Şu an için önemli olan, onun bulunması ve durdurulması. | Open Subtitles | كل ما يهم الآن هو لابد من إيجادة والقبض عليه |
Bu güçlere rağmen sonunda benim için önemli olan tek şeyi tehlikeye atmıştım, ailemi. | Open Subtitles | كل تلك القوة وان اتعرض للخطر الشئ الوحيد الذي كان يهمني , عائلتي |
Benim için önemli olan Dan'in beni sevmesi ve benim de onu seviyor olmam. | Open Subtitles | ما يهم بالنسبة لي... أيحبني دان... وهل أنا أحبه. |
Ve o harika konuşmayı yaptık, yani, bizim için önemli olan nedir ? | TED | و دارت بيننا محادثة رائعة ، حول، ما هو مهم بالنسبة لنا؟ |
Benim için önemli olan herkesle vedalaştım. | Open Subtitles | و، حسناً ، لقد قلت وداعا لجميع من يهمني. |
Benim için önemli olan gelinimin sevgisini, ailesinin de güvenini kazanmaktır. | Open Subtitles | هذا مهم بالنسبة لي لأحوز على عواطف زوجتي و ثقة عائلتها |
Senin için önemli olan benim için de önemlidir. Değil mi? | Open Subtitles | ما يهمك يهمني, لا؟ |
Benim için önemli olan senin elinden geleni yapmış olman. | Open Subtitles | ما يهمنى أنّكِ تحاولي بجد |
Benim için önemli olan, insanlarının kafalarının içindekidir, ve seninkinde hiçbir şey yok! | Open Subtitles | ما يهمني هو ما يملكه الناس من عقل و أنت لا تملك شيئاً |
Benim için önemli olan, iki ölü insanın ve komplo kurulan masum bir adamın içinde olduğu bu davadır. | Open Subtitles | ما أهتمُ له هي هذه القضية التي يوجد بها شخصين قتلا ورجلٌ بريء تم تلفيق الإتهام له. |
Hepinizden isteyeceğim tek şey bu. Benim için önemli olan tek şey bu. | Open Subtitles | هذا كلّ ما سأطلبه قط، لأنّه كل ما يهمّني. |
Siz Doğululara yaranmak mümkün değil zaten! Sizin için önemli olan sürekli söylenmek! | Open Subtitles | لا يمكنك أن تفعل شيئاً صحيحاً بشرقيتك كل همّك أن تجد شيئاً تتذمر منه |
Onun için önemli olan herhangi birine zarar verebilir. | Open Subtitles | أيّ أحدٍ له أهميّة في حياتها قد يكون عرضةً للخطر. |
Benim için önemli olan bölgede istikrarın olması. | Open Subtitles | حسنٌ، أهم شيء بالنسبة لي هو وجود استقرار بالمنطقة. |
Bunların tümü beyin için önemli olan şeylerin seçici temsilleri ile ilgilidir. | TED | الكل يتعلّق بالتمثيل الانتقائي للأمور التي تعتبر مهمة للدماغ. |
Size nadir ve değerli bir şey üretmeden önce, pazarın değer verdiği ve ekonomi için önemli olan beceriyi keskinleştirmede yoğun odaklanma kabiliyetinden bahsettim. | TED | لقد جادلت سابقًا على أن القدرة على التركيز بشكل مكثف، لإنتاج أشياء نادرة وقيمة، لتعزيز المهارات التي يقدّرها السوق، وهذا هو ما يهم إقتصادنا. |
Fakat beyniniz ve tüm vücudunuz için önemli olan bu strese nasıl tepki gösterdiğinizdir. | TED | و لكن ما يهم عقلك و كامل جسدك، هو كيفية استجابتك لذلك التوتر. |
Benim için önemli olan tek şeydi. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الوحيد الذي كان يهمني. |
Benim için önemli olan... | Open Subtitles | انه يهم بالنسبة الى |
Benim için önemli olan bu. | Open Subtitles | لا يهم بالنسبة لي. |
Senin için önemli olan konuşmayı kesip dinlenmen. | Open Subtitles | ما هو مهم بالنسبة لك أن نتوقف عن الحديث والراحة. |
Ama gerçekte bizim için önemli olan şeyi söylediğimizde olan etki -ki bu söylemi ileten öfkedir- sinirli olduğumuz için insanların bize sinirlenmesinin daha muhtemel olması. | TED | ولكن في الواقع، التأثير هو أننا عندما نُصرّح بما هو مهم بالنسبة لنا وهو ما ينقله الغضب، غالبًا ما يميل الناس إلى الغضب منا لكوننا غاضبين. |
Benim için önemli olan herkesle vedalaştım. | Open Subtitles | و ، حسناً ، لقد قلت وداعا لجميع من يهمني |
Ama onun için önemli olan benim için de önemlidir. | Open Subtitles | لكن هذا مهم بالنسبة له و ايضاً بالنسبة لي |
Senin için önemli olan benim için de önemlidir. Değil mi? | Open Subtitles | ما يهمك يهمني, لا؟ |
Benim için önemli olan herşey burada. | Open Subtitles | كل ما يهمنى موجود هنا |
Benim için önemli olan programa sadık olmamız. | Open Subtitles | كل ما يهمني هو أننا نسير وفقاً للجدول الزمني المُحدد |
Benim için önemli olan, iki ölü insanın ve komplo kurulan masum bir adamın içinde olduğu bu davadır. | Open Subtitles | ما أهتمُ له هي هذه القضية التي يوجد بها شخصين قتلا ورجلٌ بريء تم تلفيق الإتهام له. |
Eğer hayatlarınızı kurtarabiliyorsa, benim için önemli olan budur. | Open Subtitles | إن كان يستطيع إنقاذكم فهذا كل ما يهمّني |
Sizin için önemli olan sürekli söylenmek! | Open Subtitles | لا يمكنك أن تفعل شيئاً صحيحاً بشرقيتك كل همّك أن تجد شيئاً تتذمر منه |
Onun için önemli olan herhangi birine zarar verebilir. | Open Subtitles | أيّ أحدٍ له أهميّة في حياتها قد يكون عرضةً للخطر. |
Senin için önemli olan Wessex'in Mercia üzerinde güç sahibi olması. | Open Subtitles | (أهم شيء بالنسبة لك هو أن (وسكس (سيكون لها سلطة على (مرسيا. |
Bunlar toprağı bir arada tutan şeyler, sahili koruyorlar, çeşitli genç balıklar için habitat oluşturuyorlar, genç karidesler, bu çevre için önemli olan her çeşit şeyi. | TED | تلك هي الأشياء التي تربط التربة معا، تحمي السواحل، وتخلق مواطن لجميع أنواع الأسماك الصغيرة والجمبري كل أنواع الأشياء التي تعتبر مهمة لهذه البيئة. |