Bu köyde Hokage denilen bir lider var. O yüzden eminim ki ondan gizli bilgiyi alabiliriz. | Open Subtitles | في هذه القرية , يوجد قائد يدعى بالهوكاغي لذا أنا واثقٌ من أننا سنحصل على المعلومات السرية منه |
Abi, eğer böyle devam ederse, gizli bilgiyi alamayacağız. Oh! | Open Subtitles | إذا استمرينا في القيام بهذه الأمور سوف لن نتمكن من الحصول على المعلومات السرية |
Rafineriyle ilgili gizli bilgiyi kim söylediyse kendini tehlikeye atmış olmalı. | Open Subtitles | أعني، أياً كان من أعطاك المعلومات السرية عن المصفاة فقد وضعوا أنفسهم في خطر حقاً |
Albay O'Neill, Dr. Daniel Jackson'a gizli bilgiyi bir sivile açıklaması için siz mi yetki verdiniz? | Open Subtitles | كولونيل أونيل، أسمحت للدكتور جاكسون ان يكشف معلومات سرية لهذه المدنية؟ |
Cumhuriyet için hayati öneme sahip gizli bilgiyi taşıyan, jedi ustası Even Piell ve yüzbaşı Tarkin ayrılıkçılar tarafından esir alındı. | Open Subtitles | حاملين معلومات سرية حيوية لجهود حرب الجمهورية سيد الجاداي ايفين بايل والكابتن تاركين قد تم اسرهم عن طريق الانفصاليين |
Yabancı bir istihbarat servisine herhangi bir yasak gizli bilgiyi ifşa ettin mi? | Open Subtitles | هل كشفت عن أي معلومات سرية غير مصرحة, لإستخبارات أجنبية؟ |
- Herkes o anlaşmayı bozup gizli bilgiyi etrafa yaymadı ama. | Open Subtitles | ولا أحد يخرق هذا الاتفاق ويكشف عن معلومات سرية. |
Charlene'yi bir muhabire gizli bilgiyi verdi diye tutmuyorsun. | Open Subtitles | " أنت لا تمسك بـ " شارلين لإنها قامت بتسريب معلومات سرية إلى صحافي |
Yönetim, STUXnet ile ilgili gizli bilgiyi ifşa etmesinden dolayı hiç dava açmadı muhtemelen bir infazdan korkuyordu. | Open Subtitles | لم تقدم الإدارة أي إتهامات من المحتمل خوفاً من أن يقوم الإدعاء "بتسريب معلومات سرية عن "ستكس نت |