Sessiz kalma hakkın var ama ben bunu tavsiye etmem. | Open Subtitles | لديك الحق فى البقاء صامتاً و لكنى لا أوصى بهذا |
Eğer adalet senin yanında değilse, Yvon, senin de buna karşılık olarak diğerleri gibi bir insan olma hakkın var. | Open Subtitles | لديك الحق الطبيعي أن تكون رجل عادي مع الوعي الكامل لديك من العالم الخارجي |
- Tutuklusun. Sessiz kalma hakkın var. | Open Subtitles | أنت رهن الاعتقال لديك الحق بأن تبقى صامتا |
Kimsenin hakkı olmadığını söyleme hakkın var sanıyorsun. | Open Subtitles | تعتقد أن لك الحق بأن تحرم الآخرين من حقوقهم |
Avukat seçme hakkın var. İstersen devlet de avukat atayabilir. | Open Subtitles | لديكِ الحق لتوكيل مُحامي وإن لم تتحملي النفقة، سيتم توفير مُحامي لكِ |
Bak, Elizabeth, bana güvenmemekte hakkın var ama... | Open Subtitles | لحظة يا إليزابيث ، أعرف أن لديك كل الحق ألا تثقى بي و لكنني أعدك |
Kemik iliğimi ve böbreklerimden birini alma hakkın var. Ama bu kadarı fazla. | Open Subtitles | لديك الحق في نخاعي العظمي وكلية واحدة، لكن هذا استغلال |
Yere düşüp, yüzünü yarmaya veya benimle gelmeye hakkın var. | Open Subtitles | لديك الحق أن تركع وأكسر وجهك وتأتي معي, تعال |
Ve artık kanunen gerçek anneni aramaya hakkın var. | Open Subtitles | بأن القانون قد تغير وأنك الآن لديك الحق القانوني في البحث عن والدتك الحقيقية |
Sessiz kalma hakkın var! Kapa çeneni! | Open Subtitles | لديك الحق في البقاء صامتاً لذا اغلق فمك القذر |
Aslında, şu anda bütün dünyadan nefret edebilirsin, buna hakkın var. | Open Subtitles | في الواقع لديك الحق بأن تكره العالم كله الآن |
Bu ülkede, seni mutlu eden her şeyin peşinden gitmeye hakkın var. | Open Subtitles | أن في هذه البلاد، لديك الحق في الجري خلف أي شيء يجعلك سعيداً |
Benim kadar senin de vakalarla ilgili makale yazmaya hakkın var. | Open Subtitles | كان لديك الحق مثلي تماماً لتكتب عن الحالة |
Avukat hakkın var. | Open Subtitles | سيستخدم ضدك في قاعة المحكمة لديك الحق في التحدث مع محامي |
İyi bir giriş yaptın, ve sesinde bir parça kızgınlık olmasına sevindim, çünkü kızmaya hakkın var. | Open Subtitles | أحب الطريقة التي إبتدأت بها ولو أني أحب أن أسمع المزيد من الغضب في صوتك, لأنّه لديك الحق أن تغضب |
Hadi bakalım, o sana elini süremez. İstediğin yerde yaşamaya hakkın var. | Open Subtitles | تعالي ، تعالي ، إنه لا يستطيع أن يؤذيك لك الحق أن تعيشي أين ما ترغبين |
Yeni bir avukat isteyebilirsin, buna hakkın var. | Open Subtitles | إنّ كنتِ تودين توكيل محامي جديد، فيكون لديكِ الحق. |
- Elbette var, tamam mı? Mutlu olmaya hakkın var. Burada olmaya ve mutlu olmaya hakkın var. | Open Subtitles | يحق لك أن تكوني هنا كما يحق لك أن تكوني سعيدة |
Her ne yaptıysan sorgulama ve kanun süreci için avukat tutma hakkın var. | Open Subtitles | مهما أنت كنت تعمل... تمتلك الحقّ إلى المحامي... إلى تحقيق وعملية القانون. |
Vay canına! sırf senin konuşmaya hakkın var! | Open Subtitles | واااو انت الوحيد الذي تمتلك الحق بالكلام |
Bunu yapamayacağını düşünüyorsan buna sonuna kadar hakkın var, gerçekten. | Open Subtitles | إن كنتَ حقاً تشعر أنه لا يمكنك أخذ الموضوع في الحسبان، حسناً، هذا من حقك. |
Aşkın ve güllerin bir ömrü, hakkın var. | Open Subtitles | "حياة من الحب والورود، عندك الحق" |
Soğuk havası kaçmasın. Tek bir hakkın var. Elini uzat ve ne gelirse onu ye. | Open Subtitles | لديك فرصة واحده للإمساك , وستأكل ما تمسك , |
Leslie'den buna daha çok hakkın var. | Open Subtitles | فأنتي تملكين الحق أكثر من ليسلي |
Keşişler seni böyle uzağa gönderdikten sonra kızmaya hakkın var. | Open Subtitles | لك الحق في أن تغضب بعدما أرسلك الناسكون بعيداً |
hakkın var. | Open Subtitles | أمتلك الحق.. |
Tamam. Bana yılda bir kez kötü bir şey söyleme hakkın var. | Open Subtitles | حسناًـ مسموح لك أن تقول شئ ذا معنى كل عام |
Üzgünüm, kuralları biliyorsun. Tek telefon hakkın var. Ben... | Open Subtitles | آسفةٌ، تعلمين القواعد مكالمة واحدة فقط |