Bugün önüne atılacak her şeye hazır olduğunu gösterir bu. | Open Subtitles | ذلك يعني أنك مستعد لمواجهة انتقاد أي شخص لك اليوم |
Bunu yapmaya hazır olduğunu biiyorum, Jack. Yoksa burada olmazdın. | Open Subtitles | أعلم أنك مستعد لفعل ذلك يا جاك و إلا فلم تكن لتأتى إلى هنا |
Bu kırmızı nokta ateşlenmeye hazır olduğunu gösterir. İleride kullanman gerekebilir. | Open Subtitles | النقطة الحمراء تعني أنه مستعد للإطلاق لربما يكون لديكِ مناسبات لاستخدامه |
Bu şans için mücadele ettin. Şimdi hazır olduğunu kanıtlamak için et. | Open Subtitles | لقد قاتلت من أجل هذه الفرصة الآن حارب لإثبات انك مستعد |
Ailenin böyle şeyler için hazır olduğunu bildiğini sanıyorsun ve olmadığında... | Open Subtitles | تعتقد أن والديك يعلمون أنك جاهز للحصول على أشياء و عندما لا تكون جاهزا .. لكن ذلك لا يكون صحيحا دائما 371 00: |
hazır olduğunu düşünme. Ona bakmaya hazır mısınız. | Open Subtitles | .. لا تظني أنكِ مستعدة إستعدي لتنظري إليه |
Bebek yemiş köpek balığı gibi karnını deşmeye hazır olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت أنها مستعدة لإخراج أحشائك مثلما تتناول سمكة القرش فريستها |
Çok uzun insanlar var olmuştur. Sen hazır olduğunu düşünüyorum kılan nedir? | Open Subtitles | لقد بقيت قرب البشر لفترة طويلة كيف تعتقد أنك مستعد ؟ |
Hatuna eğlenceye hazır olduğunu ve bundan pişman olmayacağını göster. | Open Subtitles | واسمحوا لها أن تعرف أنك مستعد للمتعة ، وانك لم تعتذر لأنها ستعمل. |
hazır olduğunu düşündüğüm zaman söylerim. | Open Subtitles | لقد أكملتُ جيمع أصول التدريب على الإنقاذ عندما أعتقد أنك مستعد ستكون أول من يَعلم |
Bana büyük pişmanlık içerisinde geldi, ve geri dönmeye hazır olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أتى إلي وعليه الندم وقال أنه مستعد للعودة. |
Peki, onun cerrahı olarak, benim yorumum taburcu olmak için hazır olduğunu saptadığım an, taburcu olmak için hazırdır. | Open Subtitles | حسناً، كالجرّاحه المختصه به فتحليلى أنه يكون مستعد عندما أٌحدد أنه مستعد |
Ona yeşimin sende olduğunu ve satmaya hazır olduğunu söyle. | Open Subtitles | اخبره انك مستعد للبيع وان العقد بحوزتك |
Böyle büyük oyunlar oynamaya hazır olduğunu fark etmemişim dostum. Şimdiyse fark ettim. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أنك جاهز لتلعب مع الكبار الآن أعلم ذلك |
Eskiden her şeye hazır olduğunu söylerdin. | Open Subtitles | حسناً ، إعتدتِ أن تقولي أنكِ مستعدة لأي شئ |
İlk öldürme emrini aldığı zaman işimize dönmek için hazır olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | عندما حصلت على المذكرة الأولى للقتل كنت أعلم أنها مستعدة للعودة إلى عملنا السابق |
Duymaya henüz hazır olduğunu sanmıyorum. Henüz olmaz. | Open Subtitles | لا اعتقد انه مستعد لسماع هذا الان ، ليس بعد |
Henüz sokaklara geri dönmeye hazır olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | هارون لاأظن انك جاهز للعوده الى الشارع |
Yani bunu hazır olduğunu düşündüğümüz bir duruma getirmek için iç değerlendirmeyle, deneyle geçen yaklaşık on yıl. | TED | إذن عشر سنين تقريبًا من التقييم الداخلي والاختبار للوصول بالمشروع إلى مرحلة نعتقد فيها أنه جاهز للبدء فعليًا. |
İlişkinin gittiği noktaya hazır olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | ما نتوجه نحوه، لا أعتقد أنك جاهزة |
Artık hazırım. Senin de, hazır olduğunu düşünüyorum. Ben Max'i seviyorum. | Open Subtitles | الأن أنا مستعد وأظن أنك مستعدة وأريد أن أجعل ماكس سعيد |
Kademe atlamaya hazır olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد بأنك مستعد للصعود إلى رتبة أعلى؟ |
Sanırım bana yeniden uçmaya hazır olduğunu anlatmaya çalışıyor. | Open Subtitles | أظن بأنه يحاول إخباري بأنه مستعد لطيران مجدداً. |
Ve çalışmaya hazır olduğunu mu göstersin? | Open Subtitles | و تُظهر بأنها مستعدة لبدء العمل مرة أخرى؟ |
Bana Jake'in hazır olduğunu söyle. Annemler beni delirtiyor. | Open Subtitles | أرجوك أخبرني انه جاهز والدي يقودواني للجنون |