Şuan hiçbir şey olmadığını söyledi. Hey, belki bir ya da iki ay içinde açılır. | Open Subtitles | لقد قال ، أنه لا يوجد شيء فتح حتى الآن ربما بعد شهر أو شهرين |
Bana bir şey olmadığını görünce korkacak hiçbir şey olmadığını anlayacaksın. | Open Subtitles | بمجرد أن تدركين أني بخير.. ستجدين أنه لا يوجد شيء تخافين منه |
Şimdi oraya gideceğiz ve şu küçük domuzcuğa ilk ve son kez hiçbir şey olmadığını kanıtlayacağız! | Open Subtitles | نحن نذهب إلى هناك و سوف نثبت مرة واحدة وإلى الأبد, لهذا الخنزير الصغير أنه لا يوجد شيء يحدث |
Ona hala bir özür borçluyum ama en azından babam aramızda hiçbir şey olmadığını biliyor. | Open Subtitles | ولكن على الأقل لقد أيقن والدى أنه لا شيء بينى و بينه حَسَن |
hiçbir şey olmadığını nasıl söylersin? | Open Subtitles | هل تعرف كيف تقول أنّه لا شيء يمكن فعله؟ |
Onlarla yalnız kaldığındaysa aslında hiçbir şey olmadığını anlıyorsun. | Open Subtitles | لكن عندما تكون وحيدا معها تدرك أن لا شيء هناك حقيقي |
Ölmeden önce, öldükten sonra hiçbir şey olmadığını düşünürdüm. | Open Subtitles | قبل أن أموت، اعتقدت أنه لا يوجد شيء بعد الموت |
Buna benzer hiçbir şey olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | و أنت تعرف أنه لا يوجد شيء كهذا هناك |
Buna benzer hiçbir şey olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | و أنت تعرف أنه لا يوجد شيء كهذا هناك |
O zaman aramızda hiçbir şey olmadığını görebilirsin. | Open Subtitles | وتستطيع أن ترى أنه لا يوجد شيء بيننا |
Onlar hiçbir şey olmadığını söyler. | Open Subtitles | يقولون أنه لا يوجد شيء على الإطلاق |
hiçbir şey olmadığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | أتقول أنه لا يوجد شيء متبقٍ ؟ |
- Oliver içerisinde hiçbir şey olmadığını söyledi. | Open Subtitles | (أوليفر) قال أنه لا يوجد شيء فيه. |
Hiçbir şey yok, o nedenle eyalet savcılığına hiçbir şey olmadığını göstermeliyiz. | Open Subtitles | فلا يوجد شيء هناك, لذا يجب أن نظهر للمدعي العام أنه لا شيء هناك |
Bu konuşmaların üzerinden geçip eksik hiçbir şey olmadığını... | Open Subtitles | يجب أن نراجع هذه الخطابات وتأكد أنه لا شيء... |
Sana burada hiçbir şey olmadığını söylemişti. | Open Subtitles | يقول أن أخبرك أنّه لا شيء هنا. |
Sen de aslında hiçbir şey olmadığını söylüyorsun. | Open Subtitles | ولذلك، أنت من الأساس تقول أنّه لا شيء. |
Ve hiçbir şey olmadığını bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدكِ أن تعلمي أن لا شيء حدث حقاً. |
Fakat şimdi korkacak hiçbir şey olmadığını görüyorum, tutunduğumuz bu dünya, yaşadığımız hayatlar, daha büyük, daha üstün bir şeyin parçası aslında. | Open Subtitles | لكن أنا أرى الآن أن لا شيء يدعو للخوف هذا هو العالم الذي نتمسّك به الحياة التي نعتز بها جزء من الشيء الأعظم الشيء الأكثر |