| - Grace'in ödemesini beklemiyorsun herhalde ve biliyorsun ki bende bu aralar nakit sorunu var. | Open Subtitles | أنت لا تتوقع أن تقوم جريس بدفع الحساب وأنا لدى مشكلة فى السيولة |
| W.G. Grace'in bile böyle emin vuruşlar yapabildiğini sanmam. | Open Subtitles | لا اعتقد ان جي جريس نفسه يستطيع عمل مثل هذه الضربات الرائعه |
| Umarım, Grace'in pasaportunu geri almışsındır. | Open Subtitles | آمل أنك فعلت اللازم من أجل جواز سفر غريس |
| Grace'in pasaportunu geri almalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نعيد جواز سفر غريس |
| Adamların Lawrence ve Stern Grace'in taşaklarını sıkıyor. | Open Subtitles | فتيانك لورنس و ستيرن انهم يتصرفون بحماقة مع قريس. |
| Grace'in kendisine açılmasını sağlamak için saatlerce yalvardı. | Open Subtitles | لكنه كان لابد أن يدافع عن لغرايس لفترة أطول قبل أن تنهار. |
| Grace'in yaptığı işin arttırılmasının adil ve haklı olup olmaması önemli değildi. | Open Subtitles | وبصرف النّظر عن سواء فكّروا في فكرةَ زيَاْدَة أعمال غرايس في النظر بالعدل و التبرير لهذه الأعمال أو لا، أنها فيما يبدو لم تجعل أيّ شخص أسعد. |
| - Grace'in arabası bozuk mu? | Open Subtitles | ما بالها سيارة غريسي |
| Bence Grace'in hatırına bana odayı bedelsiz verdi. | Open Subtitles | ثمانية شيلنغات أسبوعياً أعتقد أنها كانت لتعطيني إياها دون مقابل من أجل جريس |
| "Grace'in aklındakileri söyleyecek cesareti vardı." | Open Subtitles | إن جريس تملك الثقة فى أن تتكلم عما يدور بعقلها |
| Grace'in başka öncelikleri varsa, yardımcısı ile kendin konuş yada doğrudan kongre üyesiyle görüşmeyi dene. | Open Subtitles | رينا لو أن جريس مشغولة جدا ربما يمكنك التكلم مع المساعدة بنفسك أو من الأفضل مع النائب نفسه |
| Hannenfeld'i kaybettik ve Grace'in bundan haberi var mı merak ediyorum. | Open Subtitles | لقد فقدنا هانينفلد وكنت أتسائل عن علاقة جريس بالأمر |
| Senin önerini Grace'in bana önerdiği ev sahipleri yasası ile değiştirdim. | Open Subtitles | وقلت لكِ أن مذكرة حوافز الملاك التى قايضتنى بها جريس |
| Adamların Lawrence ve Stern Grace'in taşaklarını sıkıyor. | Open Subtitles | فتيانك لورنس و ستيرن انهم يتصرفون بحماقة مع قريس. |
| Şu anda canım acayip Burrito ve Taco Bell çekiyor. Grace'in canı fıstık ezmesi ve muz çekerdi. | Open Subtitles | لا بد أن اشتهي طعام البوريتو الحار من تاكو بيل انه مجرد زبدة الفستق والزبدة بالنسبة لغرايس |
| Bir gün Grace'in aklına pedallara basmak geldi. | Open Subtitles | و في أحد الأيام قد حدث لغرايس و أن داست على الدواساتِ بنفسها لذا لكي تجبر مارثا على الموفقة. لعَزْف نوطتين ورقيتينِ، فقط لإفْراغ المنفاخِ طبيعياً |
| Galiba Grace'in bir ilişkisi var. Hayır. | Open Subtitles | اعتقد ان غرايس في علاقة لا |
| - Grace'in başı dertte mi Bayan Florrick? | Open Subtitles | (أين يا( شانون-- (هل (غرايس) في ورطة سيدة (فلوريك |
| Grace'in cenazesi olduğu gün annene benim durumumu söyledin. | Open Subtitles | تقوم بإخبار أمك عن حالتي (في يوم جنازة (غريسي |
| Rob'un ve birçok arkadaşının Adam ve Grace'in düğününü videoya aldığını hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أنت تتذكر أن (روب) قام بتصوير (حفل زفاف (آدم) و (غريسي |