Ve yine, evimde, karanlıkta, iç çamaşırlarımla oturduğumda, hâlâ onların seslerini duyabiliyordum. | TED | ومع ذلك، وأنا في المنزل جالسة في الظلام. وفي ملابسي الداخلية مرة أخرى، كان ما زال بوسعي أن أسمع أصواتهم. |
Kullanılmış iç çamaşırlarımla uğraşacak tek kişi benim. | Open Subtitles | لكن لا تفكري في غسل ملابسي الداخلية شكراً |
Dün gece rüyamda kendimi iç çamaşırlarımla çatının kenarında otururken gördüm. - Boxer yada kilot? - Boxer. | Open Subtitles | كان لدى حلم الليلة الماضية ان كنت جالسه على حافة في ملابسي الداخلية أعتقد أننى يجب أن أسأل شخص خبير فى هذا |
Anne, Doris'in kafası sıkıştığında korkup iç çamaşırlarımla dışarıya fırladığımı biliyorum ama veterinerlik fakültesinde bu gibi şeylerle başa çıkmayı öğretiyorlar. | Open Subtitles | أمي، أعرف أنه عندما علقت رأس دوريس أصابني الفزع وركضت إلى الشارع بملابسي الداخلية لكن تلك هي الأمور التي يعلمونكِ كيف تتعاملين معها |
Sadece iç çamaşırlarımla oturuyorum. | Open Subtitles | -الكثير لقاء المشي بملابسي الداخلية |
Küçük parçalara ayırdım ve iç çamaşırlarımla birlikte bavula koydum. | Open Subtitles | أين إبننا ؟ يحمل في أغراضي ويجمعها في حقيبة السفر |
Hayır. O zaman iç çamaşırlarımla kalırım. | Open Subtitles | لا، سأكون حينها مرتديًا ملابسي الداخلية. |
Ben de iç çamaşırlarımla dururken bizimkiler geldi. | Open Subtitles | وكنت أرتدي ملابسي الداخلية و هؤلاء الأطفال مروا بجانبي |
Ve iç çamaşırlarımla oturup onun ortalıkta gezinmesini boya kutusunu açmasını ve boyayı karıştırmasını dinliyorum. | Open Subtitles | وانا وقفت هناك في ملابسي الداخلية اسمعه يجر ارجله في المكان يفتح علبة الطلاء ، يمزجها |
Ben böyleyim işte... Mektubu mutfak masasının üzerine bıraktım, kendime bir bardak buzlu ve limonlu votka koydum ve bütün gün orada iç çamaşırlarımla oturarak, mektuba bakıp durdum. | TED | ولأنني أتصرف على طبيعتي، وضعت الرسالة على طاولة المطبخ، وسكبت لنفسي كوباً عملاقا من الفودكا مع الثلج وحامض ليمون، وجلست هناك في ملابسي الداخلية ولمدة يوم كامل، أحدق في تلك الرسالة فقط. |
Pantolonumu çıkaracağım bir sandalye alacağım ve üniversitende iç çamaşırlarımla oturacağım. | Open Subtitles | سيأخذ سروالي قبالة... ... الحصول على كرسي في الحديقة... ... والجلوس في ملابسي الداخلية في أكثر من كليتك. |
- En azından kendi evimde iç çamaşırlarımla rahatça dolaşabileceğim. | Open Subtitles | على الاقل استطيع ان اتجول في المنزل في ملابسي الداخلية مرة أخرى - وهذا هو الأهم بالنسبة لك - |
Çıktığın kızları eve getirdiğinde, iç çamaşırlarımla dolaşırım. | Open Subtitles | عندما وجهتم التواريخ على... ... سوف أكون في ملابسي الداخلية. |
Ona kitap okudum... iç çamaşırlarımla. | Open Subtitles | قرأتُ له مرتدياً ملابسي الداخلية |
Bu da demek oluyor ki, beni iç çamaşırlarımla gördü. | Open Subtitles | مما يعني بأنّه رآني في ملابسي الداخلية |
Artık ortalıkta iç çamaşırlarımla koşuştururken çekilen kamera kayıtları onda olduğuna göre, beni tamamen ele geçirmişti. | Open Subtitles | الان (رودريك) يملك الشريط الخاص بي وانا اتجول بي ملابسي الداخلية صراحة هو يمتلكني حاليا |
Beni iç çamaşırlarımla gördün. | Open Subtitles | لقد رأيتني بملابسي الداخلية |
Küçük parçalara ayırdım ve iç çamaşırlarımla birlikte bavula koydum. | Open Subtitles | يحمل في أغراضي ويجمعها في حقيبة السفر |