Mucizevi şey ise bunu başarmak için daha çok para harcamanız gerekmiyor. | TED | الشيء المذهل هو: ليس عليك أن تنفق المزيد من المال لتحقيق ذلك. |
Bu daha fazlasını görmek için daha çok zaman demek değil. | TED | لا يعني هذا أنك بحاجة لقضاء المزيد من الوقت لرؤية المزيد. |
Bu lanet şeyi 86'ya bir yol bulmak için daha çok zaman harcamanızı öneririm. | Open Subtitles | أقترح بأنكى تقضى مزيداً من الوقت لإكتشاف طريقة ل 86 هذا الشيء اللعين |
Hayattakilerle ilgilenmek için daha çok zaman harcamalıyım. | Open Subtitles | أنا أريد أن أقضي مزيداً من الوقت أعتني بالحياة |
Keşke bunun için daha çok vaktim olsaydı. | Open Subtitles | أتمنى أن أملك وقتاً أكثر لكي أفعل أشياء مثل هذه |
Şerefsiz. Bizi yakaladığını iddia edebilmen için daha çok erken! | Open Subtitles | ما زال الوقت مبكراً لكي تظن أن قد نلت منا |
Yüksek sesler, parlak ışıklar oğlunuz gibi insanlar için daha çok sorun olabilir. | Open Subtitles | الضوضاء الصاخبة، الأضواء الساطعة يمكن أن تكون صعبة بشكل إستثنائي لشخص مثل ابنكِ. |
Linux her bir görevi önem sırasına göre derecelendirirdi bazen de görevleri yapmak yerine önem sırası için daha çok zaman harcardı. | TED | كانت لينكس تقوم بترتيب كل مهمّة من مهامها حسب أهميّتها، مستغرقةً أحياناً وقتاً أكثر في ترتيبها بدلاً من أدائها. |
O zaman gerçek hobimi yapmak için daha çok zamanım olacak. | Open Subtitles | وبعد ذلك سوف يكون لي المزيد من الوقت لمتابعة هوايتي الحقيقية: |
Artık yerde okuyacak şeyler bulmak için daha çok zamanım olacak. | Open Subtitles | الآن اصبح لديّ المزيد من الوقت لقراءة ما أجده على الأرض |
Kafaları güzelleştirmemiz için daha çok bira ve sigara bulmamız lazım. | Open Subtitles | هيا، تحركوا يا فتيان نحن بحاجة إلى المزيد من البيرة والمشجعين |
İtirazına ret aldıktan sonra duruşmayı kaybetmeye hazırlanman için daha çok zamanın olacak. | Open Subtitles | بعد ان تخسر المذكرة سيكون لديك المزيد من الوقت لتركز علي خسارة القضية |
Bunu yapabilmek için daha çok askere ihtiyacımız var. Hatta bir orduya. Ama gelirken çok azını getirdin. | Open Subtitles | لنفعل ذلك، نحتاج مزيداً من الجنود، جيشاً، لقد أحضرتِ القليل فقط على متن هذه السفن |
Sohbet etmek için daha çok zamanımız olmasını dilerdim ama ne yazık ki zaman yok o yüzden lütfen otur. | Open Subtitles | المعذرة كنت أتمنى منحك مزيداً من الوقت لتتعافين لكننا لا نملك ذلك |
İnsanları dolandırmak yerine... anneni ikna etmek için daha çok zaman harcarsan istediğini alabilirsin . | Open Subtitles | حسناً، ربما إن قضيت مزيداً من الوقت في إقناع والدتك و وقتاً أقل في الاحتيال على الناس، لاحضرت لك ما تشائين |
Sana anlatmak için daha çok vakit ayırmalıyız... | Open Subtitles | يجب أن نقضي مزيداً من الوقت في إخطارك بالأحداث، فهناك الكثير من... |
Sadece sınıfa yetişebilmek ve ...geçer not almak için daha çok çalışmam gerekiyor. | Open Subtitles | أنا فقط علي أن أعمل بجد أكثر لكي أكون مستعداً بشكل أفضل لهذا الدرس القادم |
İnsanları kumarhaneye çekmek için daha çok ödemeye ayarlıyorlar öyle şeyleri. | Open Subtitles | أنت تعرف أنها موجودة ليدفع الناس أكثر لكي يغرون الناس للدخول إلى الكازينوهات |
Sözüm olsun, size çözmeniz için daha çok olay bulacağım. | Open Subtitles | -أنا أعدك سأجد لكم قضايا أكثر لكي تحلوها |
Vaz geçmek için daha çok erken. | Open Subtitles | ما زال الوقت مبكراً للاستسلام |
Yüksek sesler, parlak ışıklar oğlunuz gibi insanlar için daha çok sorun olabilir. | Open Subtitles | الضوضاء الصاخبة، الأضواء الساطعة يمكن أن تكون صعبة بشكل إستثنائي لشخص مثل ابنكِ. |