Şimdi, bana ulaşamadığınız durumlar için birbirinize de ulaşmamanız için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | في حالة لم تستطعوا الوصول الي لا يوجد سبب لكي لا تتصلوا ببعضكم |
Bunun iyi bir zaman olmaması için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | اوه هيا لا يوجد سبب يجعلنا لا نقضي وقت جيد |
Mutluluğu başka birinde bulmamam için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب يمنعني من إيجاد سعادتي مع أحد أخر |
Elele verirsek, buradan 20 dakikada çıkmamamız için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | ليس هناك سبب يجعلنا غير قادرين على الوصول إلى الوطن في 20 دقيقة |
Ama kraliçe yumurta var. Bizim için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | لكن بيضة الملكة لدينا لا سبب لدينا لإحتجازهم. |
Ve ı bu konuda kimseye anlatmak için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | وأنا ليس لدي أي سبب لأخبار أي أحد عن هذا |
Sana göre, onları öldürmek için hiçbir sebep yok değil mi? | Open Subtitles | فى رأيك ألا تعتقدى أنه يوجد أي سبب لقتل أي منهم .. صحيح ؟ |
Ortada kendinize serinletici, soğuk bir içki almamanızı gerektirecek hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | هناك ، بالتأكيد لا يوجد سبب يجعلكى لا تحصلي على شراب بارد ومنعش ليشعرك بالهدوء في هذا الطقس المشبع بالبخار |
Savaş alanında bu kızı görmeyi kabul etmem için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | لكن لا يوجد سبب على أرض الرب يجعلني أترك هذه الطفلة في ساحة المعركة يا سيدي |
Bekle, bekle.Bak, biyografimi bitirmememiz için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | انتظر .. انتظر .. لا يوجد سبب يمنعنا من إنهاء المذكرة على أية حال |
İkisini de yapamaman için hiçbir sebep yok. Ortada buluşunca herkes mutlu olur. | Open Subtitles | لا يوجد سبب للقيام بكلاهم ولكن ستتقابل بالمُنتصف ويُصبح الجميع سُعداء. |
ihtiyacimiz olan tüm hayvan proteinini avlayarak almamamiz için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب يمنعنا من اصطياد الحيوانات التي نريد أكلها, بمسؤولية |
Beni ve diğer National City sakinlerini öldürmen için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب لقتلي أو لقتل أيّ احد بالمدينة. |
Sağlığının bozulması için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب على الإطلاق يدعونا للقلق حول صحته |
Sağlığının bozulması için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب على الإطلاق يدعونا للقلق حول صحته |
Kelly'nin ameliyat öncesi veya sonrası tüm ailesinin yanında olduğu yuvasında yani burada olmaması için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | ليس هناك سبب أن قبل أو بعد الجراحة لا يكون في هذا المنزل يشعر بمنزله وحول عائلته |
Bunu dostça yapmamamız için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | وأنت من استخدمني الآن، ليس هناك سبب لا يمكن أن يكون السبب ودياً |
hiçbir sebep yok. Ne yaptın? | Open Subtitles | لا سبب لذلك تماماً, ماذا فعلت؟ |
Şimdi sana güvenmem için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | الآن ليس لدي أي سبب كي أثق بكِ |
Çok uzun boylu demek. Anne, benden hoşlandığına inanmak için elimde hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | امي، لا يوجد أي سبب يدفعني للاعتقاد أنه معجب بي |
Sinyali bulmak amacıyla modifiye etmemem için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | ولا يوجد سبب يمنعني من تعديل ذلك من أجل إيجاد الإشارة. |
ama aslında, buradan görünen yarışın takibi gayet güzel yarışı durdurmak için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | في الحقيقة, ومن وجهة نظر محايدة بشكل تام، لا يوجد اي سبب لأيقاف السباق. |
Oranın size ait olduğuna dair dünyada hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | ليس هنالك سبب يجعلك المختار لتلك الأرض .. |