Çocuklar, eğer aşk evliliği yaparsanız hayatınız onun zenginlikleriyle dolu olacak. | Open Subtitles | يا اطفال ، اذا تزوجتم شخصا تحبونه ستكون حياتكم مليئة بغناها |
Fakat seçiminizi dikkatli yapın çünkü başladığınız işe hayatınız boyunca devam edeceksiniz. | Open Subtitles | و لكن اختاروا بحذر لأنكم ستبقون في العمل الذي ستختارونه لباقي حياتكم |
Eve gidince hayatınız boyunca bir kıza söylediğiniz aptalca şeyleri düşüneceksiniz ve muhtemelen bunun için yatana kadar ağlayacaksınız. | Open Subtitles | عندما تكونوا هناك ستتذكروا كل الأشياء الغبية الذي تحدثتوا بها لفتاة في كل حياتكم وستجعلكم تبكون إلى أن تناموا |
Terazinin bir tarafında hayatınız varsa operasyonel riski tartmak zordur. | Open Subtitles | تقدير المخاطر العملية صعب عندما تكون حياتك على كفة الميزان |
Bunlar en kararsızları ve hayatınız hâlâ tehlikede! Kimseyle bir şey konuşmayın. | Open Subtitles | لكن هذه أكثر أوقاتك خطورة فيما تبقى من حياتكِ |
Bunun yerine hayatınız boyunca ayağım kıçınızdan çıkmayacak. | Open Subtitles | لذلك عليكما أن تكتفيا بإزعاجي لكما بقية حياتكما |
Hiçbir şey yaşamadığınız bir diyarda yaşadığınız için hayatınız istediğiniz gibi gitmiyor. | Open Subtitles | أنتم تعيشون في مملكة بلا تجارب حقيقية ولهذا السبب لم تنجح حياتكم |
hayatınız boyunca tabii ki birbirinden farklı olan deneyimlerinizi ve benzeri şeyleri biriktiriyorsunuz. | TED | الآن ما يحدث في حياتكم هو أن خبراتكم المختلفة تتراكم و هكذا. |
Teknolojiyle çalışıyorsanız ve bir Mark Zuckerberg ya da Elon Musk gibi görünmüyorsanız hayatınız biraz zor olur, yetenekleriniz sorgulanır. | TED | عندما تعملون بالتكنولوجيا دون أن تشبهون مارك زوكربرغ أو إلون ماسك، تصبح حياتكم أكثر صعوبة، ويتم التشكيك بقدراتكم. |
K: Bu bir AK-47 tüfek. Bu sizin hayatınız. | TED | هذه بندقية الكلاشينكوف 47، هذه هي حياتكم. |
Her gün kullandığınız eşyalar sayesinde dijital hayatınız ile etkileşime girebilirsiniz. | TED | يمكنكم التفاعل مع حياتكم الرقمية فقط باستخدام الأشياء التي تستخدمونها كل يوم. |
Sadece düşünün, hayatınız boyunca dolaştığınız yerleri düşünün. | TED | فكروا بهذا الأمر، تعرفون، هيموا خلال حياتكم في التفكير حول هذا الأمر. |
Tekrar edeyim: Tüm hayatınız boyunca mutsuz olmayı öğrendiniz. | TED | سأكرر: لقد قضيتم حياتكم تتعلمون كيف تكونون تعساء. |
Bu zavallı kadınlara sırtınızı dönmeniz hayatınız boyunca peşinizi bırakmayacak. | Open Subtitles | ان تخليت عن هؤلاء النساء المساكين سوف تندم طوال حياتك |
Eğer bunu yaparsak, geri dönüşü olmayacak, eski hayatınız sona erecek. | Open Subtitles | إذا فعلنا ذلك، فلا مجال للتراجع، فأن حياتك القديمة سوف تنتهي. |
Sayın Başkan sizin hayatınız öncelikli istesenizde istemesenizde bunu yapacağız. Lütfen içeriye girin. | Open Subtitles | سيدتي الرئيسة، حالياً حياتكِ هي الأولوية شئتِ أم أبيتِ. |
hayatınız yaşamaya değermiş gibi ona tutunmaya çalışıyorsunuz. | Open Subtitles | تتشبثين بالحياة كما لو أنّ حياتكِ كانت تستحق التمسٍُّك بها. |
hayatınız, ilişkiniz nasıl? | Open Subtitles | كلاكما . كيف هي حياتكما ؟ و كيف هي علاقتكما ؟ |
Sizler de hayatınız boyunca onunki gibi problemler yaşayacaksınız. | Open Subtitles | كُلّ حياتكَ أنت يَجِبُ أَنْ يكونَ عِنْدَكَ مثل هذا مشاكل كهذا الشابِّ عِنْدَهُ. |
Ben küçükken, "tek bir hayatınız var" konseptini anlayamıyordum. | TED | في صغري، لم أستطع استيعاب فكرة أن بوسعك أن تحظي بحياة واحدة فقط. |
Özel hayatınız tamamen yok olacak.. sorunlar yaşayabileceksiniz | Open Subtitles | سيتم التعرض لحياتك الخاصة بقسوة واحيانا بهجوم غير منصف |
hayatınız boyunca birçok darbe alacaksınız. | Open Subtitles | سيكون هناك الكثير من الهراء سيختفي من حياتكن. |
Ama hayatınız seçimler ve kararlardan ibarettir. | Open Subtitles | لكن حياتُكَ مصنوعة من الأختيارات و القرارات. |
Eğer bu kızı biliyor ve tanıyorsanız, hayatınız büyük tehlikede demektir. | Open Subtitles | الحقيقة يا سيد رونالد ، إن كنت تعرف هذه الفتاة وبإمكانك التأكيد على هويتها فحياتك في خطر عظيم جداً أنا جاد |
Dost askerlerin nerede olduğunu hissetmelisin. Birbirinize hayatınız pahasına güvenin. | Open Subtitles | أتبع زميلك الجندي دافعوا عن بعضكم بحياتكم |
Tanımıyorsanız da kendiniz, hayatınız ve burada geçirdiğiniz zamanın kendiniz için ne anlamı olduğunu düşündüğünüzü yazın. | Open Subtitles | لو لم تكن تعرفةا إكتب ما الجدوى من ذلك لك وحياتك ووقتك هنا |
Bu iş bu kadar kolay değil, buraya kendi başınıza geldiniz ama şu an hayatınız tehlikede. | Open Subtitles | انه ليس بالأمر السهل , لقد اتيتم الى هنا بأنفسكم , وحياتكم الآن في خطر |
Çünkü hatalıysan, bu durum hayatınız boyunca senin ve ailenin yakasından düşmez. | Open Subtitles | ... لأنك لو أخطأت ... سيلازمك الأمر أنت و عائلتك ... لبقية حيواتكم ... |