Bak sana söylüyorum,Grace Atwood hakkında halen bilmediğimiz şeyler var. | Open Subtitles | ولكني ما زلت أقول بأنه هناك شيء حول غريس أتوود |
Eğer Grace, senin haplarını aldığı için ölürse bununla nasıl yaşayacağın? | Open Subtitles | كيف ستتعاملين مع نفسك إذا ماتت غريس لأنها أخذت حبوباً منكِ |
Grace'in kısa şeyler giymesi gerekebilir. Oh, tabii ki, tabii. | Open Subtitles | غرايس يَجِبُ أَنْ تَلْبسَ الألبسة الصيفية أوه، نعم، بالطبع، بالطبع |
Grace, baygın gibi uyuduktan sonra gözlerini açtı. Kafası karışmıştı. | Open Subtitles | غرايس فتحت عينيها بعد نوم مؤرق تقريباً،و قد كانت مرتبكة. |
Sıradaki araç Monaco Prensesi Grace... ..için üretilmiş olan... ..1951 model bir Jaguar XK-140. | Open Subtitles | السلعة التالية هي جاغوار 1951 مفتوحة صممت خصيصا لغرايس أميرة موناكو |
Oradan çık, diski al ve bizimle Grace kilisesinin oradaki parkın güney tarafındaki yolda buluş. | Open Subtitles | أُخْرُجْ من الشّقة، خذ القرص معك، و قابِلنا في الزقاق على الجانب الجنوبي من المُتَنَزَّه، بالقرب من كنيسة النعمة. |
Görünüşe göre, Grace'in dosyasını imzalayan polis memuru beni, senin kadar çekici bulmuyor. | Open Subtitles | على ما يبدو القاضي المكلف في قضية غريس لم يراني جذاباً هذا اليوم |
Grace'in tozun şeker olduğunu düşündüğü durumda, çünkü 'şeker' olarak etiketlenmişti ve kahve makinesinin yanındaydı, ancak aslında toz zehirdi. | TED | حيث اعتقدت غريس أنّ المسحوق كان السّكّر، لأنه عُلِّمَ السّكّر و بماكينة القهوة، لكنّ في الواقع كان المسحوق سمًّا . |
Bu sefer, John Wayne, Grace Kelly ile gün batımına doğru yürüyemeyecek. | Open Subtitles | هذه المرة جون وَين لن يغادر إلى الغروبِ مع غريس كيلي |
Şu Grace George denen kadını bulup onları beklemeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نجد السيدة غريس جورج هذا وننتظر حضورهم. |
Rehberde bir sürü Grace George olamaz. | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون هناك الكثير من غريس جورج في دليل الهاتف. |
Grace'in eski kocasıyla batı yakasında bir yerde. | Open Subtitles | وهي تعيش في الغرب في مكان ما مع زوجها السابق غريس. |
Buradan çıkmam lazım. Grace iyi mi diye bakmam lazım. | Open Subtitles | يجب أن أخرج من هنا أنا يجب أن اطمئن إذا غرايس بخير |
Siz derhal gidiyorsunuz. Biz de Grace'i bulamazsak polisi arayacağız. | Open Subtitles | انتم هترحلوا باقصي سرعة ثم سنجد غرايس أو سنذهب إلى الشرطة |
Grace kesinlikle burada, onu bulacağız. Merak etme sen. | Open Subtitles | أنا متأكدة ان غرايس هنا و سنجدها لا تقلق |
Grace Wilson veya Celestine, otel hizmetçisi mi oda hizmetçisi mi? | Open Subtitles | "غرايس ويلسن" أو " سيلستين " خادمة الفندق أو خادمة السيدة |
Perdeleri sıkı sıkıya kapalı karanlık salonunda, Grace'le. ... | Open Subtitles | لذا لم تكن رغبته أن يسمح لغرايس أن تجلس بجانبه في صالة أستقابله المظلمة. |
Dimitri. Grace kilisesinin yanındaki parkın güney tarafına gel. | Open Subtitles | ديميتري، الجانب الجنوبي من المُتَنَزَّه بالقرب من كنيسة النعمة. |
Bugün, Front ve Grace'in köşesinden canlı yayındayız. | Open Subtitles | اليوم نحن مباشرة من تقاطع فرونت اوف قرايس |
Ailemize yeni katılan ve bizimle çok mutlu olacağını umduğum Grace'i bize gönderdiğin için de şükürler olsun. | Open Subtitles | و نشكرك على حضور جريس التى انضمت الى عائلتنا اليوم و نرجو ان تكون سعيدة معنا هنا |
Burada Grace çalışanlarını sorguluyoruz, Beatrice'i değil. | Open Subtitles | نحن نحقق مع موظفى شركة جريس و ليس بيتريس |
Kızınız Grace, son tarih sınavında Jena Walpen'in kağıdından kelimesi kelimesine kopya çekmiş. | Open Subtitles | في أخر إختبار للتاريخ قامت إبنتكم جريسي بنسخ ورقة والبن حرفياً |