Birkaç hayvan tarafından asıImayı hak etmiyor! | Open Subtitles | و لكنه لا يستحق الاعدام على يد مجموعة من المتوحشين |
O adam bir serseri. Küçük bir yumruğu bile hak etmiyor. | Open Subtitles | الرجل كان ككيس التدريب إنه حتى لا يستحق الفرصة |
O kendi çocuğunu terk etti. Anne olmayı hak etmiyor. | Open Subtitles | لقد تخلت عن طفلتها، إنها لا تستحق أن تكون أم |
Sizin merhametinizi hak etmiyor, her şeyden önemlisi bu tacı hak etmiyor. | Open Subtitles | ولا تستحق عطفكم والأهم من كل هذا أنها لا تستحق هذا التاج |
İyi pazarlık ediyorsun. Paranız sizde kalsın. Bu aptallar bir dinarı bile hak etmiyor. | Open Subtitles | تستطيع الإحتفاظ بمالك هؤلاء الحمقى لا يستحقون ديناراً واحداً |
Gezegeniniz, özgürlüksüz kalmanın ne demek olduğunu öğrenene kadar özgürlüğü hak etmiyor. | Open Subtitles | كوكبكم لا يستحق الحرية حتى يتعلم معنى أن لا يكون لك حرية هذا درس لكم |
Kimse hayatı boyunca bununla yaşamayı hak etmiyor. | Open Subtitles | و لا يستحق أحد أن يكبر و في عقله تلك الصورة. |
Hayatının geri kalanını hapishanede geçirmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | إنه لا يستحق أن يمضي بقية حياته في السجن |
Babasını on yıl boyunca göremeyecek olan bir çocuk biraz parayı hak etmiyor mu sence? | Open Subtitles | هل تعتقد أن إبنه لا يستحق أن ينال مالاً؟ و هو الذي سيظل أباه بعيداً عنه لعشر سنوات؟ |
Ama hapse girmeyi ya da bütün hayatı boyunca peşini bırakmayacak bir sicile sahip olmayı hak etmiyor. | Open Subtitles | ولكنه لا يستحق الذهاب إلى السجن أو لديه سجل يتبعه في جميع الأنحاء لبيقة حياته |
Ülkenizde masumlara ne olduğunu biliyoruz. O terörist değil. Bunların hiçbirini hak etmiyor. | Open Subtitles | جميعنا يعلم قصص الكثير من الأبرياء فهو ليس إرهابيّ، وهو لا يستحق كل ذلك. |
Şu an bir çocuğu hak etmiyor. | Open Subtitles | إنها لا تستحق بأن تحصل على هذا الطفل الأن |
İçine çektiğin havayı hak etmiyor gibi hissetmek. | Open Subtitles | لكي نحس أنك لا تستحق حتى الهواء الذى تستنشقه |
Oysa o bunları hak etmiyor. | Open Subtitles | ويذهب للبحث عنها بينما لا تستحق كل هذا ؟ |
Yani, yaşlı hastalar gençler kadar kurtarılmayı hak etmiyor diyorsun. | Open Subtitles | تقول إذاً أن كبار السن لا يستحقون الإنقاذ كالصغار |
Bana karşı nazik ve dürüsttü ve ölmeti hak etmiyor. | Open Subtitles | لقد كان لطيفا , وصريحا معي انه لايستحق ان يموت |
Ama ailesi onu ucuz basında görmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | ولكن عائلته لاتستحق ان تتداول صوره وخبره الصفحات الصفراء |
Pardon ama bir açıklama hak etmiyor muyum? | Open Subtitles | آسفة, لكن ألا تظن أنني استحق نوعاً من الشرح؟ |
Sende bir erkekle aynı işte çalışıp aynı parayı kazanmayı hak etmiyor musun? | Open Subtitles | ألا تستحقين كسب نفس القدر الذي يكسبه الرجل من نفس العمل؟ |
- Ve bunu hak etmiyor. Hiçbir şeyi yanlış yapmadı. | Open Subtitles | وإنّه لا يستحقّ ذلك، فلمْ يقترف أيّ شيءٍ خاطئ. |
Sürekli hayatının en kötü dönemini hatırlatıyorum. Bunu hak etmiyor. | Open Subtitles | أنا تذكير دائم لأسوأ أوقات حياتها، وهي لا تستحقّ ذلك. |
Robert mutlu olmayı ve bir aile kurmayı hak etmiyor mu sence? | Open Subtitles | روبرت يستحق أن يكون سعيدا والحصول على الأسرة؟ |
Sorun bakış açısının kötü olup olmaması değil ama bütün öyküleri hak etmiyor muyuz? | TED | لا يعني هذا أنها وجهة نظر سيئة، لكن ألا نستحق أن نسمع جميع وجهات النظر؟ |
Sence de bu köhne yeri 15 yıl idare ettiği için alkış ve plaketten fazlasını hak etmiyor mu? | Open Subtitles | ألا تعتقد أنها تستحق أكثر من من لوحة وجولة من التصفيق لمدة 15 عاما من العمل في هذا الغباء إنها ساعة وليست لوحة |
Bile bile bu yolla alay edilmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | ولا يستحق أن يتم التلاعب به عمداً بهذا الشكل |
Senin ne kadar harika biri olduğunu fark etmiyorsa seni hak etmiyor demektir. | Open Subtitles | إن لم تدرك مقدار عظمتك إذاً فهي لا تستحقك |