Benim yaptığım hatanın aynını senin yaptığını görmek beni üzmüyor mu sanıyorsun? | Open Subtitles | الا تعتقدين بأنه يقتلني ان اراك ترتكبين نفس الأخطاء التي ارتكبتها ؟ |
Böyle bir hatanın tamiri çok zordur. | Open Subtitles | وهذا النوع من الأخطاء يصعب التخلص من نتائجة |
Çünkü bizi kısıtlayan şey hatanın kendisi değil. | TED | لأن الفشل ليس هو ما يقيدنا بحد ذاته لأن الفشل ليس هو ما يقيدنا بحد ذاته |
Kader, bir hatanın acısını çekenlerin mazeretidir. | Open Subtitles | القدر هو عذر كل الذين يعانون من الفشل أو ما شابه |
Bu hatanın nasıl işlediğini biraz daha örnekleyeyim. | TED | دعوني أعطيكم تفاصيل أكثر، حول كيفية حدوث هذا الخطأ بالضبط. |
Amacımız sizi korkutmak değil aksine size yaptığınız hatanın telafisi için bir şans veriyoruz. | Open Subtitles | اسمح لي إن كنتُ حاداً في كلامي، لكن نحن نعطيك فرصة لتصحيح أخطائك. |
Aklının almadığı sihirle oyun oynadın. Ben de asla güzel bir hatanın çöpe gitmesine izin vermem. | Open Subtitles | لعبتَ بسحر لا تفهمه وما كنت أبداً لأهدر خطأً جيّداً |
Laboratuvarınızın yaptığı hatanın bedelini Mike ödememeli. | Open Subtitles | لا ينبغي أن يكون مايك لدفع عن الأخطاء المختبر الخاص بك. |
Nakliye kamyonu geldiğinde, bir an tereddüt etti büyük olasılıkla hayatında yaptığı en büyük hatanın farkındaydı. | Open Subtitles | وقد شعرت بالحزن وعن الأخطاء التى أقترفتها |
Ama bu hatanın benim şirketim ve yaptığı işle karıştırılmasına müsaade edemem. | Open Subtitles | ولكن لا يمكنني أن أقبل بمثل هذه الأخطاء في منظمتي |
En ufak hatanın bile her şeyi mahvedeceğini bilerek bekleyip izlemekten başka yapacak bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد ما تفعله سوي المراقبة والإنتظار واضعاً في إعتبارك أن أصغر الأخطاء بإمكانه القضاء علي كل العملية |
Yaptığım her hatanın telafisi oldun. | Open Subtitles | وبسببك عوّضتُ عن كلّ الأخطاء التي ارتكبتها |
Evet, en küçük hatanın genelde büyük sonuçları oluyor. | Open Subtitles | أجل، الأخطاء الصغيرة عادة ما يكون لها عواقب وخيمة |
Kader, bir hatanın acısını çekenlerin mazeretidir. | Open Subtitles | القدر هو عذر كل الذين يعانون من الفشل أو ما شابه |
Dr. Dweck, çocuklar okudukları ve öğrendikleri zaman, beyinlerinin zorluklara karşı verdiği yanıtlarda nasıl değiştiği ve geliştiğini gösterdi. Bu çocukların hata yaptıklarında, sabır göstermeleri çok daha muhtemeldir, çünkü bu hatanın kalıcı bir durum olduğuna inanmazlar. | TED | لقد بينت ذ. دوك بأنهعندما يقرأ الأطفال ويتعلمون أشياء حول كيف يتغيرالعقل وينمو عندما يكون أمام تحدى ما، فإنهم يكونون أكثر مثابرة عندما يفشلون لأنهم لا يعتقدون بأن الفشل هو شرط دائم. |
Postadaki bir hatanın üzerine atarlar suçu. | Open Subtitles | هم يمكن أن يلوموه على الخطأ البريدي البسيط. |
hatanın nerede olduğunu biliyoruz. Köpek sabaha elimizde. | Open Subtitles | ونعلم أين الخطأ لذا لآن سنقتل الكلب قبل الصباح |
Bütün yapabileceğim özür dilemek ve adli protokoldeki bu affedilmez hatanın bir daha olmayacağına söz vermek. | Open Subtitles | كل يمكنني فعله هو أن أعتذر و أؤكد لكم هذا هذا الخطأ الذي لا يغتفر من بروتوكول الأدلة الجنائية لن يحدث ثانية |
Yaptığın hatanın bedelini ödedin. | Open Subtitles | وانت دفعتّ ثـّمن أخطائك |
Ben senin hatanın bedelini ödeyemem. | Open Subtitles | -ولن أدفع ثمن أخطائك |
En büyük hatanın asıl kromozomun bir molekülünün hatalı olup onun sadece bir atık olduğunu değil de bizim gerçekten sentetik yaşam yarattığımızı sanmamız olacağını düşündük. | TED | لذا كنا نعتقد بأن أسواء معضلة ستكون تلويث جزيء منفرد للكروموسوم الاصلي مما يؤدي الى اعتقادنا خطأً بأننا صنعنا خلية صناعية بينما كان في واقع الامر مجرد ثلوث. |
Bir hata yapmak ve bu hatanın sanki tüm hayatımı bitirmesi. | Open Subtitles | أن أقترف خطأً واحدًا ومن ثم... -أشعر وكأنّ حياتي انتهت . |
Ufak bir hatanın, mükemmel kariyerini mahvetmesine izin verme. | Open Subtitles | . لا تجعل من خطأ صغير ينهى حياتك المهنية العظيمة |