجانبى؟ |
Bu bağlamda, gemideki diğer kimseden pek de farklı değilsin. | Open Subtitles | وبهذا الصدد أنتِ لستِ مختلفة عن أي شخص على متنها |
29 gemideki en iyiler arasından seçildiniz. | Open Subtitles | تم اختياركم من بين الأفضل على متن السفن التسعة و العشرين |
gemideki herkesle görüştüğümü anlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | تفهمين أنني أستجوب الجميع على متن المركبة |
gemideki diğer herkesin sınavdan çekildiğini çoktan kurula bildirdim bile. | Open Subtitles | وقد أبلغت هيئة المُمتحنين أن باقي من بالسفينة اُصيبوا بدوار البحر. |
Onu denizaltının ön kısmındaki özel bir aletle yakaladık, ki bu cihaz hiç zarar vermeden denizanasını gemideki laboratuvara getirmemizi sağlıyor. | TED | لقد قبضنا عليه في جهاز خاص في مقدمة الغاطسة الشيء الذي أتاح لنا بإحضاره في حالته الاصلية الحقيقية، أحضرناه الى مختبر بالقارب. |
Bu gemideki hiç kimseye zarar verme gibi bir niyetim bulunmamakta. | Open Subtitles | لا نيّة لديّ في إيذاء أي شخص على متن هذه السّفينة. |
O gemideki 600 kişinin hiç şansı kalmaz. Başarısız olursunuz. | Open Subtitles | لن تكون هناك فرصة للـ600 شخص على متن هذه المركبة. |