| Dün buraya bir kız getirmişler. Nerede olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | بالأمس أحضروا فتاة هنا هل تعلمين أين هي ؟ |
| Ayrıca sıfır bataryalı cep telefonları da getirmişler. | Open Subtitles | كذلك أحضروا دفعة جديدة من الهواتف الخلوية |
| - Yanlarında rakun getirmişler. - Rakunumuza kötü davranıyor. | Open Subtitles | لقد أحضروا راكون كحيوان أليف أنه لئيم تجاه الراكون |
| Ve Yerlilerin tümü öldürüldüğü için Afrika'dan köleler getirmişler; şeker kamışı tarlalarında çalıştırmak için. | Open Subtitles | وبما ان المواطنين الاصليون ابيدوا جميعا جلبوا العبيد من افريقيا للعمل في حقول القصب |
| Evet efendim, bize karşı bir Viet Kong taburu da getirmişler. | Open Subtitles | نعم يا سيدي، لقد جلبوا قوة رئيسية من كتيبة من الفيتناميين ضدّنا أيضا. |
| Bu yüzden cenaze evi yerine morga getirmişler. | Open Subtitles | لذلك أحضروه إلى المشرحة بدلاً من أخذه لدار الجنائز |
| Adamı Sarasota'ya getirmişler ama benim haberim olmadı. | Open Subtitles | جلبوه إلى (ساراسوتا) ولم أسمع أي شيء منهم |
| O deliler ordunun yarısını getirmişler! | Open Subtitles | هؤلاء الحمقى أحضروا نصف الجيش معهم |
| Biliyor musun, 1800'lerde Alman Burgermeisters birasını buraya getirmişler. | Open Subtitles | "لقد أحضروا بيرة "جيرمان برغيرميسترز لهنا في وقت ما بالقرن 19 من يدري؟ |
| - Evet, bunları getirmişler. - Aile sahibi olmak güzel adamım. | Open Subtitles | نعم، لقد أحضروا هذه - من الجيد أن يكونَ لكَ عائلة يا رجُل - |
| [ Kadın ] Eve bir doktor getirmişler, şükürler olsun allahım. | Open Subtitles | لقد أحضروا لنا طبيباً شكراً للرب |
| Gündüz Feneri General ve Hostetler Şerifin oğlunun kafasını ezen atı kampa geri getirmişler. | Open Subtitles | " الجنرال الزنجي " و " هوليستر " أحضروا حصان إلى المخيم هرب منهم وتعثر بإبن رئيس الشرطة |
| Porsuk kılıklı adamı bırakıp gerçek bir porsuk getirmişler, ama ne olacağını tahmin edememişler. | Open Subtitles | ... نبذوا الرجل الذي يرتدي زي الغرير و أحضروا غريـر حقيقي الشيء الذي لم يفكروا به جيداً |
| Piyanoyu buraya nasıl getirmişler? | Open Subtitles | كيف أحضروا بيانو إلى هُنا بحق الجحيم؟ |
| Evet efendim, bize karşı bir Viet Kong taburu da getirmişler. | Open Subtitles | نعم يا سيدي، لقد جلبوا قوة رئيسية من كتيبة من الفيتناميين ضدّنا أيضا. |
| Şu feci teyzeleri yine getirmişler. | Open Subtitles | لا أصدق أنهم جلبوا هذه العمات الشنيعة مُجدداً |
| Buraya bütün karınca yığınını getirmişler, baksanıza. | Open Subtitles | لقد جلبوا مستعمرة النمل بالكامل، انظروا. |
| Zira, seni embesil herif, yanlarında Charlie Chaplin'in mevcut filmlerinden oluşan en büyük koleksiyonu da getirmişler! | Open Subtitles | لأنهم, أيها الأبله الثرثار، قد جلبوا معهم أكبر تجميعةٍ من أفلام شارلي شابلن! |
| Gelmiş. Uçaktan hemen buraya getirmişler. | Open Subtitles | أنه هنا 0 لقد أحضروه مباشرة من المطار0 |
| Farraldo duruşması için getirmişler. | Open Subtitles | لقد جلبوه لأجل محاكمة (فرالدو) |
| Bir kaç vinç getirmişler. | Open Subtitles | جَلبوا بَعْض الرافعاتِ. |
| Kendi güvenlikleri aracılığıyla getirmişler. | Open Subtitles | وأدخلوه بنفسهم داخل مجالهم الأمني |
| bir tıp fakültesinden alıp getirmişler. | Open Subtitles | لقد جلبوها من كليّة طبّية |