Bu, liderlerin vasıflarından bir tanesidir: yönettiği insanların, onun hayal ettiği şeyi kavramaları konusunda şüphesinin bulunmaması. | TED | أليس كذلك ؟ إن احدى صفات القائد انه لا يملك أي شك ولا للحظة واحد بقدرة الأشخاص الذين يقودهم لكي يحقق الذي يحلم به |
Halkımın hayal ettiği gibi bir Ataların eve dönüşü değildi bu. | Open Subtitles | لم يكن هذا هو اللقاء مع الأجداد الذى كان يحلم به قومى |
O seni insanların sadece hayal ettiği bir aşkla seviyordu. | Open Subtitles | لقد أحبتك بطريقة، كل الناس يحلمون بأن يبادلهم احد الحب مثلها |
O seni insanların sadece hayal ettiği bir aşkla seviyordu. | Open Subtitles | لقد أحبتك بطريقة، كل الناس يحلمون بأن يبادلهم احد الحب مثلها |
Bu, ilk kez Marie Tharp'ın hayal ettiği dünyaydı. | Open Subtitles | هذا هو العالم الذي كانت ماري ثراب أول من تخيله |
Hayatını dans ederek geçiriyor, ama bu onun hayal ettiği şey değildi. | Open Subtitles | أن حياتها كانت مبنية حول الرقص ولكن مايحدث لها الأن لم يكن ماكانت تحلم به |
Monolit'e ulaşınca insanlığın çağlardır hayal ettiği bir şeyi başardığınızı fark edersiniz: Uzaylı teması. | TED | وعندما يصل إلى وجهته المنشودة، تدرك أنك قد حققت شيئًا حلم به البشر على مدار السنين: التواصل مع حياة مغايرة. |
Söylediği, yaptığı, hayal ettiği herşeyi bana rapor edeceksin. | Open Subtitles | وتقدمين لي تقريراً كل شيء يقوله، كل شيء يفعله وكل شيء يحلم به |
Gerçek şu, sizler pek çok sporcunun hayal ettiği bir şeye kavuştunuz. | Open Subtitles | الحقيقة هي... , انكم يا رفاق تم اعطائكم شيئا كل رياضي يحلم به... |
hayal ettiği her şeye sahip. | Open Subtitles | لديه كل ما كان يحلم به |
von Neumann'ın kendisinin hayal ettiği dünyanın. | TED | إنه عالم تخيله فون نيومن ذاته |
Juan Enriquez bize proteomik laboratuvarına gönderilen 12 milyon trilyon biti anlattı, bu işte Barricelli'nin hayal ettiği şeydi: makinalardaki bu dijital komutlar gerçekten kodlamaya başlıyorlar -- gerçekten nükleik asitlerden kodluyorlar. | TED | حين حدثنا جون إينريكيز عن هذا الـ 12 تريليون بت المتنقلة ذهابا وإيابا بكل بيانات هذه الجينات إلى معمل البروتيوميات هذا ما تخيله بيرسيلي أن هذا البرنامج الرقمي في هذه الآلات ستبدأ حقيقة ببرمجة بل إنها تبرمج من أحماض نووية |
Sonunda her annenin hayal ettiği bir erkek oldun-- bir kız. | Open Subtitles | فأنت اخيراً اصبحت الولد الذي تحلم به كل أم أن يكون فتاة |
Çünkü yaparsan, birgün bir şeyler keşfedebilirsin... ..biz Simpsonların kuşaklardır hayal ettiği gibi. | Open Subtitles | لأنك إن فعلت ذلك، يوماًماقد تنجزشيئاً... تحلم به عائلتنا منذ أجيال |
Büyükbabanın hayal ettiği her şey. | Open Subtitles | كل شيء حلم به جدك كان ممكناً |