"hayatından" - Traduction Turc en Arabe

• حياتك
• حياة
• حياته
• حياتها
• حياتكِ
• حياتكَ
• بحياته
• حياتِكَ
• بحياتك
• بحياتها
• حياةِ
• حيوات
• حياه
• لحياة
• حياتنا الخاصة

Sana söz veriyorum, mümkün olduğunca erken hayatından çıkacağız. Tamam mı?
اعدكي ان نخرج من حياتك في اقرب وقت ممكن , حسنا

hayatından memnun olmanın tek yolu en yakın arkadaşınla evlenmektir.
أن أفضل طريقة للهدوء فى حياتك أن تتزوج أفضل أصدقائك

Onun seni hayatından çıkardığı gibi sende onu çıkarıp at.
بنفس الطريقة كما اخرجك من حياته اخرجيه انتى من حياتك

On yıl önce, bu kadını Pittsburgh'deki son derece güzel... orta sınıf hayatından kaçırdım ve o günden beri de sefil ediyorum.
منذ عشر سنوات ، قمت باختطاف هذه السيدة من حياة متوسطة جميلة فى بيتسبرج ، و جعلت حياتها بائسة منذ ذلك الوقت

İşte bu nedenle umuyorum ki, Ryan'ın annesi, küçük Jimmy'sinin hayatının iki adamımızın hayatından biraz daha önemli olduğunu bilmekten mutludur!
آمل أن تكون أم ريان العاهره سعيده حقا و أن تعلم أن حياة جيمى الصغير أكثر أهميه من أثنين من فتياننا

Baba, benim hayalimin gerçek olması için tüm hayatından vazgeçtin.
أبي ، تخليت عن حياتك لا يمكنني أن أخذ حلمك

Sonra da bir şey söylemedin çünkü sonunda hayatından çıktığı için rahatlamıştın.
ثم لم تقولي شيئاً لأنك شعرت بأرتياح بأنه خرج من حياتك أخيراً

Bana hayatından benzersiz kişiliğini ortaya çıkartan bir hikâye anlat yeter.
أخبرني فحسب عن شىء يخص حياتك لإظهار الجانب المميز من شخصيتك

- ve eğer aradığın bir erkek arkadaşsa daha uygun birini seçmelisin, Ben senin hayatından uzak kalmak istiyorum.
ولو اخترت أصدقائك الرجال بأكثر نضجاَ صدقيني سأبقى بعيداَ عن حياتك

20 dolara hayatından çıktı. Ucuz kurtuldun. Unut gitsin.
سيخرج من حياتك و عشرون دولار مبلغ رخيص للتخلص منه , انسي امره تماما

Ama iyi ki başaramadı, tamam mı? Bir kadının hayatından bahsediyoruz.
ولكن لحسن الحظّ فلم تنجح، نحن نتحدّث هنا عن حياة امرأة

İşte bu yüzden kocan senden boşandı ve kızının hayatından çıkardı.
أترين، لهذا السبب طلقكِ زوجكِ و تم إبعادكِ عن حياة ابنتكِ.

Tamam peki ama beni kızımın hayatından da mı kesip atacaksın?
حسنًا، حسنًا و لكن هل يجب، أن تقصيني من حياة ابنتي؟

Gizli görevde o yüzden kişisel hayatından çok bir haberimiz yok.
إنه يعمل متخفي لذا لا نعلم الكثير عن حياته الشخصية آسفة

Onu hayatından uzak tutamam ki. Onu her gün görecek.
لا أستطيع أبقائه بعيدا عن حياتها إنها تراه كل يوم

Evet kaçtı çünkü hayatından endişe ediyordu ki bu çok normaldi..
لقد فعلت ذلك لأنها خافت على حياتها التي كانت على المحك

Kendim zor hayatta kalıyorum bir de senin hayatından sorumlu olmak istemiyorum.
أنا بالكاد متمسكة بحياتي لا أريد أن أكون مسؤولة عن حياتكِ أيضاً

hayatından bir kadın için vazgeçmeyi istiyor musun?
أنت راغب بشدة لتسليم حياتكَ الكاملة لإمرأة؟

Fazla etmez, yine de bir insan hayatından fazla değil.
لا تساوي الكثير على كل حال لم تستحق أن يضحي الرجل بحياته

Yapma Roz. hayatından sadece bir saat gidecek.
تعال، روز، هو فقط في السّاعة خارج حياتِكَ.

Bu eğitim yerinin onuru hayatından vazgeçmeni gerektirecek kadar daha önemli değildir.
سمعة أسلوب المرء تستحق أن تخاطر بحياتك في سبيل حماية شئ كهذا

En yeni harika fikri ise, buradaki hayatından sıkılmaya başlaması ile doğmuştu.
آخر خططها العبقرية نتجت من مللها بحياتها الجديدة

Aşk herhangi birisinin hayatından daha önemli olamaz. Endişelenme...
الحبّ لا يُمكنُ أَنْ يَكُونَ أكثر أهميَّةً مِنْ حياةِ شخص ما.

Bu yüzden birbirimizin hayatından çıkamayız.
لهذا لا يمكن أن نختفي من حيوات بعضنا البعض

Ángel Andrade'nin (Juan) hayatından çıkmadı.
لم يخرج من حياه أنخيل أنديرادِ المعروف سابقاً بــ خوان

Halbuki onlar Wolfe'nin hayatından alınma gerçekler.
لهذا فقد كانت تلك هى الحقائق لحياة الذئاب

Sevdiklerimizin hayatından çok daha önemli şeyler olduğunu.
ربما تكون هناك أحداث تكون أهم من فقد الكثير مما نحب في حياتنا الخاصة