Babam bana hiçbir şeyin, hatta İncil'in bile temiz kalamadığını öğretti. | Open Subtitles | ابي علمني انه لا يوجد شيء مطلق ليس حتى في الانجيل |
Bildiğim tek şey hiçbir şeyin ışık hızından daha hızlı olmadığı yani sakinleşebilirsin. | Open Subtitles | كل ما أعلمه أن لا شيء يسبق سرعة الضوء لذا علينا أن نسترخي |
Bu büyütülecek bir şey değil ve istemediğin hiçbir şeyin içinde olmazsın, tamam mı? | Open Subtitles | هذه ليس قضية كبيرة ولا شيء سيحدث أنت لا تريدينه أن يحدث، جيد؟ |
Kocaman kalçaların var, söyleyecek ilginç hiçbir şeyin yok, | TED | لديك أرداف كبيرة، وليس لديك أي شيء مهم لتقوليه، |
Bu apartmanda mahvettiği hiçbir şeyin parasını ödemedi. | Open Subtitles | هي لَيْسَ لَها ذات راتبُ لأي شئ آخر حطّمتْ في هذا المركّبِ. |
Kız kıza geçireceğimiz hafta sonunu hiçbir şeyin mahvetmesini istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أُريدُ أيّ شئِ يؤدي لتَخريب عطلة نهاية إسبوعِ. |
hiçbir şeyin bedava olmadığının farkındayım. Meslektaşlar arasında bile. | Open Subtitles | وأنا أدرك أنه لا يوجد شيء مجاني في هذا العالم ، حتى بين الزملاء |
Yaşlanmanın bir iyi tarafı da hiçbir şeyin seni artık şaşırtmaması. | Open Subtitles | حسنا, الشيء الجيد عندما تكون كبير في السن انه لا يوجد شيء يفاجئك بعد الآن |
Söyleyeceğim hiçbir şeyin durumu düzeltemeyeceğinin farkındayım. | Open Subtitles | أدرك انه قد لا يوجد شيء أستطيع قوله لتصحيح هذا الأمر |
O kadar mutluydu ki, ona hiçbir şeyin zarar veremeyeceğini söylerdi. | Open Subtitles | لقد كان سعيداً جداً، قال أن لا شيء يُمكن أن يؤذيه |
Bu konuyu, hiçbir şeyin değişmediğini göstermek için açtık. | Open Subtitles | و قد ذكرنا الموضوع فحسب لنقول أن لا شيء قد تغير فعلا |
Avusturya'da hiçbir şeyin değişmediğini gösterecek. | Open Subtitles | و هذا سيبرهن أن لا شيء في النمسا قد تغير. |
Sanki dünyanın sonu gelmiş de, hiçbir şeyin önemi yokmuş gibi. | Open Subtitles | لعنة حقيقية .. كأنها نهاية العالم ولا شيء يهُم |
Oğullarımın da benim gibi olmalarından ve hiçbir şeyin yoluna girmeyeceğinden korkuyorum. | Open Subtitles | وأخشى أن يسلك أولادي نفس المسار. ولا شيء سيفلح في هذا. |
Asla hiçbir yerde olamadın. Asla hiçbir şeyin olmadı. | Open Subtitles | لم تذهب إلى أي مكان أبداً ولم يكن لديك أي شيء أبداً |
Ben iyiyim, bugün hakkında çok iyi hislerim var ve hiçbir şeyin bunu mahvetmesini istemiyorum. | Open Subtitles | لدي شعور طيب جدا بشأن اليوم و لا أريد لأي شئ أن يخربه |
Dr. Crane, bana sürekli hediyeler getirir ve hiçbir şeyin peşinde de değil. | Open Subtitles | الدّكتور Crane يَجْلبُني هدايا وهو لَيسَ بعد أيّ شئِ. |
Bulduğum inanılmaz şey, bir liderin kararlılığı olmadan hiçbir şeyin büyük bir çapta değiştirilemeyeceği. | TED | الأمر المذهل الذي وجدته أن لاشيء يتغير على المستوى الضخم دونما إصرار من قائد. |
Gerçi hiçbir şeyin olmayacağını bildiğimden çok da beklenti içinde değildim. | Open Subtitles | بالرغم من علمي بألا أتوقّع شيئًا, بما أنّ لا شيء عليه أن يحدث. |
aylar sonra Pedro öldüğünde... hiçbir şeyin Francisco'nun bana dediği gibi... sonsuza kadar sürmeyeceğini anladım. | Open Subtitles | بعد عده اشهر من وفاة بيدرو ادركت انه لايوجد شيء للابد كما اخبرني فرانسكو |
O zaman hiçbir şeyin anlamı olmaz. | Open Subtitles | ثم لا شيء من شأنه أن يعني أي شيء. |
Çünkü hiçbir şeyi düzgün yapamazsın. Gururlanacak hiçbir şeyin yok. | Open Subtitles | لا شيء مما تفعله صحيح و لا شيء سوف يجعله فخور بك |
Sizi temin etmek istediğim şey günlük yaşamınızda hiçbir şeyin değişmeyeceği. | Open Subtitles | أريد أن أطمئنكم بأن لا شيء سيتغير في الرعاية اليومية الأساسية |
hiçbir şeyin açığa çıkmadığına emin olmalıyız. Bindirin arka tarafa. | Open Subtitles | نحتاج للتأكد من أنه لا شيء اَخر قد تم فضحه |
Başka hiçbir şeyin kendi aileni öldürmek kadar kötü olabileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن أي شيء بهذا السوء كما تقوم بقتل عائلتك |
Sesimi çaldılar ve onun sonrasında söylediğim hiçbir şeyin önemi olabileceğini inanmaya cesaret etmedim. | TED | سرقوا صوتي، وفي مابعد، لم أكن أجرؤ على الاعتقاد أن أي شيء يمكن أن أقوله سيكون مهماً |