| hastalarının ücreti ne ile isterlerse ödemelerine izin verir, eve muayeneye giderdi. | Open Subtitles | وكان يسمح للمرضى بأن يدفعوا ما يقدروا عليه، كان يقابل المرضى بمنازلهم.. |
| Ama emin ol, yaptığım şey senin söylediğin "Ben hastalarım için oradayım." saçmalığından daha kötü değil çünkü hastalarının hepsi suçlu. | Open Subtitles | لكن هذا ليس أسوأ منك ومن تفاهاتك حول الدفاع عن مرضاك لأن هؤلاء المرضى الذين تعالجينهم هم مجرمون، هذه هي الفكرة |
| Eğer hastalarının hayatında rol alırsan onları sana bağlı hale getirirsin. | Open Subtitles | إذا اتخذتَ قراراتٍ في حياة مرضاك سوف تجعلهم يعتمدون عليك كلّياً |
| Ayna sendromu hastalarının bir amaçları yoktur, kişisel hesapları yoktur. | Open Subtitles | مرضى المرآة ليس لديهم مخططات ولا فأس خاصة يقطعون بها |
| hastalarının tedavisinde gereken tüm malzemeleri stokladı. | TED | لقد تزوّدت جيّدًا بالأساسيات التي تحتاجها لمعالجة مرضاها. |
| Şizofreni hastalarının beyninde genelde yüksek seviyede serotonin bulunur. | TED | إن المصابين بانفصام الشخصية غالبًأ ما تكون لديهم مستويات مرتفعة من السيروتونين في الدماغ. |
| İstediğimiz, elbette, tam da doğru olan oranda işlem yapan doktorlar ve doğru neden için doğru miktarda işlem yapanlar -- yani, hastalarının iyiliğine hizmet edenler. | TED | ان ما نريده حقيقة .. بالطبع هو ان يقوم الاطباء بالعدد الصحيح من العمليات الجراحية .. والقيام بالعدد الصحيح للاسباب الصحيحة أي لخدمة المرضى الخدمة الامثل |
| Ve şizofreni hastalarının ses halüsinasyonları yaşamasının sebebi budur. | TED | وتلك حالة المرضى بانفصام الشخصية الإرتيابي، والذين يعانون من هلوسات سمعيّة. |
| Akıl hastalarının çoğu, saldırgan değildir, müfettiş. | Open Subtitles | معظم المرضى النفسيين ليسوا عنيفين,أيها المحقق |
| Şeker hastalarının sohbet odalarında bize böyle diyorlar. | Open Subtitles | هذا ما يسمّوننا به في غرف دردشة المرضى بالسكر |
| hastalarının bu şey yüzünden acı çekmelerinden korkmuş. | Open Subtitles | كان يخشى أن يتسبب في معاناة المرضى إذا عرفوا بمخاوفه |
| Peki sana hastalarının, rüyalarında gerçek fiziksel tehlike içinde olduklarını söyleseydim ne yapardın? | Open Subtitles | ماذا لو أخبرتك أن مرضاك في خطر طبيعي حقيقي من أحلامهم |
| hastalarının arkadaşa değil, doktora ihtiyacı var. | Open Subtitles | مرضاك ليسوا بحاجة إلى أصدقاء يحتاجون إلى طبيب |
| Eğer sonradan, umrunda olan şeyin, hastalarının seni sevmesi olduğuna karar verirsen, | Open Subtitles | مع ذلك، لو أنك قررت لاحقاً أن حب مرضاك لك هو مايهمك حقاً |
| Bu tarz psikolojik saçmalıklar hastalarının uzun geceleri geçirmelerine yardım mı ediyor? | Open Subtitles | أتلك الخزعبلات النفسية تساعد مرضاك بلياليهم الطويلة؟ |
| Bu anlaşmada, "koma hastalarının çürük nörallarını yakalama üstündeki yeni metotları çalışma" deniyor. | Open Subtitles | والتي تقول بأنك تنوي دراسة طرق جديدة لإيقاف الإضمحلال العصبي لدي مرضى الغيبوبة |
| Sudesh bu eldiveni cüzzam hastalarının gündelik aktivitelerini ve çevrelerindeki riskleri gözlemledikten sonra ve onları öğrendikten sonra icat etti. | TED | اخترع سوديش هذا القفّاز بعد ملاحظته لعدّة مرضى جذام سابقين وهم يقومون بنشاطاتهم اليوميّة، فأدرك المخاطر التي يواجهونها في بيئتهم. |
| İlk olarak, bu dört maddeden hangisinin astım hastalarının akciğer sağlığı üzerinde en fazla etkiye sahip olduğunu çözmek istedim. | TED | في البداية, كنت أريد أن أعرف أي من هذه الملوثات الأربع لها الأثر الصحي السلبي الأكبر .على صحة الرئة عند مرضى الربو |
| - Tüm hastalarının bir listesini derledik ve bir tür şiddet içeren geçmişi olan sadece altı kişi bulduk. | Open Subtitles | . قمنا بعمل قائمة بجميع مرضاها ووجدنا فقط ستة من لديهم . أي سجل بسلوك عنيف |
| İşte Alzheimer'ın hastalarının beyinlerinde bunları görüyoruz. | TED | وهذا ما نراه في دماغ المصابين بالزهايمرز. |
| hastalarının göğüslerine ve karınlarına hafifçe vurmaya başladı. | TED | فقد بدأ بالطرق الخفيف على صدور مرضاه وعلى بطونهم. |
| Sanırım 1990'lardan eski bir senatoryum tüberküloz hastalarının tutulduğu yerlerden. | Open Subtitles | أعتقد أنها مصحة قديمة كانوا يستخدمونها للإحتفاظ بمرضى السُل في التسعينات |
| - Tıpkı hastalarının sana güvendiği gibi. | Open Subtitles | كما يَعمَلُ مرضاكَ. |
| Onlara, hastalarının ihtiyacı olan doktorlar olabilme şansının verilmesine ihtiyaçları var. | TED | يحتاجون الفرصة ليكونوا الأطباء الذين يحتاجهم مرضاهم. |