Yani gerçek dünya şartlarını hesaplamak için sayıları düzenlemen lazım. | Open Subtitles | النقطة، لديك لضبط الأرقام الخاصة بك لحساب ظروف العالم الحقيقي. |
O kayıp olduğu sürece kaç kişinin hayatının tehlikede olduğunu hesaplamak mümkün değil. | Open Subtitles | طالما انها في عداد المفقودين ليس هناك طريقة لحساب عدد الاشخاص المعرضين للخطر |
Onlar küçük şeyler, insanlar, mahalle basketbol takımlarının skorunu takip etmek veya araştırmalarını düzenlemek veya klasik müzik öğretmek veya ilginç astronomi tarihlerini hesaplamak için uygulamalar yapıyorlardı. | TED | كانت هذه البرامج أشياء صغيرة ينشئ الناس التطبيقات ليتابعوا انتصارات فرق كرة السلة المحلية أو لتنظيم أبحاثهم أو لتعليم الناس الموسيقى الكلاسيكية أو لحساب التواريخ الفلكية الغريبة |
Yön bilgisayarı Sıhhiye istasyonunun çevresindeki büyük bir Nebula'dan dolayı karmaşık bir rota hesaplamak zorunda kaldı. | Open Subtitles | كمبيوتر الملاحة عليه ان يحسب مسارات معقدة حول غمامة كبيرة بالقرب من المحطة الطبية |
- Maliyeti hesaplamak için geldi. | Open Subtitles | -هو من يحسب التكاليف |
Şimdi, dikey boyunu hesaplamak şakul topuzune kullanalım. | Open Subtitles | الآن، دعوني آمر برفع الشاقول ليحدد الاستقامة العمودية |
Hesap yapmak için olan verilerimi yalanı hesaplamak için kullanıyorsun. | Open Subtitles | لذا أنت يَجِبُ أَنْ تَعتقدَ للحِساب؟ إحسبْ للكَذِب؟ |
Kolonu tasarlamak benim aylarımı aldı, ama sonuçta tüm 16 milyon yüzeyi hesaplamak bilgisayarın 30 saniyesini aldı. | TED | استغرق الأمر مني عدة أشهر لتصميم العمود، ولكن في نهاية المطاف يستغرق الحاسوب حوالي 30 ثانية لحساب كل من 16 مليون وجه. |
Olaya karıştığını inkar eden memur paranın miktarını hesaplamak için hesap makinesi kullanıyor. Kakao kaçakçılığından yargılanacaklar. | TED | الضابط الذي نفي في وقت سابق التورط يحمل آلة حاسبة لحساب مبلغ المال الذي سيتقاضونه على تهريب الكاكاو |
Cevap için 3 Cevap için 2 Cevap için 1 Son hücredeki tam tavşan sayısını hesaplamak için yeterli zaman yok. | TED | الحل خلال 3 ثواني خلال ثانيتين خلال ثانية واحدة لا يوجد وقت كافٍ لحساب عدد الأرانب في آخر خلية. |
En ödevimi yapmak için küçük bir masanın yarısını kullanıyorum tabii eğer Fernand'ın, Dominion Glass'da kazandıklarını tekrar tekrar hesaplamak için masaya ihtiyacı yoksa. | Open Subtitles | للقيام بالواجبات المنزلية بلدي، يمكنني استخدام نصف مكتبي صغير ما لم يكن فرنان يحتاج إليها لحساب وإعادة عد |
Her yeni konumun gezegenler arası kaymasını hesaplamak günler sürüyor. | Open Subtitles | هذا يحتاج أياما لحساب الإنحراف الكونى لكل موقع |
Ancak naquadrianın kararsızlığı nedeniyle onu düzenlemek ve geldiğimiz uzaklığı hesaplamak için bir çaremiz yok. | Open Subtitles | لكن ليس لدينا طريقة لتنظيمها أو لحساب المسافات التي قطعناها بسبب عدم استقرار الناكوادريا |
ikinci açıyı yaklaşık 26,5 derece ölçtüm ve artık dağın yüksekliğini hesaplamak için yeterli verimiz var. | Open Subtitles | قمتُ بقياس الزاوية الثانية وكانت 26.5 درجة لدىّ الآن معلومات كافية لحساب ارتفاع الجبل |
"Profesör Jones, sempozyumda müon'un kütlesini hesaplamak için yeni bir metot geliştirdiğini söyledi." | Open Subtitles | البروفيسور جونز اخبر الحاضرين ان لديه طريقة جديدة لحساب كتلة الميون *جزيء إبتدائي* |
Birçok jeolog Dünya'nın yaşını hesaplamak adına bu yolu denedi. | Open Subtitles | إستخدم العديد من الجيولوجيين هذه الطريقة لحساب عمر الأرض |
40 tatlı kaşığı şekerimi hesaplamak için bir tatlı kaşığı şekerin kabaca dört gram şekere denk geldiğini aklımda bulundurmalıyım. | Open Subtitles | لحساب 40 ملعقة من السكر يجب علي الوضع بالحسبان بأن ملعقة واحدة تساوي اربع جرام من السكر |
Medeni hukukta kurbanların kaybını sayısal olarak hesaplamak için kullanıldığını söylüyor. | Open Subtitles | يقول أنها تستخدم في القانون المدني لحساب تعويض الضحية |
- Maliyeti hesaplamak için geldi. | Open Subtitles | -هو من يحسب التكاليف |
Henry Wilseck'in değerini hesaplamak için formülünüzü kullanıp gerekli miktarı bırakıp karşılığında da canını aldı. | Open Subtitles | استخدم قاتلنا قواعدك (ليحدد قيمة (هنري ويلسك ومن ثم ترك ذلك الثمن مقابل حياته |
Ev ile tabela arasındaki mesafeyi hesaplamak için. | Open Subtitles | إحسبْ المسافةَ بين البيت والإشارة |