Bunlardan birincisi , metro hatları felç olmasıydı ulaşım durma noktasına gelmişti | Open Subtitles | أولا وقبل كل شيء توقفت خطوط مترو الانفاق أصيبت المواصلات بحالة تكدس |
Açılan çukurlar, yıkılan elektrik hatları devrilen çitler rapor edilmiş. | Open Subtitles | هناك تقارير عن حفر عميقة خطوط كهرباء ساقطة أسيجة مكسرة |
Önceden boru hatları üzerinde çalışırdım ama artık sadece kaynaklara bakıyorum. | Open Subtitles | نعم, كنت أعمل في خطوط الأنابيب ولكني الآن مهندسة عادية فقط |
Bu hatları bizim 2 yollu iletişim paneline bağlayabilir misin? | Open Subtitles | أتستطيع ربط تلك الخطوط بنظام الاتصالات ثنائي الاتجاه الخاص بنا؟ |
Sovyetler devamlı ülke dışı hatları kesiyor ama bölgesel aramalarda sorun çıkmaz. | Open Subtitles | لا يزال السوفيات يقومون بقطع الخطوط الدوليّة لكنّ المحليّة لا تزال تعمل |
Hükümet, kulüpler, yardım hatları çocuklarımızı bizden daha iyi yetiştirebileceklerini düşünüyorlar. | Open Subtitles | الحكومه, النوادي, خطوط المساعده.. يظنون انهم يستطيعون تربية أطفالنا أفضل منا |
Acil durum hatları, elektronik çizelgeleri ve verileri var. | TED | لديهم خطوط ساخنة وجداول للبيانات وبيانات. |
Monataj hatları, bütüne değil ama parçalara dayanan bir Dünya'yı yaratmış ve mimarlara, tasarımcılara ürettikleri objelerin ayrı ayrı, kendine has görevleri olan parçalardan oluşması gerektiğini öğretmiştir. | TED | فرضت خطوط التركيب عالماً مصنوعاً من أجزاء، مؤطرةً خيال المصممين والمعماريين الذين تم تدريبهم على التفكير حول أشيائهم على أنها تجمعات من أجزاء قطع منفصلة مختلفة الأدوار. |
Vücuda güç veren damar sistemi enerji dağıtan petrol ve gaz boru hatları | TED | الأوعية الدموية التي تغذي الجسم هي خطوط أنابيب النفط والغاز وشبكات الكهرباء، |
İnsan emeğinin tutarsızlığının yerini makinelerin kusursuzluğunun almasını sağlayan montaj üretim hatları geliştirildi. | TED | تم هندسة خطوط التجميع لتحل محل العمل اليدوي البشري الذي يتعارض مع إتقان الآلة. |
Benimle öylesine takılmanın zamanı değil; boru hatları ve dev matkaplar dünyayı mahvediyor. | TED | ليس هذا الوقت للمجيء معي. خطوط الأنانيب والحفر قد دمرت الأرض، كما ترون. لا أستطيع تحمل كل كراهية النساء المستمرة. |
Dahası, güç hatları kuşları elektrikle çarpıyor ve rüzgar santralleri kuşları kanatların arasından uçarken kesiyor. | TED | علاوة على ذلك، تصعق خطوط الطاقة الطيور وتقطعها مزارع الرياح عندما تطير بين الشفرات. |
Ağaçlar ve kemikler kendilerini basınç hatları boyunca sürekli değiştirirler. | TED | تقوم الأشجار و العظام بتقويم نفسها بنفسها باستمرار على طول خطوط التوتر. |
Telefon hatları vardı, bu yüzden internet gibi yeni fikirler getirmek çok kolay. | TED | لديهم خطوط الهاتف, لذلك فإنه من السهل جدا تطبيق فكرة جديدة , مثل الإنترنت. |
Güç hatları fazla yükleniyor. | TED | خطوط الكهرباء أصبحت تتحمل أعباء إضافية. |
6. ve 8. karakolların hatları kesik fakat direkt hat açık. | Open Subtitles | إنقطعت خطوط الإتصال مع المحطات السادسة و الثامنة لكن الخط الرئيسي مازال سليما |
Bu geniş hatları, eyalet sınırları olarak düşünebilirsiniz. | TED | بإمكانكم تشبيه هذا بالحدود بين الولايات ، إذا أمكننا المقارنة ، بتلك الخطوط العريضة. |
Eski modelin o güzel hatları zarafetini yitiriyor. | Open Subtitles | الخطوط الجميلة للسيارة القديمة قد فقدت أناقتها |
Şehirlerarası hatları ne zaman tamir olacak? | Open Subtitles | متى سيتم إصلاح الخطوط الهاتفية البعيدة المدى؟ |
Daha kalın, daha koyu, daha kaba, uygun hatları yok. | TED | فهي اكثر سمكا ، اقتم لونا ، أخشن ملمسا ، وليس لديها ملامح. |
...Atlantikte ilave savunma duvarları ve savunma hatları inşa edeceğiz. | Open Subtitles | سوف نبني جدران دفاعية اضافية وخطوط دفاعية في المحيط الاطلسي |
Bu fay hatları sayesinde sürükleniyorlar. Kendi dünyalarından yola çıkıp, boşluktan geçip dünyanıza ilerliyorlar. | Open Subtitles | إنهم يتسربون من الشقوق من عالمهم ويعبرون الفراغ إلى عالمكم |
bugün akşam erken saatlerde, Peder Stuart Diller Aziz Damien kilisesi baş rahibi, batı Los Angeles'teki telefon hatları operasyonları şefliğindeki ana bağlantı devrelerini havaya uçurdu. | Open Subtitles | في وقت سابق من هذا المساء ...الأب ستيوارت ديلر ...قس كنيسة القديس دامين فجّر دوائر التحويل الرئيسية... ...لخطوط شركة الهاتف المباشر بمركز العمليات غرب لوس أنجلوس |