Bu konuda hiç konuşmadı, fakat kalbinin çok kırıldığını biliyorum. Vay vay. | Open Subtitles | لم يتحدث عن هذا أبداً لكن قلبه كان متحطماً |
Benim takımım da maçı kaybetti doğum günümün geri kalanında benimle bir daha hiç konuşmadı. | Open Subtitles | وفريقي أنتهي بخسارة المباراة. وهو لم يتحدث مع حتي نهاية عيد الميلاد. |
Ama tüm hayatı boyunca bekar kaldı ve ...bekar bir papaz yardımcısıyla hiç konuşmadı bile! | Open Subtitles | رغم هذا لم تتزوج طوال حياتها و على حد علمي لم تتحدث قط لرئيس شماسية أعزب |
Yani baksana, son 18 aydır hiç konuşmadı. | Open Subtitles | الحل الصحيح. أعني, وقالت انها لم تتحدث منذ 18 شهر |
Benimle hiç konuşmadı... ve ben ölüme yakın olma konusunda herkesten daha çok deneyime sahibim. | Open Subtitles | حتى أنها لم تتكلم معي قط و أنا لدي تجارب قريبة من الموت أكثر من أي أحد. |
Bize geldiğinden beri hiç konuşmadı. | Open Subtitles | إنه لا يريد التحدث لم يتكلم منذ قدمنا إلى هنا |
Tutuklandığından beri hiç konuşmadı, hiç kimseyle. Fazla beklenti içine girme. | Open Subtitles | لم تتحدّث منذ إلقاء القبض عليها، ليس لأحد، لذا جهّزي آمالكِ وفقاً لذلك. |
Hayır, söyledim ya. Bu konuda hiç konuşmadı. | Open Subtitles | لا , لقد أخبرتك للتو لم يتحدث عن هذا مطلقا |
"... Er Kardeş benimle hiç konuşmadı." | Open Subtitles | الاخ ايرهو لم يتحدث الي مره اخري |
Babama açıldığımdan beri benimle hiç konuşmadı. | Open Subtitles | منذ أن أعترفت، والدي لم يتحدث إلي ابداً |
- Işığın Tanrısı benimle hiç konuşmadı. | Open Subtitles | ربّ النّور لم يتحدث إليّ يوماً. |
Onu bulduğumuzdan beri hiç konuşmadı. | Open Subtitles | لم يتحدث منذ العثور عليه |
Dokuz saat boyunca hiç konuşmadı. | Open Subtitles | لم يتحدث طوال تسع ساعات |
Geçmişi ya da kişisel hayatı hakkında hiç konuşmadı. | Open Subtitles | انها لم تتحدث قد عن ماضيها او حياتها الشخصية |
Annabelle onun şiddetli olduğu hakkında hiç konuşmadı. | Open Subtitles | أنابيل لم تتحدث عنه كما لو كان عنيفا |
İşte o günden sonra bir daha hiç konuşmadı. | Open Subtitles | لكنها لم تتحدث ثانيةً. |
Yargıç onu akıl hastanesine yolladı 2 yıl boyunca hiç konuşmadı | Open Subtitles | القاضي أرسلها إلى طبيب نفساني انها لم تتكلم لمدة سنوات |
Hayattayken Anna hiç konuşmadı. | Open Subtitles | في حياة , أنا لم تتكلم |
O da hiç konuşmadı, sadece içti ve izledi. | Open Subtitles | انه لم يتكلم ابدا هو فقط يشرب و يحدق |
Ve Dr. King seninle hiç konuşmadı değil mi? | Open Subtitles | و "د.كنغ"لم يتكلم اليك ابداً, اليس كذلك؟ |
Tutuklandığından beri hiç konuşmadı, hiç kimseyle. Fazla beklenti içine girme. | Open Subtitles | لم تتحدّث منذ إلقاء القبض عليها، ليس لأحد، لذا جهّزي آمالكِ وفقاً لذلك. |
Ve tabiki bir kalpazan olduğu zamanlar hakkında hiç konuşmadı. | TED | ولم يتحدث يوماً عن حياته السابقة عندما كان مزوراً |
Şeyden beri hiç konuşmadı | Open Subtitles | لم يقل أي كلمة منذ.. |