Ama Gerçek şu ki, şu ana kadar ve şu an da dahil hayatımı toplum önünde konuşma korkusuyla sürdürdüm | TED | ولكن الحقيقة هي أنني عشت حياتي حتى هذه اللحظة، بما فيها هذه اللحظة، في خوف قاتل من التحدث أمام الناس. |
Ama Gerçek şu ki şu an eğitim ile yaptıklarımız tamamen çağ dışı. | TED | ولكن الحقيقة هي أن ما نقوم به مع التعليم عفا عليه الزمن تماما. |
Gerçek şu ki disleksisi olan kişiler her şeyi herkes gibi görüyor. | TED | الحقيقة هي أنَّ المصابين بِعُسْرِ القراءة يرَون الأشياء كما يراها بقيَّة الناس. |
Gerçek şu ki, hayatımı ahlaksız insanların arasında geçirdim. | Open Subtitles | الحقيقة أنني بددت حياتي محاطاً بأناس فاسقين. |
Fakat Gerçek şu ki ilk hangi bilgenin dediğinin önemi yok çünkü bilgenin verdiği bir öğüt, bugün bile geçerli. | TED | لكن الحقيقة أنه لن يؤثر من هو الحكيم الذي قالها أولا لأنها ما زالت نصيحة حكيمة حتى في يومنا هذا. |
Ama Gerçek şu ki, doğa, ölüm işinde gerçekten iyidir. | TED | لكنّ الحقيقة هي أنّ الطبيعة جيّدة، جيّدة جدًا في الموت. |
Gerçek şu ki, kendimi şanslı hissediyorum, çünkü dünyanın her yerinde gösterimi sergileme imkanı buldum, Orta Doğuda da birçok kez şov yaptım. | TED | ولكن الحقيقة هي ، لقد كنت محظوظا للحصول على فرصة العرض في جميع أنحاء العالم ، وقمت بالعديد من العروض في الشرق الأوسط. |
Gerçek şu ki insanın özü sevgi ve inanç, ...cesaret,duyarlılık,cömertlik ve fedakarlıktır. | Open Subtitles | الحقيقة هي أن جوهر الإنسان هو الحب والإيمان الشجاعة والحنان والكرم والتضحية |
Ama Gerçek şu ki; hiç bir şey garanti değildir. | Open Subtitles | لكن الحقيقة هي أنه لا شيء مضمون في هذه الحياة |
Ama Gerçek şu ki ben tembel biriyim Matmazel Larina. | Open Subtitles | ولكن الحقيقة هي أنني في فترة ركود ، آنسة لارين. |
Görüyorsunuz, Albay O'Neill, Gerçek şu ki, ben sadece dış uzayla ilgilenmiyorum... | Open Subtitles | ترى ذلك كولونيل أونيل الحقيقة هي أنا لست ففقط مهتما بالفضاء الخارجي |
Efendim, Gerçek şu ki, geçit yapmasını istediğimiz şeyi yapma yeteneğine sahip olmayabilir. | Open Subtitles | سيدي, الحقيقة هي, أن البوابة ربما لا تقبل عمل ما نريد أن نفعله |
Ama korkarım Gerçek şu ki Reed bazen haklı çıkabiliyor. | Open Subtitles | لكنني أخشى أن الحقيقة هي أنه أحياناً ريد يكون محقاً |
Gerçek şu ki kolonilerimiz yok edildi şehirlerimiz bombalandı ve filomuz yok oldu. | Open Subtitles | الحقيقة هي أن مستعمراتِنا قد دُمِرت , وأن مُدننا قد ضُربت بقنابيل نووية |
Peki, Gerçek şu ki seni tanımıyorum. Sen de beni tanımıyorsun. | Open Subtitles | الحقيقة أنني لا أعرفك , وأنت لا تعرفينني |
Ama yine de, Gerçek şu ki rotamızı değiştirmek için neredeyse hiç bir şey yapmadık. | TED | ومع ذلك، الحقيقة أنه لم نقم بأي شيء أبدا لتغيير المسار. |
Gerçek şu ki, sizin bir fanınızım. Ama sanırım bunu anladınız. | Open Subtitles | في الحقيقة انا من معجبيك، لكن أعتقد أنك اكتشفت هذا سلفًا |
Gerçek şu ki, silahı yokettiğimizden emin olabilmek için, önce onu bulmamız gerek. | Open Subtitles | الحقيقة هى أننا يجب أن نتأكد من تدمير السلاح، بجل أن نجده أولاً |
Gerçek şu ki, özel ders merkezindeki o gün beni mahvetti. | Open Subtitles | لا ، الحقيقة أن ذلك اليوم بغرفة الدراسة أحبطنى نوعاً ما |
dış uzaydan dünyamıza baktığımızda, sadece kendimizin değil hayatın nekadar değerli olduğunu anlayacağız fakat Gerçek şu ki dünyevi uygarlaşma faydalı olacak. | Open Subtitles | عندما ننظر من الفضاء على كوكب الأرض إلا أننا سندرك كيف أن الحياة ثمينة ولكن الحقيقة أننا ننتمي إلى حضارة كوكبية بحق |
Gerçek şu ki son günlerde kimse için bir şey hissetmiyorum. | Open Subtitles | الحقيقة أني لا أحس بأي شيء من أي أحد هذه الأيام. |
Ve Gerçek şu ki çoğu kişi Afrika'nın berbat olduğunu düşünüyor. | TED | والحقيقة هي أن الكثير من الناس يعتقدون أن أفريقيا مشوَّهة. |
Gerçek şu ki Mona Lisa her zamanki yerinde asılı değildi ve yine Gerçek şu ki resim, fotoğraf stüdyosunda bulunmuştu. | Open Subtitles | حقيقة ان الموناليزا ليست موجودة فى المكان المخصص لها ,كان فى الحقيقة بسبب انها كانت فى معامل التصوير. |
Gerçek şu ki her halükârda benden daha iyi bir şoför. | Open Subtitles | في الحقيقه هي أفضل مني بكثير في القياده على أي حال |
Gerçek şu ki, hareketleri izlemek için profesyonel bir takım olmanıza gerek yok. | TED | هي الحقيقة انه ليس من الضروري ان تكون فريقا محترفا لتتابع الحركات. |
Gerçek şu ki, ben biraz korkmuş olduğunu. | Open Subtitles | أنتِ بالتأكيد محقة ، لكن الحقيقة أننى مذعورة |
Ve Gerçek şu ki, bana verecek başka hiçbir şeyin yok. | Open Subtitles | تعال إلى هنا وتحدث معي وفي الحقيقة أنك ليست غير عاهرة |