Ama sen insan haklarıyla ilgili bir şeyler söyleyerek beni durdurmuştun. | Open Subtitles | و لكنك أوقفتني عن طريق قول شيء ما عن حقوق الإنسان |
Bu insan haklarıyla ilgili, cinsiyet eşitliği ile ilgili. | TED | إنها حقوق الإنسان، والمساواة بين الجنسين. |
Kurduğum tuzağa karşı mahkûmların haklarıyla ilgili kafamı ütülemeni mi dinleseydim? | Open Subtitles | استمع إلى محاضرتك عن حقوق السجناء؟ عن الوقوع في الشرك؟ |
Bu felaketlerin kimisi iklimle, kimisi insan haklarıyla ilgili ve salgınlar. | TED | بعض متصلة بالطقس، ومتعلقة بحقوق الإنسان، والأوبئة. |
Fakat bu durum hayvan haklarıyla alakalı değil. | Open Subtitles | و لكن هذه القضية لا تتعلق بحقوق الحيوانات |
Burada derin bir özgeçmiş kontrolü yapılmalı hayvan haklarıyla ilgili internette yapmış olduğu yorumlar bulunmalı. | Open Subtitles | ،في التحقق من خلفيات جميع الأفراد هنا تبين وجود تعليقات لمدونة عن حقوق الحيوان في المواقع على شبكة الإنترنت |
Bu film sikiş-sokuşla alakalı değil. İnsan haklarıyla ilgili. | Open Subtitles | الفيلم ليس حول النكاح الفيلم حول حقوق الإنسان |
Eşcinsel haklarıyla dalga geçiyorlardı! | Open Subtitles | انهم يسخرون من الشاذين اين حركة حقوق الشاذين توقفي. |
Disney'in telif haklarıyla içli dışlı oldum diyelim. | Open Subtitles | دعنا نقول فقط كان لي بعض الخبرة المباشرة مع محامين ديزني لـ حقوق الطبع والنشر |
Senin, tarihin en kısıtlaycı ziyaret haklarıyla uzaktan izlemek zorunda kalacağın bir dünya. | Open Subtitles | وهو عالَم سترغمين على مشاهدته عن بُعد مع أشدّ حقوق الزيارة صرامة في التاريخ |
Telif ve dijital medya haklarıyla o kadar kafayı bozmuşsunuz ki olan bitenin ne kadar harika olduğunu kaçırıyorsunuz. | Open Subtitles | أنت مهووس للغاية بشأن حقوق النشر وادارة الحقوق الرقمية لدرجة أنك فوتت ميزة ما يحدث |
Eminim başkentin her köşesinde insan haklarıyla alakalı adaletin kapsamıyla alakalı havalı tartışmalar dönüyordur. | Open Subtitles | أنا متأكدٌ أن هناك مناقشات رفيعة في العاصمة في كلّ زاوية حول حقوق الانسان وقوس العدالة |
Kadın haklarıyla ve bomba ve savaşların aşırıcılığıyla mücadele edeceğimizi söyleyerek bu sorunları ele alması gereken yerel toplulukların tamamen belini bükeriz. Böylece sürdürülebilir hale gelir. | TED | و بالقول بأننا سنقاتل لأجل حقوق المرأة ونحارب المتطرفين بالقنابل والحرب، فإننا نشلّ المجتمعات المحلية التي تحتاج لمعالجة هذه القضايا لتدوم. |
Hele şunu mutlaka bilmeliymişim insan haklarıyla ilgili duruşu o kadar ünlüymüş ki daha fazla sessiz kalamazmış. | Open Subtitles | أراد منّي أن أعلم بأنه بسبب... مواقفه المعروفة عن حقوق الإنسان... ... |
"Bu yasa tasarısının telif haklarıyla alakası yok" dedi. "Yok mu?" dedim. "Hayır" | Open Subtitles | "هذه ليست مسألة في حقوق الطبع" "أليست كذلك؟" |
Gey haklarıyla ilgili tutumunuz net olmadığı için bunu geçiştirmiyor musunuz? | Open Subtitles | -أليس هذا إلتفافًا على الموضوع هل لأن موقفك من حقوق المثليين غير واضح سيدي الرئيس؟ |
Eğer Sherly Sandberg silah haklarıyla ilgili bir kitap yazsaydı ya da kürtaj karşıtı hareketle ilgili, Sherly'i Cannes'a uçuruyor olurlar mıydı? | TED | لو أن (شيريل ساندبرج) كتبت كتابًا عن حقوق حمل السلاح أو عن الحركة المؤيدة للحياة، فهل كانوا سيذهبون بها إلى (كان)؟ |
Jules, federal koruma servisine haber ver arazi haklarıyla uğraşan devlet yapılarını uyarsınlar: | Open Subtitles | يا (جولز) ، أخبري خدمات الوقاية الفيدرالية بأن ينبهوا المبانِ الحكومية التي تتعامل مع حقوق الملكيات |
Çeşitli vakıfları ve uluslararası kuruluşları temsil ediyorum çoğunlukla insan haklarıyla alakalı olanları. | Open Subtitles | أُمثِّل شركات استثمارات مختلفة ومؤسسات دولية تتعلق معظمها بحقوق الإنسان |
Ama kız, kadın haklarıyla karşılık verecek. | Open Subtitles | لكنها ستتحجج بحقوق المرأة |