Ama çok dikkatli olmalısın. Bu çok hassas bir durum. | Open Subtitles | لكني يجب أن أمضي بشكل حذر هذا وضع حساس جداً |
Sen inanılmaz derecede hassas bir adamsın... Etrafındaki herkese neşe saçıyorsun. | Open Subtitles | أنت رجل حساس للغاية يلهم مشاعر السعدة إلى كل من حوله |
Çok hassas bir işim var. Sıradan bir iş yapmıyorum. | Open Subtitles | لدي عمل حساس لست مجرد صبي قهوة صغير في الحي |
Ama bu ülkede, bunun hassas bir konu olduğunu anlamalıyız, tamam mı? | Open Subtitles | لكن في هذه الدولة، علينا ان نفهم ان هذه قضية حساسة حسنًا؟ |
Öyle hassas bir yaratıktı ki, rüzgar bile soldurabilirdi onu. | Open Subtitles | مخلوقٌ مرهف أبداً، الذي ممكن أن يذوي من أضعف هَبّة ريح |
- Evet. İlk film için oldukça hassas bir konu. | Open Subtitles | ألا ترين ان هذا موضوع حساس بالنسبة إلى فيلم أول؟ |
Bir müshil olmasının yanında, fenolftalein hassas bir Ph belirtecidir. | Open Subtitles | إلى جانب وجود الملين فينول فثالئين حساس تجاه المشعر الحمضي |
Şimdi bu kapıları amım olarak düşün, ve inanılmaz hassas bir sensör ekle. | Open Subtitles | الآن قارن بين هذه الأبواب مع فرجي وأضف إليها جهاز استشعار حساس للغاية |
Birçoğunuz için bunun hassas bir konu olduğunu biliyorum ve bunlara cevap vermek de kolay değil. | TED | اعرف ان هذا امر حساس للكثير منكم، وليس له إجابة سهلة مع ذلك. |
Elinizde çok hassas bir bilgisayar programı var, küçük değişiklikler -- ufacık, minicik mutasyonlar-- bir boy kare üreten bir şeyi alabilir ve onu olduğundan çok ama çok daha büyük bir hale getirebilir. | TED | انه برنامج حساس جداً بتغيرات بسيطة .. بتعديلات طفيفة يمكن ان ننتقل من حجم مربع الى حجم اكبر بكثير |
Çok hassas bir yapısı vardır ve çok fazla sevgiye ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنّه حساس بعض الشيء, ويحتاج الكثير من المحبة. |
Böyle bir skandala karışamam. Bu çok hassas bir konu... | Open Subtitles | أنا لا يمكن أن يحدث لي فضيحة عامة أنه حساس جداً .. |
hassas bir tahliyenin ortasında olduğumuzu biliyor. Tam bu sırada aradı. | Open Subtitles | يعلم أننا نقوم بعملية إخلاء حساسة ومع ذلك اتصل بي خلالها |
Bazen kadınlar için çok hassas bir soru olduğunu biliyorum ama kaç yaşındasın? | Open Subtitles | وأتفهم أن هذه المعلومة قد تكون حساسة بالنسبة إلى إمرأة ولكن كم عمرك؟ |
Sanırım hassas bir cildim var ve biraz alerjik reaksiyon yaşadım. | Open Subtitles | اعتقد ان لدي بشرة حساسة وتسبب هذا في ردة فعل سيئة |
Melinda... Ben hassas bir erkek değilim, tamam mı? | Open Subtitles | مليندا أنا لست مرهف الأحاسيس، فعلاً؟ |
Bu hassas bir anlaşma. | Open Subtitles | إنه حّل وسطيّ. |
Çok hassas bir durumda olduğunu düşünmesem, seni de götürürdüm. | Open Subtitles | أَعْني، كنت سآخذك معي إذا لم يكن الأمر حساساً لوضعها |
Saldırgan bir kişilik aslında çok çekingen ve hassas bir ruhun maskesidir. | Open Subtitles | كما ترى، فإنّ الشّخصيّة العُدوانيّة هي غالباً ما تكون قناعاً لذاتٍ خجولة و حسّاسة جدّاً |
Fakat bu arada, şunu bilmeliyiz ki hafıza özgürlük gibi hassas bir şeydir. | TED | ولكن في الوقت نفسه، ينبغي غلى أن الجميع يأخذ في الاعتبار، أن نقوم بما علينا، أن الذاكرة، مثل الحرية، شيء هش. |
Bu çok hassas bir konu. | Open Subtitles | حسناً , إنه موضوع حسّاس |
Böylece atomik saat sayesinde, zamanı saniyenin milyarda biri hassasiyetle, ve uydudan olan mesafeyi de çok hassas bir şekilde belirleyebiliyoruz. | TED | لذلك شكرًا للساعة الذرية نقرأ الوقت بدقّة تصل إلى واحد في المليار من الثانية وقياس مسافة دقيق جدًا من ذلك القمر |
Yaralı bir kuş gibiydi. hassas bir dönemiydi. | Open Subtitles | أنها طائراً مجروح, سهلت الأنكسار |
Haklı olabilirsin. Belki de hassas bir adama dönüşüyorum. | Open Subtitles | ربّما تكونين محقّةً ربّما صرت شخصاً حسّاساً |
İnsan sağlığı, hassas bir konudur efendim. | Open Subtitles | المعلومات الصحية للإنسان حساسه للغايه يا سيدي |