"Sonraki yıllarda asla halkın içinde açıkça görülmedi, kulislerden uzak tamamen inzivaya çekilerek mükemmel bir yaşam sürdü. | Open Subtitles | لم تشاهد في العلن في سنواتها الأخيرة على ما يبدو،بدون حياة خارج خشبة المسرح مثالاً على الإنعزال المطلق |
Ve bu da, yerel senatörün halkın içinde tartıya çıktığı ve kilo vermesinin gerektiğini söylediği an, benim de öyle! | TED | وعندما اعتلى السيناتور المحلّي الميزان في العلن وقال يجب عليه أن يفقد الوزن، وأنا كذلك! |
Eğer şüpheliyi bulursanız ona halkın içinde meydan okumayın. | Open Subtitles | -لذا إذا وجدتم هذا المجرم لا تتحدوه في العلن |
Bu benim hatam değil, Fitz halkın içinde Olivia'ya şehvetle bakıyor. | Open Subtitles | ليس ذنبي أن عيني فيتز لا تبرحان أوليفيا أمام العامة ليس ذنبك؟ |
Benim güzel eşim, Bay Cameron, kavgacı bir ayyaş kendisini viskeye vermediği zamanlarda çocuklarımın önünde bana hakaret edip, halkın içinde beni asmaya çalışıyor. | Open Subtitles | زوجتي الجميلة يا سيد كاميرون هي مصارعة سَكِرة. والتي تقوم بشتمي أمام أطفالي وتحاول ضربي أمام العامة. هذا عندما لا تكون تطلب صناديقاً من الخمر الفاخر. |
"Manal al-Sharif kendini kaybetti ve itiraf etti: 'Dış güçler beni kışkırttı.' (Kahkahalar) Ve böyle devam ediyor hatta izimi sürmek ve halkın içinde kırbaçlama. | TED | "منال الشريف تنهار وتعترف: ’قوي خارجية تحرضني.’" (ضحك) وتتواصل، حتى المحاكمة والجلد في العلن. |
Ama halkın içinde çok ender görülür. | Open Subtitles | لكن نادرا ما يظهر في العلن. |
Johnny, halkın içinde bulunman çok tehlikeli. | Open Subtitles | جوني خطر جدا أن نكون في العلن |
Hanımefendi, halkın içinde koşacak olursanız... | Open Subtitles | -سيدتي, إن ركضت في العلن قد ... |
Tiwari, Sandhya'yı halkın içinde aşağılamıştır. | Open Subtitles | تيواري) متهم بإهانة (سانديا فارما) أمام العامة) |